günlük | VI

55 5 22
                                    

Medya: Sefa Karakaya.

***

Tüm benliğimle karşısında duruyordum. Vücudumdaki stres titreyip üşümeme neden oluyordu ama ben öylece durup beni fark etmesini bekliyordum. Yıllardır yaptığım gibi.

Çaresizce ona bakarken gözümden firar eden yaşı tutamadım. Aniden başımı eğerken sessizce burnumu çektim. "Yine mi ağlıyorsun Ağlak?"

Sesin kime ait olduğu belliydi. Üzerimde dolaşan bakışlarını hissediyordum ama ilk defa üzerimde dolaşan bir bakıştan rahatsız olmuyordum. Aslında ilk değildi, o bana her baktığında sanki beni fark etmiş gibi heyecanlanıp göklere çıkıyordum ama yere çakılışım çok hızlı oluyordu.

Sinan, beni her zaman tek bir bakışıyla göklere çıkaran ve yerin en dibine sokan kişiydi.

Sinan, benim yıkılışım ve kurtuluşumdu.

Sinan, benim birçok şeyimdi.

Sinan, benim hiçbir şeyimdi.

Adım seslerini duyduğumda gözlerimi sıkıca kapatıp cebimdeki ellerimi yumruk yaptım. Güçlü durmam gerektiğinin oldukça farkındaydım ama o yanımdayken hep kendim oluyordum. Çaresizliğimi sadece o görsün, o bilsin istiyordum.

"Sefa?" dediğinde hızlanan kalbim beni ele vermeye çok açıktı. "Otur ve anlat." Bu bir emir değildi aslında, sadece sabırsız biri olduğu için kendini tutuyordu. Kafamı kaldırıp gözlerine bakmamaya özen göstererek banka doğru ilerleyip oturdum. Güzel yüzünü görürsem kendime engel olamayıp her şeyi dökebilirdim.

Derin ve sesli bir nefes aldı. "Ben sabırlı biri değilim," Haklı olmanın verdiği gururla belli belirsiz gülümsedim. "anlat." dedi cümlesini tamamlayarak.

Karşımda dikildi. Kafamı kaldırıp koyu kahverengi gözlerine baktım. "Bana yardım edecek misin?" dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. "Sana her şeyi anlatırsam beni Berre'nin elinden kurtaracak mısın?"

Sinan hiçbir şey demeden doğrudan gözlerime bakıyordu. "Yoksa tek derdin Berre'den kurtulmak mı?" Israrla konuşmaya devam ettim. "Bana doğru tarafın kim olduğunu gösterecek misin?" dedim içimde kalan son umut tanesiyle. Dümdüz bakıyordu, hiçbir duygu barındırmıyordu gözleri.

"Susmaya devam edeceksen eğer gideceğim." dedim sakinlikle. Ağzından çıkacak birkaç cümleye ihtiyacım vardı ama o sadece karşımda dikilmiş gözlerime bakıyordu. Bir süre daha bekledikten sonra ayaklandım. "Pekâlâ. İyi geceler o halde sana Sinan." diyerek yanından geçip gittim. Birkaç adım atıp durdum, ona ihtiyacım vardı. Hem de fazlasıyla. Derin bir nefes alıp arkamı döndüğüm sırada konuştu.

"Edeceğim."

Arkadasında öylece dikilip kaldım. Kabul, beklemiyordum. Hafifçe gülümseyip hiçbir şey demeden sırtını izlemeye devam ettim.

"Sana yardım edeceğim."

Kınuşmaya devam ederken aniden bana doğru döndü. "Ama önce bana her şeyi-" Kaşlarını çatarak cümlesini yarıda kesti. "Niye öyle sırıtıyorsun sen?" dedi anlam veremeyerek. "Sana yardım edecek olmam mı bu kadar hoşuna giden?"

"Evet. Teşekkür ederim." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle hâlâ gülümsemeye devam ettim.

Bir süre gözlerime baktı ardıdan gözleri kıvrılan dudaklarıma değdi ama uzun uzun dudaklarıma bakmaya devam edince buz kesildim ve gülümsememi sildim. Kalbim yine kendini ele verecek şekilde atıyordu. Sinan sertçe yutkunup bana sırtını döndü ve sigarasını yaktı.

"Günlüğüm," dedim bana sırtını dönmesini fırsat bilip. "Berre, günlüğümü buldu ve içinde yazan kişisel durumlarımı okuduğunu söyledi. Geçen gün parkta karşılaştığımız zamanı hatırlıyor musun?" diye sordum hatırlamasını umarak.

"Evet, ağlıyordun hatta." dedi sonra aklıma bir şey gelmiş gibi sesli ve kısa bir gülüş sesi duydum. "Klasik." diye devam etti. Anlamadım?

"Evet, her neyse. O gün seninle karşılaşmadan önce Berre yanımdaydı ve günlüğümü senin hakkında ona bilgi aktarırsam vereceğini söyledi. Aslında başta kabul etmeyecektim ama beni günlüğüm içinde yazanları herkese söylemekle tehdit etti hem sonra seninle konuştum, sana sordum. Hatırlıyor musun?"

Bir süre sustu. Sonra bana döndü çatık kaşlarıyla, "Demek beni alt etmek için bile bana danıştın." dedi hoşuma gitmiş gibi. "İyiymiş."

"Neyse, sen şimdi bana numaranı ver ben ne yapacağımızı düşünüp sana yapman gerekeni söylerim. O zamana kadar Berre'nin telefonlarını açma." dedi bana telefonunu uzatarak ve bankın üstündeki kaskına doğru ilerledi. Numaramı yazıp telefonu tekrar ona uzattım.

"İyi geceler." diyerek yana doğru çekilip yol verdim. "Sana da." diyerek beni geride bırakıp motoruna ilerledi. Arkasında öylece bakarken kendime gelmeye çalıştım. Hayır, Sefa kaptırma kendini. Hadi eve.

***
Merhabalar ben bir adet Sinan istiyorum, promosyon olarak da Sefa olursa sevinirim.

Ketçap ve mayonez süper gider.

Bir anda geldi yazma isteğim çok şaşırıyorum kendime. Sessizce alkışladım kendimi.

günlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin