🌹
"Yüreğimde başkaldıran, durduramadığım o his, kaderimin her bir dalını yanlışa, kalbimin en ucra köşelerini ise utanç duygusuna hapsetmişti."
***
Hayat bazen öylesine bir duruma getiriyordu ki insanı, sanki dünya yerle bir olsa, kalbindeki ağırlık kadar ezilmeyecekti bedeni. Öylesine büyük bir yük hissediyordu ki kalbinde, bedenini kilitleyen, adım atacak gücü bile çekip alan bir ağırlık gibi binmişti yüreğine. Atan her ritimde ağrısı git gide şiddetleniyor, daha çok belli ediyordu ağırlığını. Sancısı, her ritimle birlikte bedenine akın ederken parmak uçlarına kadar ince bir sancı yayılıyor, karıncalandırıyordu her yerini.
Neydi bu his?
Hissettiği bu duygu neydi böylesine düşüncelerini yerle bir eden? Alt üst ettiği kalbinin ritmini nasıl bu hale gelebilmişti? Midesindeki o herkesin dilinde gezinen kasılmaları, krampları nasıl geçirecekti?
Yanlıştı.
O'na dair her şey yanlıştı.
Yanlışı bilen tarafı ise suskundu.
Ona hiçbir yol göstermezken, öylece izliyordu kaderinin çetrefilli yollarından zorla ilerleyişini. Ayaklarına çöken ağırlık her bir adımını daha güç hale getirirken, yorgunluğunu nefesinin aksayan düzeninden anlıyordu. Gözlerine sinen dinginlik, göz kapaklarına an be an yerleşen görüntüleri göstermek istercesine kapanmak için savaş veriyor, direniyordu ona karşı.
Bedeni, aklına savaş açmıştı Dila'nın.
"Her şeyi aldığımıza göre, bir yerlere oturup bir şey mi içsek?"
Sesin geldiği tarafa, Mehmet'e baktı genç kız. Saatlerdir aldıkları listeyi eksiksiz tamamlamış, arabaya yerleştirmişlerdi. Şimdi ise beklenti dolu gözleri ile ona bakıyor, cevap bekliyordu umutla.
O bilmese de zaten bir şeyler içmek için çıkmışlardı.
"O-olur, içelim."
Naif sesi öylece yüzünü güldürürken, heyecanını izledi Dila.
Kalbine çöken durgunluk ile uzunca baktı karşısındaki adamın mutluluğun konduğu yüzüne.
Düşüncelerine engel olmak istedikçe daha çok beynini işgal eden şeyler vardı nedenini bilmediği. Aklını allak bullak eden her detay bir bir gözlerine seriliyor, hiçbir şeye odaklanmasına izin vermiyordu sanki. Bir kukla gibi alışverişi yapmış, şimdi de onunla bir şeyler içecekti.
"O vakit araba burada dursun. Biraz yürüyelim, nasıl olur?"Usulca başını salladı.
Önlerindeki uzun caddeye baktı. Pazar yeri gibi kurulan dükkanlar, süslü birçok eşyanın ev sahipliği yaptığı bi meyve pazarıydı burası. Meyveden daha çok tezgahları süsleyen değişik figürlerde eşyalar, hafif esen rüzgarda ses çıkaran rüzgar çanlarına eşlik ediyordu.
Adımlarını yavaşça caddeye yöneltti. Yanında varlığını hissettiği adamın heyecanı kadar bir heyecan hissetmese de, terleyen avuç içlerini stresle sildi eteklerine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÛD-Ü AŞK (ASKIDA)
Random❌Yetişkin içerik❌ Geriye doğru hızla bir adım attı genç kız. Başını delirmişcesine iki yana sallıyor, gözlerinin buğusunu gidermek için sürekli kırpıyordu titreyen kirpiklerini. Dudaklarını korkuyla ezerken, nefes almaya çalıştı. Nefes alması gereki...