"Durdurmak istedikçe üzerine gelen tüm gerçekler avutuyordu yüreğinde doğan tüm beklenmedik hisleri.."
***
Bazı zamanlarda içinde en beklenmedik anda yeşeren umut tanelerini insanı ayakta tutar, ruhunu aydınlatırdı. Hiç şüphe etmeden peşinden gider, ufak da olsa onu mutlu edecek olmasının hayaliyle adım atardın. Yüzünde doğan belli belirsiz gülümsemeler kimi zaman kendisine çok yabancı gelirdi belki de. Olmayacak çoğu hayali, yüzünde canlanırcasına pırıldardı. Nefesi içine sığmazdı o anlarda. Nefes almamak için zorlardı kendini. Nefes alsa, göğsü hareket etse bütün büyü bozulacak, hayallerinin altında kalacak gibi hissederdi sanki. Gözlerini dahi kırpmaya korkardı insan. Öylece titrerdi ihtiyaçla göz kapakları ama kırpmamak için yanardı göz içleri.
Yutkunamazdı bile.
Yeşile çalan zümrütleri, öylece titredi onu yangınlara atan gözlerin karşısında. Nefesini ciğerlerine öylece sıkıştırmış, boğazında atan nabzının, kulaklarında yankılanmasını durdurmaya çalıştı son çare. Öylesine uğulduyordu ki sesler beyninde, kalbinin sesi miydi, duydukları mıydı bilemedi genç kız.
Titreyerek derin bir nefes aldı dudakları arasından.
Göz kapakları çaresizce kapanıp açıldı zümrütlerinin üzerinde. Dudakları duydukları karşında öylece aralanırken, ne bundan sonra başına gelecekleri hesap edebildi, ne de bundan önce ne yaptığını..
Ne yapmıştı sahi?
Nasıl bu hale gelmesine neden olabilmişti?
Derince bir nefes daha çekti içine. Cevap mı bekliyordu ondan? Ne diyecekti? Ne diyebilirdi ki? Nasıl böylesine emin, her şeyi bilircesine konuşuyordu? Şaşkınca soluklandı genç kız. Olacak olanlardan, sarfedilen duyguların eminliğinden korktu. Sesinden akan netlik, onu öylesine afallatmıştı ki dili dolanmış gibi hissediyordu.
Yanlıştı.
Çok yanlıştı.
Gözlerini hızla ağasının gözlerine çıkardı. Hala elleri kapıya başının iki yanından yaslı, başı hafifce sol omzuna eğilmiş öylece izliyordu onu.
Derince izliyordu.
Gözlerini zorlukla kırpıştırdı. Ellerini korkuyla kapıya yasladı. Dudakları titriyor, göz bebeklerine kadar yanıyordu içi. Bedenini ele geçiren heyecan, nefesini öylesine kesiyordu ki, bakışları o kadar çok zorluyordu ki genç kızı, dudakları kıpırdayamadı bile.
Korkuyordu.
Gün gelir de birgün böyle bir yangının içine isteyerek adım atmaktan deli gibi korkuyordu Dila.
Korkuları usulca yönünü değiştirmişti bu gece. İçinden yükselen karşı koyamadığı his ona zarar vermeyeceğini söylüyor, bundan sonra korkmaması gerektiğini fısıldıyordu sessizce kulağına. Bugün gördüğü adam, diğer günlerden o kadar farklıydı ki, içini yeşerten, rahatlatan o his an be an ele geçirmişti bedenini. Yine baktı yeşil güzeli gözlerine. Kendine engel olamadan kaydı gözleri kumral koyusu saçlarına.
En son ne zaman incelemişti onu pervasızca?
Kollarinda kendini bulduğu anlar canlandı zihninin karanlık odalarına sıçrayan yangının dumanında..
Göz bebekleri öylece dikkatini saçlarının görüşünü incelefi. Hafif uzundu. Özentisi kaybolmuş, öylece anlına dağılmıştı. Kaşlarını çevreleyen saç uçlarına baktı. Gözleri kısa bir an anlında belli olan damara takıldı. Mor kıvrımları öylece gün yüzüne çıkmış, şakaklarını süslüyordu sanki ondan habersiz. Kirli sakalının başladığı yanağına kaydı gözleri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÛD-Ü AŞK (ASKIDA)
Разное❌Yetişkin içerik❌ Geriye doğru hızla bir adım attı genç kız. Başını delirmişcesine iki yana sallıyor, gözlerinin buğusunu gidermek için sürekli kırpıyordu titreyen kirpiklerini. Dudaklarını korkuyla ezerken, nefes almaya çalıştı. Nefes alması gereki...