Telaşla çantamı bir kez daha kontrol ettim. Günlüğümü bulmalı, hatta bir kez daha kendimi tehlikeye atmamak için yakmalıydım.
Odamın her yerini talan etmiştim ama nafileydi. Hiçbir yerde bulamıyordum. Dolan gözlerimi tavana diktim. Her şey iyi olacaktı, bulacaktım o günlüğü.
"Oğlum? Bir şey mi arıyorsun?"
Derin bir soluk aldım içime. Annemin günlükten haberi yoktu. Eğer haberi olursa bir şekilde eline geçeceğini ve okuyacağını hissediyordum.
Ama bir an her şeyi itiraf etmek istedim. Annem anlayışlı kadındı ama bu konu da ne kadar anlayışlı olurdu bilmiyordum.
"Kalemimi bulamıyorum.""Elinde ya oğlum kalem."
"Heh tamam anneciğim. Ben çıkıyorum şimdi, ilk ders matematik. Kaçırmayayım dersi." diyerek çantamı sırtladım.
"Telefonunu da yanına al. Ben seni arayacağım okul çıkışı, dedenlerde kalacağız birkaç gün."
"Benim hattım kapanmadan bir şeyler yükleyelim artık. İhtiyaç duymuyorum ama yine de yükleyelim." dedim aceleyle.
Annemin yanaklarını öptüm, "Sen giyecek bir şeyler hazırlarsın bana, ben gidiyorum şimdi." diyerek koşarak evden çıktım.
Neden aniden dedemlere gittiğimizi çok iyi biliyordum. Ama aynı zamanda da kabullenmek istemiyordun.
Düşüncelerim çoğalırken telefonum ikinci kez çaldı, cebimden çıkarıp aramayı cevapladım.
"Geldim Seda, bahçeye gireceğim birazdan."
"Tamam acele etme, hocanın kızı hastalanmış hastaneye gitti. Haftasonu bir şey olmazsa telafi edecekmiş."
"Giriyorum okula şimdi, hadi kapattım." dedim.
Okula girdiğimde çay ocağına doğru ilerledim. Çoğunlukla tüm hademeler orada olurdu. İçeri girip çekingen bir şekilde konuştum. "Şey merhaba, acaba dün 12/A da defter buldunuz mu?"
"Yok çocuğum oraya ben bakıyordum dün, bir şey bulamadım. Okulda bir yerde bulursam koyarım bu masanın üstüne." dedi bir kadın.
"Tamam teşekkürler."
Şimdi bozuk olan moralim daha da bozulmuştu.
Sınıfa girdiğimde tek bir kişi hariç, kimsenin dikkatini çekmemiştim. O tek kişi de sıra arkadaşım Sinandı ve çok kötü bakıyordu.
Acaba yanlış bir şey mi yaptım? diye geçirdim içimden. Normalde Sinan asla beni önemsemezdi. Şimdi ne değişmişti de böyle bakıyordu?
Yanına ilerleyip fısıldarcasına konuştum, "Günaydın."
Amacım ona selam verip sırama oturmaktı ama Sinan yerimden kalkmıyordu. "Sinan bu taraf benimd-"
"Artık cam kenarında oturuyorsun."
"Ahmet'in boyu yüzünden tahtayı o taraftan göremiyorum."
Sinan yerinden kalktığında, ikna olduğunu sanmıştım. Ta ki Ahmet'in önünde dikilip üstten dik dik bakışlarla bakana kadar. "Yana kay Ahmet."
Ahmet gülerek yanıtladı, "Niye yanıma mı oturacaksın?"
"Sefa cam kenarına oturacak. Ya o otururken kafanı sıraya gömersin ya da yana kayarsın."
Sonra devam etti. "Tek oturuyorsun zaten tatava yapma."
Ahmet, bana bakarak yan tarafa kaydı. Üzülmüştüm, arkadaşımı yerinden etmişti resmen.
***
Son ders zili çaldığında herkes yavaş yavaş dağılıyordu. Sınıfta bir tek ben kalmıştım, bir de Sinan'ın çantası vardı. Beş dakika önce dışarı çıkmıştı ve hala gelmemişti.
Sinan'ın çantasını da alıp ayaklandığım sıra sınıf kapısı açıldı.
"Hayırdır? Ne yapıyorsun benim çantamla?"
"Sen gelmeyince bende sana getireyim demiştim."
Sinan, bana doğru ilerledi ve çantasını aldı. Çantayı alırken çok fazla yakın olmuştuk.
O an nereden geldiğini bilmediği cesaretle konuştum. "Arkadaşımla aramın bozulmasına sebep veriyordun neredeyse, neden yaptın bunu?" dedim Ahmet'i ima ederek.
Sinan biraz daha yaklaşıp konuştu. "Dikkat et Sefa. Tek bir hatanla bu okulda ki herkesle aranın bozulmasına sebep veririm."
***
Sefa dudağına yapışsın da gör ara bozmayı💞💕💘💖💗💟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
günlük
Short Story❝Sinan, bugün olduğu gibi senelerdir benim pişmanlığımdı.❞ ↬yarı texting, bxb. ♡ [20/06/2021] Bölüm günü yoktur.