Hepimiz Roselerde kalmıştık ve fena sarhoş olmuştuk. Jisoo üstümde uyuyordu. Saçlarını okşadım. Koltukta uyuyakalmıştık. Hafifçe sırıttım. Kafası göğüslerimin üstündeydi ve kollarıda vücuduma sarılıydı. Gözlerimi etrafta gezdirdim.
"Siktir!" diye bağırdım ve olduğum yerde sıçradım. Jisoo ve diğerleride uyanmıştı. "Ne old- AĞĞĞ!" diye bağırdı Jennie. Herkes uyanmıştı. Büyük beyaz sehpanın ortasında KJM yazıyordu. Kazınmış yerlerdede kan vardı.
Rose hızlıca koltuktan kalktı ve sehpadaki kanlı bıçağı aldı. Arkasından bizde kalktık. "Bell?" diye bağırdı.
Hep birlikte bütün evi gezmiştik ama kimse yoktu. "Tamam sakin olun." dedi Yoongi. "Kamera falan yok mu bu evde?" dedi Namjoon. "Bodrumda." dedi Rose. "Of!" dedi Jisoo. Bıçağı Rosenin elinden çektim ve "Siz Rosenin odasında bekleyin ve şeyler gitmiş mi diye bakın." dedim. Rosenin odasının önündeydik. "Siz?" dedi Lisa. "Biz aşağı ineceğiz." dedi Jungkook.
Rose babasının odasına doğru yürümeye başladı. Peşinden gittik. Babasının giysi dolabını açtı ve tabloyu açtı. Kasanın şifresini girdi. Bize siyah bir silah uzattı. "Dikkatli olun." dedi. Silahı Yoongi aldı. "Bize bir şey olmaz ve büyük ihtimalle evde bile değil." dedi Yoongi.
"Şifre 0001" dedi Rose.
Rosenin odasına geri geldiğimizde dördüde içeri girdi. "Kapıyıda kitleyin." dedi Hoseok. Kitlediler.
Bilikte bodruma indik. Bilgisayarlar vardı. Jimin bilgisayarın başına oturdu ve Rosenin dediği şifreyi girdi.
Dün geceki kamera kayıtlarını bulmuştu Jimin. Kendimi bir bok bilmeyen 65 yaş üstü amcalar gibi hissediyordum.
Hepimiz uyuyorduk ve saat 04:05'di. Merdivenlerden aşağı indi. 04:10'da merdivenlerden birini sürükleyerek çıkardı. Aman tanrım. Bu belldi. Rosenin hizmetçisi. Kadını bırakıp bizim olduğumuz yere doğru yürümeye başladı. Sehpanın üzerindeki kesin bıçağı aldı ve bana doğru yürüdü.
Bıçağı yüzüme tutmuştu sonrada Jisooya. Birden bana saplayacakmış gibi yaptı ama kıpırdanmıştım. Benden uzaklaştı ve masaya eğilip masayı kazımaya başladı. Yaklaşık 10-20 dakikada kazımıştı. Ayağa kalktı ve hizmetçiye doğru yürüdü. Masaya doğru geri yürüdü. Parmağını kazdığı yerin üzerine sürttü ve ayağa kalktı.
Kameraya baktı. Sonra önüne dönüp koridora doğru yürüdü.
Çığlık sesleri ile hızlıca arkamızı döndük. Hızlıca bodrumdan çıktık ve merdivenlerden koşarak yukarı çıktık.
Rosenin odasının kapısına vurmaya başladım. Kapıyı açtı Lisa. "Ne oldu?!" dedi Jimin. Lisa camı gösterdi. Odaya girdik. Perdeleri araladık. Hizmetçi çimenlerin üzerinde ölü bir şekilde yatıyordu. "Ben dedektifi arıyorum." dedi Jisoo. "Olmaz!" dedi Namjoon. "Neden?" dedi Jisoo. "Evi arayacaklar ve Nayeonun dolab-" "Her şeyi almış!" dedi Jisoo.
"Kutu?" dedim. "Kutu benim evimde." dedi Jisoo. Gözlerim kocaman oldu. "Jisoo senin evinde!" dedi Jin. "Evet." dedi. "Has siktir!" dedi Jisoo. "Siz dedektifi arayın ben eve gidiyorum." dedi Jisoo. "Evime gitmemiş olabilir." dedi Jisoo ve odadan koşarak çıktı.
Peşinden gittim. "Bende geliyorum." dedim. "Tamam." dedi.
JİSOO
Evime gelmiştik ve annemle babam gayet iyiydi. Hızlıca odama çıktık Taehyungla. Okul çantamı açtım. Günlük ve kutu burdaydı. "Artık bu işi çözsek iyi olur." dedim. Kafasını salladı Taehyung.
Karakoldaydık. Günlük ve kutuyu çok iyi saklamıştık. İfadelerimizi vermiştik hepimiz. Şimdide karakolun yakınlarında bir kafede oturuyorduk. "Kutu nerde?" dedi Namjoon. "Parkta." dedim. "Parkta mı?" dedi Jungkook. "Evet." dedim. "Okula gidelim." dedim. "Orda olmak daha güvenli ve gizli olur." dedim. "Tamam." dedi Jennie ve ayağa kalktı.
Diğerleride teker teker kalktı. Jennie anneleriymiş sankide hepsi uslu çocuklarmış gibiydi.
Hepimiz bisikletlerimize bindik ve sürmeye başladık. Jennie ve Yoongi bir şeyler konuşuyordu. Rose hala sabahki olayı unutamıyordu bu yüzdende suratı bembeyazdı. Hepimiz onun için esişeleniyorduk. Ona evde dinelenmesini söylemiştik ama bizi dinlememişti.
Babasıda olanları duyunca gelmişti. Annesi Pariste yaşıyordu ve Roseyi takmıyordu bile. Evelerine ekstradan güvenlik tutmuşlardı ve fazladan hizmetçi vardı.
Parktan kutuyu almıştık ve okula gelmiştik. Müzik odasına girdik. Anahtarı telefon kılıfımın arkasından çıkardım ve kutunun kilidine soktum. Kutu açıldı. Sananın günlüğünü, eski telefonu ve fotoğrafları çıkarttım.
Telefonu açtım ilk olarak. "Sadece aramak için." dedim. Etrafıma toplanmışlardı. "Sadece bir numara var." dedi Jimin. "Arayalım." dedi Jungkook. "Hayır!" dedi Taehyung. "Nayeonun öldüğünü biliyor o her kimse yani olmaz!" dedi Taehyung. "Numarayı kaydet Jisoo." dedi Taehyung.
Telefonumu çıkarttım ve numarayı kaydettim. Ara! diye. Telefonu kapadım ve kutuya koydum. Fotoğraflara baktım. "Neden okul lavabosunun fotoğrafı var?" dedim. "Peki neden özelikle burası?" dedi Namjoon. Beş yeşil kapışı kabin vardı ve ortadaki kabin kırmızı kalemle daire içine alınmıştı.
"Belkide gidip bak-" ışıklar kapandı birden. Taehyungun elini tutum. Evet normalden fazla korkuyordum. Dün geceki olaylar beni fazlasıyla korkutuyordu. Kapı açıldı. Güvenlikti. "Çocuklar hadi eşyalarınızı toplayın gidin sizde. Okulu kapatıyoruz ama dikkatli olun." dedi güvenlik.
Eşyalarımızı toplayıp sınıftan çıktık. Arkamızdan güvenlik geliyordu. İyi olup olmadığımızı görmek istiyordu. Birlikte okuldanda çıktık. "Bu işi çabuk çözmeliyiz." dedi Lisa. "Bu gece okula girelim." dedim. "Sabah çok dikkat çekeriz." dedim.
"Burası 3. kattaki kızlar tuvaleti." dedi Jennie. "Tamam." dediler.
BÖLÜMÜ OYLAMAYI UNUTMAYIN
DİĞER KİTAPLARIMADA BAKABİŞİRSİNİZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO BODY NO CRİME | TAESOO
FanfictionKim Taehyungun kuzeni Kim Jisoonun en yakın arkadaşı intahar etiği düşünülür ama yaklaşık 1 yıl sonra bunun bir cinayet olduğu ortaya çıkar. Kim Taehyung kuzeninin katilini Kim Jisooda en yakın ve tek arkadaşının katilini bulmak ister. - rahatsız ol...