ÖNEMLİ OKUYUN!!!
Öncelikle hepinize merhaba. Biliyorum bölümler çok geç geliyordu ama bende yazma isteği artık kalmadı. Yani en azından bu hikaye için. 21. bölümden sonra 22. bölüm yani o bölüm final bölümü olacak. hikayeyi daha ne kadar ilerletebilirdim bilmiyorum ama yinede artık bu hikayeye bir son vermek istiyorum. umarım hepiniz beni anlayışla karşılarsınız. Okullar da kapanıyor zaten. Finalde daha ayrıntılı konuşurum. Şimdilik bu kadar yeter :D Hepinizi çok seviyorum İyi okumalar sizi seven yazarınız. :**** Multi de DeadEmpress adlı kullanıcının yapmış olduğu bir çalışma var çok teşekkür ederim canım. Bu bölüm sana. ! :) Birde bölüm şarkısı olarak bölümü yazarken dinlediğim şarkıyı koydum. onunla okumanızı tavsiye ederim. :)
Emir'in Ağzından...
Kaç gündür iyi değildi. Onu hastane kaç kere zorla götürdüm onuda hatırlamıyordum. Bir türlü kendine gelemiyordu. İstediğim kadar uğraşayım olmayacaktı işte. Yaşadığı şey hiç kolay değildi bunu biliyordum. Ama bu şekilde davranması da kalbimin derinliklerinde bir acıya neden oluyordu.
İstemiyordum. Onun böyle olmasını istemiyordum. Daha fazla dayanamayarak yanına gittim. Onu mutlu edecek bir şeyler yapmalıydım. Her hangi bir şey. ama yeter ki o mutlu olsun diye düşünerek. Odasına çıktım ve kapıyı tıklattım. Ses gelmeyince kapıyı açıp içeri girdim. Bacaklarını kendine çekmiş bir vaziyette oturuyordu. Gözleri ağlamaktan harap olmuş bir şekildeydi. Bu canımı acıtıyordu. Uzun süredir konuşmuyordu. Sesini duymak istiyordum.
"Asya?"
Ses gelmemişti. Ama yinede ben konuşmaya devam ettim.
"Bu halini görmek istemiyorum. Lütfen eski haline dön. Çünkü ben seni çok özledim bir tanem." dedim kafamı boynuna gömerek. Kokusu benim oksijen'imdi. Ve bu kokusu, ben onsuz yaşayamazdım. Gözünden bir damla yaş aktığını hissettiğimde ayağa kalkıp dolabına doğru ilerledim. Onun bu ruh halinden kurtulması lazımdı. En azından ben öyle düşünüyordum.
Dolabından bir kot pantolon ve tişört çıkardım. Kafasını kaldırmış bir şekilde beni izliyordu.
"Ne yapıyorsun?" sonunda konuşmuştu. Bu beni daha da mutlu ederken gülümseyerek ona baktım. "Seni mutlu edebilecek bir şey yapmaya çalışıyorum." Evet onu mutlu edebilecek bir şeyler yapmak istiyordum. Karnının aç olduğunu da düşünerek onu harika bir restorana götürecek ondan sonra da onunla bu şehirden biraz uzaklaştıracaktım. Buna onun da benim de ihtiyacı vardı.
"Nasıl yapacaksın ki bunu?"
"Orası sürpriz olacak işte." Bütün uğraşlarımın sonucunda yataktan kalktı. Üzerini giyinmesi için müsaade verdim ve odadan çıktım. "Sadece 5 dakikan var."dedim bağırarak. Kafamda ki hayallerle sırıtarak. Salona ilerledim. bu bizim ilk tatilimiz olacaktı. Ve her şeyin güzel olmasını istiyordum.
Asya'nın Ağzından...
Emir'in koyduğu elbiseyi üzerime geçirdim. Hiç halim olmadığı gibi gitmekte istemiyordum. Yaşamak için bir nedenim yok diye düşündüğüm zamanlar da hep o aklıma geliyordu. O onsuz yaşayamayacağım yaşam kaynağım olan Emir'e. Onsuz ne yapardım bilmiyordum. O olmasa şuan da çoktan öteki taraftaydım. Çünkü bu olan şeylere tek dayanmamı sağlayan oydu.
Düşüncelerimden arınarak üstüme baktım. Bu elbiseyi giymemi istediyse eğer güzel bir yere gidecektik. Giydiğim sade beyaz ama çok güzel bir elbiseydi.
Yakasından üçgen biçiminde taşlar vardı. Bunu nereden ve ne zaman aldığımı hatırlamıyordum. Aman neyse diyerek altına topuklu beyaz ayakkabılarımı giydim ve saçımı salık bıraktım. Sadece parlatıcı sürüp odadan çıktım.
Aşağıya indiğimde salonda oturuyordu. Ayakkabı sesimden anlamış olacak ki bana doğru döndü ve gülümsedi. Bende ona gülümsedim. Çıkalım mı? dermişcesine bir hareket yaptığında başımla onayladım ve yürümeye başladım.
Arabanın yanına geldiğimizde içimde ki ağlama duygusu tekrardan ortaya çıkmıştı. Emir bunu fark etmiş olacak ki istersek taksiyle gidebileceğimizi söyledi. Bunu şiddetle ret ederek arabaya bindim. Bu araba o kadınındı. Bir kez bile görmemiştim bu arabayı.
Nereye gidecekse ya da nereye gideceksek hep taksiyle giderdik. Öldükten sonra bir de bu araba ortaya çıktı. Ölmeden önce her şeyi üstüme devretmiş. Bu yüzden artık bu araba benim oluyordu.
Ama ben bunu kabul etmiyordum. Bu araba hala onundu ben sadece biniyordum. Kendini affettirmeye çalışıyordu güya. Ama bu imkansızdı onu sevdiğimden çok nefret ediyordum artık. Ona olan nefretim ona olan sevgime daha ağır basıyordu ve bu hiç bir zaman değişmeyecekti. Düşüncelerimden beni arındıran Emir'in sesi olmuştu.
"Gidelim artık istersen?" dediğinde başımla onayladım. Arabayı çalıştırdığında başımı cama yasladım ve düşünmeye başladım. Düzelecek dik. En azından ben öyle düşünüyordum. Her şey artık daha da iyiye gidiyor gibiydi. Bunun böyle olmasını istiyordum. Üzüldüğümde artık yalnız kalmayacaktım. Her kötü bir şey yaşadığım da kendime de zarar vermeye kalkmayacaktım. Tek yapacağım şey gidip Emir'e sarılmak olacaktı. O hep benim yanımdaydı. Hep öyle olacaktı. Bana söz vermişti.
Bunun bozulmaması için her şeyimi verirdim.
Durduğumuzu fark ettiğimde arabadan indim. Emir de aynı şekilde arabadan inmiş beni bekliyordu. Ona gülümseyerek baktıktan sonra uzattığı elini tuttum ve birlikte restoranın içerisine girdik. Adam Emir'in önceden rezerve ettiği yeri bize gösterdikten sonra menüyü alıp geri döneceğini söyledi. Biz yerimize geçtikten sonra adam menüleri bize uzattı.
Ben ne yiyeceğimi seçemediğim için Emir'in bir şeyler seçmesini bekliyordum. Emir kendine bir şeyler söylediğinde bende adama dönüp aynısından dedim. Emir bu halime güldüğünde bende ona bakarak gülümsedim. Ne yani? Yemek seçemiyor olabilirdim. Bence bu gayet doğal bir şeydi. Bu aralar Emir'le çok ciddi takılıyorduk. Çünkü başımıza iyi bir şeyler gelmiyordu şu aralar. Ondan gülsek de içten olmuyordu bir şeyler yapsak da. Ama ben Emir'in bu çabalarını gördükçe mutlu oluyordum. Ben Emir olunca mutlu oluyordum.
Yemeklerimiz geldiğinde yine ikimizde konuşmuyorduk. Sessizlikten benim gibi rahatsız olduğunu Emir'in konuşmasıyla anlamıştım. "Bak biliyorum şuan hiç iyi durumda değilsin. Bok gibisin hatta. Ama ben seni iyileştireceğim. Ben senin hep yanında olacağım Asya. Bunu sakın unutma olur mu?" dedi elimi tutarak.
Gözlerimi kırpıştırabildim sadece. Çünkü ağladı ağlayacaktım. Çok çabuk duygulanıyordum. Çünkü Emir benim hakkımda güzel bir şeyler söylüyordu. Bu beni her şeyden çok mutlu ediyordu. Hemde her şeyden.
"Eee şey ben lavobaya gitsem iyi olacak." dedim ve Emir'in elini bırakıp lavaboyu garsona sorduktan sonra oraya doğru ilerlemeye başladım. Lavobaya girdim ve çantamın içinden peçete çıkartarak aynanın karşısına geçtim. Arkamda ki yansımayı gördüğümde şok olmuş bir biçimde arkama baktım. Ama gerisi karanlıktı hiç bir şey bilip hatırlamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tımarhane
Teen FictionHiç ölduğünüzü hissettiniz mi. Nefes Alırken boğulduğunuzu. Kocaman bir boşluğa düşündüğünüzü. Bir Kutuya kapatılıp onu Bir toz tanesini yuttuğunuzu. Ağzınıza o demir Gibi tadı Olan kan geldi mi hiç. Yada soğuğu hissettiniz mi; Tüm bedeninizle. Huz...