15-Kamp

302 21 0
                                    

Merhaba herkese. Yine geç gelen bir bölüm ama tamda sınav haftasına denk geliyor. Yine de ben bölüm yazıp yayınlamak istedim. Çünkü sizi bekletmek istemiyordum. Bölümle ilgili görüşlerinizi bildirmeyi sakın ama sakın vote vermeyi unutmayın. Multi medya ve bölüm şarkısına bakın ve mümkünse bölümü multi de ki bölüm şarkısıyla okuyun. İyi okumalar sizi seven yazarınız :****

"Dalga mı geçiyorsun benimle ? Gerçekten de burada kamp yapacağımızı söylemiyorsun değil mi ?  Rüyadayım demi ben ? Yani sonuçta saat daha erken. Hala uyuyorum demi ben ?" diye bağırdım Emir'e doğru bakarak.

"Sus artık Asya. Bunların hiç biri rüya falan değil. Hepsi gerçek ve evet ben ciddiyim. Bugün burada kamp yapacağız. En azından tamirci gelene kadar." dedi ciddi bir şekilde.

"Peki tamam. Ne tarafa gideceğiz şimdi ?" 

"Sanırım sağa doğru." diyerek ormanın içini gösterdi.

"Emir ormanın içi olmaz."

"Yanında ben varım korkma." 

"Hı. Çok iyi geldi gerçekten."

"Susta gidelim artık daha çadırları kuracağız."

"Gidiyoruz ya zaten.  Biz ne yapıyoruz burada. Yada oradan bakılınca ne yapıyor gibi görünüyorum? İyi mi oradan bakınca? "

"Sen ne diye atarlanıyorsun şimdi bana? Dayanamadın demi cazibeme?" dedi sırıtarak bana bakarken.

"Ne cazibesi cazibe mi varmış sende aa niye benim haberim yok tüh ya ne kaçırdım?"

"Kaçırmışsın kaçıracağını bence. Hatta kaybetmişsin falan." dedi piç smile yaparak.

Bu çocuk beni göt etmesini çok iyi biliyordu. Ama bir dakika. Benim jeton köşeli galiba.  Çocuk bildiğin bana hakaret etmişti!

"Ne diyorsun oğlum sen?  Alırım ayağımın altına düzgün konuş. "

Ne diyordum ben şimdi? He harika cevap verdin Asya. Şuan gelip sana madalya verebilirler. Günün salağı diye. Sende onu takarsın tabi birde el sallarsın üstüne.

"Tamam sakin ol şampiyon."

"Sakinim ben."

"Gidelim öyleyse." dedi ve tekrardan yürümeye devam ettik. Kamp yapmak için uygun bir yer bulduğumuzda hep birlikte çadırlarımızı kurduk. Ateşi de yakıp çevresine oturduk.

"Ne zaman gelir şu tamirci ?"

"Yarına anca gelir herhalde."

"Of ya. Ne diye bozuluyor şimdi bu araba. Sahibinden belli zaten."

"Oda cazibeme dayanamıyor tabi."

"Egon batsın Emir."

"Bende seni seviyorum."

"Tamam yeter ben uyuyacağım artık." dedim konuyu kısa kesmek istermiş gibi.

"Yok öyle yağma. Şimdi benimle geliyorsun ve yıldızları seyrediyoruz." 

"Hayır." dediğimde kolumdan tuttu ve beni ağaçların kapatmadığı yeşillik bir alan vardı. Sanki ormanın içine özel olarak yapılmıştı bu yer. Gerçekten çok şirin görünüyordu. Nil ile Poyraz çoktan yatmıştı. Çimenlere uzandık ve gökyüzüne bakmaya başladık. Gerçekten çok güzel görünüyordu.

"Ay ve yıldızlar hep dikkatimi çekmiştir." dedi.

"Neden ?"

"Ay, sadece istediği yıldızı parlatıyor. Geride kalan yıldızlarda sönüp gidiyor. Aynı yeryüzündeki gibi. İnsanlar birbirini severler. Bir anda bir kadın çıkar adamın karşısına. Tamamen mahvolmuştur kadın. Böyle hayatı çok kötü zorluklarla doludur. Adam iyileştirir onu. Sarar kanatlarını meleğinin. Kadın iyileştikten sonra uçar gider. Aynı ay ve yıldızlar gibi."

TımarhaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin