Suhoya buluşmak istediğimi söylemiştim. Kızlar bunun ne kadar tehlikeli olduğunu söylesede en mantıklısı bu olucaktı.
Üstüme en sevdiği elbiseyi giydim. Karşısına oturdum. "Bakıyorum bugün Taehyung yok." dedi. "Evet büyük bir kavga ettik." dedim. "Ciddi misin?" dedi. Kafamı salladım. "Pardon ben bir dilim çikolatalı pasta alabilir miyim?" dedim. "Tabiiki." dedi garson ve gitti. "Başka istediğin bir şey var mı?" dedi.
Kafamı olumsuz anlamda söyledim. "Neden kavga ettiniz?" dedi. "Bana çok baskı yapıyor! Artık dayanamıyorum. Durmadan senle buluşmamı engelemeye çalışıyor. Sırf salakça kıskançlıkları yüzünden." dedim. Elimi tutu ve "Üzülme." dedi. "Üzülmüyorum." dedim. Pastam gelmişti.
Pastamı yiyerek konuşmaya başladım. "Sevmediğim birine çok fazla katlandım ve atık yeter!" dedim. "Sevmediğim?" dedi. "Onu sevmiyorum!" dedim. "Sana öldükten sonra çok değişti resmen beni kuzeni sanıyor. Başta anlayışla karşıladım ama bana davranışlarını falan görsen boğazına yapışmak istersin." dedim.
"Bende ayrıldım. Dayanamadım ayrıldım." dedim. Şaşkınca bakıyordu. "Her insanın senin gibi bir arkadaşa ihtiyacı var." dedim. "O kadar iyi dinliyorsunki." dedim. "Belki sevgilide olur." dedim.
Telefonu çalmaya başladı. Bu başka bir telefondu. Açtı ve "Alo?" dedi. "Alo?" dedi tekrar. Camdan Yoongi ve Taehyunga baktım. "Kim Jun-myeon?" dedi acayip kalın sesli Yoongi.
Belli etmemeye çalıştı ama çok gerilmişti. "Suho?" dedim. Telefonu kapadı ve bana döndü. "Benim gitmem-" "Neden?" dedim üzgün bir yüzle. "Aslında..." dedim. "Neyse sen git." dedim ve oturduğum yerden kalktım.
Bileğimden tutu ve beni durduru. "Ne söyleyeceksin?" dedi. "Nasıl anladın?" dedim ve kafamı önüme eğdim. Siyah saçlarımdan bir kaçını kulağımın arkasına sıkıştırdım. "Ben..." dedim. Camdan dışarı baktım. Bunu yapmak istemiyordum. Nayeon ve Sana için. Parmak ucuna çıktım ve dudağına yapıştım. Gözlerimi sımsıkı kapamıştım.
Karşılık vermeyince geri çekildim. Şaşkınca bakıyordu. Zorlukla yutkundum. Her kızın yaptığı gibi bir şey demeden dışarı kaçtım. Umarım gelip beni öpmezdi. Eminim kafasında hangisi daha önemli diye ölçüyordu. Taehyunga baktım. Sinirli gibi gözüküyordu.
Buraya gelen Suhoyu gördüm. Beni öpücekti. Derin nefesler almaya başladım. Onunla öpüşmek istemiyordum.
Yüzümü avuçları arasına aldı ve beni öpmeye başladı. Karşılık vermek zorundaydım. Öpüşüne karşılık vermeye başladım. Telefonum çalmaya başladı. Geri çekildim ve telefonuma baktım. Taehyungtu. Taehyunga baktım. Çok sinirli gözüküyordu. "Açacak mısın?" dedi Suho. "Bir şey olmuş olabilir." dedim.
"Efendim?" dedim ama kapatmıştı. Bozuntuya vermeden konuşmaya devam ettim. "Tamam geliyorum." dedim ve kapamış gibi yaptım. "Gitmem gerekiyor." dedim. "Neden?" dedi. "Beni ilk saniyeden sorguya mı çekeceksin?" dedim. "Sadece merak ettim." dedi. "Pekala. Kızlar Roseye sürpriz yapacaklarmış." dedim. "Pekala." dedi.
"Seni bırakmamı ister misin?" dedi. "Gerek yok." dedim gülümseyerek. "Bisikletim orda." dedim ve kafenin önündeki bisikleti gösterdim. El sallayıp bisikletime koştum. Bisikletime bindim ve kafenin arkasına gittim. Olanları izlemeye başladım.
İkinci telefonunu çıkartı ve birini aradı. "Kahretsin!" dedi. Sinirle telefonu yere attı. Eğilip telefonu aldı. Cebinden bir eldiven çıkartı ve eldiveni eline geçirdi. Telefonu eline aldı. SIM kartı çıkarttı telefondan. Etrafına bakarak yürümeye başladı. Bisikletimi buraya bıraktım ve peşinden gitmeye başladım.
JENNİE
Yoonginin aramasıyla heveslendim ama iş içindi. Açtım.
"Hı?"
"Bir yere gidiyor takip edin."
diyip suratıma kapttı. Çocuk kördü! "Diyorsunki ne zaman fark edecek." dedi Hoseok. "Efendim?" dedim. "Ne zaman senin aşkını görüp karşılık verecek." dedi. "Ne ne alaka? Yok öyle bir şey." dedim. "Jen yeme beni." dedi. "Tamam... Bir çözümün var mı?" dedim. "Bence Yoongide seni seviyor ama farkında değil." dedi Hoseok. "Belki sana bir şey olursa..." dedi.
"Aman tanrım." dedim. "Asla!" dedim. "Jennie hadi ama." dedi Hoseok. Telefonum çalmaya başladı. Önümüzden siyah arabasıyla geçti. Jungkook peşinden sürmeye başladı. Bizde peşinden gitmeye başladık. Arka koltukta ben ve Hoseok vardı. Öndede Jungkook ve Jin. İkiside konuşmamızı duymuştu ama umrumda değildi.
Çalan telefonu açtım. "Ne?" dedim. Siktir Yoonginin sesiydi.
"Ne?"
"Uğraştırmada söyle."
"Telefon açık kalsın."
"Pekala."
Telefonu hopörlere aldım.
Orman yoluna girmiştik. Bir dağa çıkıyorduk. Büyük ihtimalle Sana günlüğümde bahsettiği yere gidiyorduk. Suho ormanın içine girdi. "Fark etti." dedim. "Ne?" dedi Hoseok. "Takip ettiğimizi fark etti Jungkook başka bir yola sür hemen!" dedim.
Jungkook dümdüz ilerlemeye devam etti. Birden karşımıza bir araba çıktı. Hoseoka çarptığımda o da kapıya çarpmıştı araba dönüyordu ve düştüğümüzü hissetim. Kafamın sert bir şeye çarptığını hissettiğimde gözlerim karamıştı.
BÖLÜMÜ OYLAMAYI UNUTMAYIN
DİĞER KİTAPLARIMADA BAKABİŞİRSİNİZ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO BODY NO CRİME | TAESOO
FanficKim Taehyungun kuzeni Kim Jisoonun en yakın arkadaşı intahar etiği düşünülür ama yaklaşık 1 yıl sonra bunun bir cinayet olduğu ortaya çıkar. Kim Taehyung kuzeninin katilini Kim Jisooda en yakın ve tek arkadaşının katilini bulmak ister. - rahatsız ol...