21-Kötü sonuç

207 6 0
                                    

2 gün sonra...

Gözlerimi açtığımda bir otel odasında olduğumu fark ettim. Yerimden kalkmaya çalıştım fakat buna kolumda ki ve ayağımda ki ipler engel oldu. Tam o sırada kapı açıldı. İçeri Rüzgar girdiğinde yerimde rahatsızca kıpırdanmaya başladım.

"Bakıyorum da sonunda uyandın Asya." dedi ve bana doğru yaklaşmaya başladı. "Yapma böyle ama beni de üzüyorsun." dedi sırıtarak. Yanıma daha da yaklaştı ve ağzımda ki bandı tuttu. "Eğer bandı çektiğim de çığlık atıp ani bir hareket yaparsan seni öldürürüm. Anladın mı?" dediğinde başımı salladım. Ağzımda ki bandı çıkardı ve  elim ve ayağımda ki ipleri çözdü. Bileklerimi ovuşturarak ayaklarımı kendime çektim. "Acıkmışsındır belki gidip sana bir şeyler alayım. Neden bu kadar erken çözdüm ki seni?" dedi ve tekrardan beni bağladı. Odadan çıktığında kapıdan kilitlenme sesi geldi. Buradan nasıl çıkacaktım ben! İmkansız gibi bir şeydi bu. Ben buradan nasıl çıkacaktım? Gerçekten çok ama çok korkuyordum. Bana zarar vermesinden ve.. ve bana daha kötü şeyler yapmasından. Etrafıma baktığımda Telefonun karşı masada olduğunu gördüm. Onu almam imkansızdı. Yerimden kalkamıyordum. 

Daha fazla dayanamayıp gözyaşlarımı serbest bıraktım. Emir... Ah acaba şu an ne haldedir. Onu o kadar merak ediyordum ki. 

Emir'in Ağzından...

2 gündür her yerde onu arıyordum. Yoktu lanet olası yerlerin hiçbirinde yoktu. O gün nereye kayboldu nasıl oldu hiçbir fikrim yoktu. Ama Asya'nın kendi isteğiyle ortadan kaybolmayacağını biliyordum. İlk gün polislere haber vermemiştim. Ama daha sonrasında dayanamayıp karakola gidip kaybolduğunu bildirdim. Şimdi polislerde bende her yerde onu arıyorduk. Onu özlemiştim. Ona ne olduğunu bilmiyordum. Ve bu aklımı yerinden söküp alıyordu. Kalbim sıkışıyordu. Daralıyordum. Ona bir şey olma ihtimalimi. Aklımı kaçıracaktım. ! Şimdi ki gittiğim hastaneden de çıkarak. Poyraz'ları aradım. Bu işi tek başıma bu kafayla çözmem imkansızdı. Ama şu kesindi; Asya'ya zarar veren, zarar vermeye kalkan ve ona dokunan herkesi kendi ellerimle öldürecektim..

Asya'nın ağzından

Buradan kurtuluş yoktu. Buradan hiç çıkamayacağım dedim kendi kendime. Yapacak hiç bir şeyim yoktu. Hiç bir çözüm yolu, kurtuluş yolu...  Ben böyle düşünürken odaya tekrar Rüzgar gelince yerimde huzursuzca kıpırdandım. "Yemeğini yemen için seni çözeceğim. En ufak hatan da bunu sana çok fena ödetirim haberin olsun." dediğinde başımı salladım.  Yemeği önüme koydu ve arkasını döndü. Fırsattan istifade bana tek yakın şey olan vazoyu alıp Rüzgar'ın kafasına geçirdim. Rüzgar yere yığılırken koşarak kapıya gittim. Kilitlemişti lanet olası! Rüzgar'a doğru eğildim ve telefonunu aldım. Aklıma tek gelen Emir'in numarasıydı. Onu aradım ve açmasını bekledim.

"Alo?" sesi çok kötü geliyordu.

"Emir?" diyebildim ağlamaklı sesimle.

"Asya?! Neredesin ne oluyor.?"

"Emir sana her şeyi daha sonra anlatacağım. Lütfen beni al kurtar buradan."

"Neredesin?"

"Bilmiyorum. Hiç bir fikrim yok. Bir otel odasındayım."

"Dışarıda neler var?" dediğinde koşarak cama yaklaştık.

"Karşıda bir pastane var. Onun yanında da bir berber var. Sonra karşı tarafta bir çoc..." 

"Bekle. O oteli bili.." demeden telefonu kapattı. Anında Rüzgar'a yönelerek ceplerini aramaya başladım. Nereye koymuştu lanet olası anahtarı?! Anahtarı bulduğum gibi kapıya yöneldim. Kapının kilidini açtım. Fakat kulpu indirmeme kalmadan bir el ayağımdan tutup beni kendine doğru çekmeye başladı. Ben yere yapışmış bir şekilde ona doğru giderken o bana bağırıyordu.

"Sana uslu durmanı söylemiştim. Bunu cezasını çekeceksin." dedi ve beni düz döndürdü. Ayaklarını üzerime koyarak hareket etmemi engelledi ve pantolonunu çıkardı. Ben ne yapmak istediğini anlamaya çalışırken ayaklarını üzerimden çekti ve beni de soymaya çalıştı.

Bana tecavüz edecekti!

Ben ne olduğunu anlamış bir şekilde çırpınırken o üzerimi soydu ve kafasını boynuma gömdü. Haykırıyor yapmaması için yalvarıyordum. Dinlemiyordu. Çok sinirli gözüküyordu. Ama ben ağlamaktan vazgeçmedim. Pantolonumu da çıkartınca ağlamalarım çığırışlara dönmüştü. Boğazım acıyordu. Ama bu korkumu bastıracak kadar büyük bir acı değildi dayanabilirdim. O tam tişörtünü de çıkaracaktı ki arkadan bir kapı kırılma sesi geldi. Emir çok kötü gözüküyor ve Rüzgar'a doğru geliyordu. Rüzgar'ı bir hışımla kenara itti ve beni arkasına aldı. 

"Sen ne yapıyordun lan?!" dedi Emir Rüzgar'a yumruğunu geçirerek.

"Sen ne yapıyordun dedim cevap ver orospu çocuğu!" dedi oda ağlıyordu. Ben ise çığlık atıyor yardım istiyordum. Üzerimde kilot ve südyenden başka bir şey yoktu. Utanıyordum. Kendimi çok kötü hissediyordum. Emir arka cebinden silah çıkartınca ona doğru yürüdüm buna izin vermeden "O bunu hak etmedi!" dedi ve silahı Rüzgar'a doğru ateşledi. 


Rüzgar'ın alnında bir delik oluşurken. Yere çökmüş ağlıyordum. Kimse gelmemişti. Kimse yardım etmemişti.! Lanet olası koca otelde kimse hiç bir şeyi umursamıyor muydu? İçeri polisler de girdiğin de bir kadın beni kendine doğru çekti. Diğerleri Emir'in kolundan tutuyordu. Ona doğru baktım oda bana doğru. Gözlerimizle konuşuyorduk. Pişman değildi. Hemde zerre pişman değildi. Beni öyle görmek canını çok yakmıştı. Onu öyle görmüştüm. Belki de o bakış ona son baktığım bakıştı. 


Hey, ben geldim canlarım. Bölüm nasıl oldu hiç bir fikrim yok. Ama şunu söylemeliyim ki bir sonra ki bölüm dediğim gibi final olacak. Bu bölümde aklınızda ne gibi bir soru işareti varsa cevabınızı alacağınızı umuyorum. Ama eğer finalde aklınız da bir soru işareti olursa lütfen yorum atın ve o tüm soru işaretlerini giderelim. Bu hikayeyi artık içimden pek yazmak gelmiyor. Bunun nedeni hikayenin devamını getiremeyeceğimi düşündüğümden dolayı ve farklı bir kurgu yazmak istediğim için oluyor. Bu kitabı bitirdikten sonra çok kısa zaman içerisinde geri yepyeni müthiş bir yaz konusuyla geleceğim. Fina'li uzatmak istemediğim için bütün açıklamayı buraya yaptım. Ama oraya da sonuna bunların hepsini tekrar yazacağım. Lütfen vote ve yorum vermeyi unutmayın. Sizi seven yazarınız :****


TımarhaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin