1-Tanrı'nın Hediyesi

1.7K 98 59
                                    

Yine soğuk bir kış gününe açtım gözlerimi. Uyandığımda hissetiğim soğuğun geçmesi için daha çok girdim yorganın içine. Ellerim soğuktan çatlıyor bir okadarda acıtıyordu canımı. Yataktan kalkıp etrafıma baktım. Kimse yoktu yine geç kalmıştım ve ceza çekmek istemiyordum. Ben gitmemeye çalışırsam cezam katlanacak daha fazla acı çekecektim. Üstümü giyinip koğuştan çıktım her zamanki çalışma yerine geldiğimde buradaki hocamız Baha bey  bana bakıyordu. 

''Özür dilerim bayım yine geç kaldım.''

''Yere yat ve ayaklarını uzat.''

''Efendim lütfen yapmayın söz bir daha geç kalmayacağım.''

''Dediğimi yapmazsan eğer daha berbatını yaparım küçüğüm.''

Ayaklarımı uzatıp yere yattım. Baha bey elindeki kırbaçla uzattığım ayaklarıma vurmaya başladı.

Her vuruşunda içim sızlıyor, tüylerim diken diken oluyor ve yoğun bir acı hissediyordum ayağımda. Ağlamaya ve çığlık atmaya başladım daha sert vurdu sustum. Korkuyordum daha hızlı vurmasından içimden ağlamaya ve çığlık atmaya başladım tam 15 kez vurmuştu ayağıma. İşi bittiğinde dersin bittiğini söyledi. Kalkamıyor, ağlıyor, ve korkuyordum. Sonra yanıma bir kız geldi uzun karamel renkli saçları masmavi gözleri vardı ve bana doğru geliyordu.

''Hep böyle mi yapar ?''

''Genellikle evet.''

''Dur sana yardım edeyim.'' 

Tişörtünden bir parça kopardı ve ayağıma bastırdı. Canım acımıştı ama iyi gelmişti sanki. Kolumdan tuttu ve yavaşça kaldırdı beni bir sandalye çekip beni oturttu. Bir tane daha sandalye çekti ve yanıma oturdu.

''Adın ne?''

''Asya  ya senin?'' 

''Nil''

''Asya hikayen nedir? yani buraya nasıl geldin''

''Bunu gerçekten anlatmamı istiyor musun?''

''Elbette.''

''Ben buraya geleli 3 yıl oluyor yani buraya 14 yaşımda geldim. Beni buraya getirme sebeplerinin çoğu işlevimi hatalı yapmam. Neredeyse kapatmaları tam anlamıyla saçmalık nedeni şu etrafımdakilere zarar verdiğim kadar kendime de zarar veriyorum bazen kendimden geçiyor ve saçma sapan şeyler söylüyordum. Bunun gibi şeyler. Sırf bunlar yüzünden buraya kapatıldım. En küçük bir yanlışında seni döver bana daha demin yaptıklarını yaparlar. İlk geldiğimde buradan kaçmak için çok uğraştım ama beceremedim. Herseferinde birşeyleri yanlış yapıyor ve yakalanıyordum. Sonunda pes ettim ve buraya alışmaya çalıştım ne kadar zor olsada 2 yıl boyunca buradaki insanlarla ve buradaki pisliklerle yaşıyorum ailem yok ben küçükken öldüklerini söylediler ölüm nedenlerini bilmiyorum. Buraya gelmeden önce bir çocuk esirgeme kurumundaydım oradaki öğretmenim bana Asya adını verdi. Bu adı sevmiştim öğremenimin adı Aslı'ydı. Onu o günden sonra hiç görmedim her zaman gelmesini bekledim ama gelmedi. Onunla son konuşmamızı hatırlıyorum ona gitmek istemediğimi ve onunla birlikte kalmak istediğimi söylemiştim. O bana bunun imkansız bişey olduğunu ama beni sık sık ziyarete geleceğini söylemişti. Gelmedi. ona sayısız mektup yazdım ama yollayamadım çünkü çocuk esirgeme kurumunun adresini bilmiyordum o mektupları hep kendim okudum ve amaçsızca onunda bana göndermesini bekledim göndermedi. Ama artık alıştım yanlızlığa ve kimsesizliğe. Baya bir uzattım galiba ee sıra sende senin hikayen nedir ?''

Ona baktığımda ağlıyordu. 

''Sakın ağlama ben bunları senin ağlaman için söylemedim sadece hikayemi sen merak ettin.''

''Tamam özür dilerim sadece çok duygulandım. Benim hikayem kısa aslında ailem yok annem ve babam trafik kazasında öldüler tek kurtulan benim vede ablam  onları çok özlüyorum normal bir aile yaşantımız vardı taki onlar beni bırakıp gitmeden önce onlardan sonra kendimi toparlayamadım. Ve bende onların yanına gitmek istedim ve onlarca kez intihar etmeye çalıştım başaramadım korktum ve yalnız kaldım sokakta yatıyordum. Beni birgün dışarda intihar ettiğim zaman bulup hastaneye götürmüşler. Tek intihar etmem değil tabiki sürekli halisülasyon görüyordum annemi ve babamı hatta ablamıda. Ablamın yaşayıp yaşamadığını bilmiyorum. Vede onu özlemiyorum çünkü piskopatın tekiydi alkolik, uyuşturucu bağımlısı hastaneden sonra bunları öğrendiklerinde beni buraya getirdiler. Bugünde ilk günüm uhh herneyse saat çok geç olmuş yatsak iyi olur ha ne dersin ?''

''Tamam olur hadi uyuyalım.''

Koğuşa girdik ve yataklarımıza geçtik. Duygulanmıştım hemde fazlasıyla ama bunu ona belli etmedim. Tesadüfen aynı koğuşta kalıyoruz. Bu bile Tanrı'nın bana gönderdiği bir işaret olabilir belkide? Ya öyleyse?.

Merhaba herkese bu benim ilk hikayem değil ama aralarından en iyisi diyebilirim hala acemiyim ama en azından yazmaya çalışıyorum. Sizi seviyor yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum. :) 

TımarhaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin