Keyifli Okumalar.
Menhus
Etrafa bakarken geçtiğimiz yolların sokak lambaları yanıyordu. Henüz hava tam anlamıyla geceyle buluşmamıştı ama biraz sonra siyah bir örtü gökyüzünü tamamıyla kaplayacaktı. Başımı ön koltuğa çevirdiğimde araba trafik ışıklarında yavaşlayıp durdu.
"Sana ne söylediğimi hatırlıyorsun değil mi?" Ön koltuktan yükselen sesle derin bir nefes verdim.
"Daha kaç kez tekrar edeceksin? Oysa ben ilk söylediğinde anlamıştım. Uslu duracağım, kimseyle kavga etmeyeceğim ve şirin bir kız olacağım." Yüzüme kondurduğum yapay gülümsememle dikiz aynasından göz göze geldiğimizde ona baktım.
Beş yaşındaki çocuktum sanki(!)
"Sana pek güvenemiyorum, sanırım bunun için beni suçlayamazsın." Tek kaşını kaldırıp alayla baktı bana.
Sessiz kaldığımda gözlerini benden çekti ve yola odaklandı. Şoför sessiz bir şekilde akan yolu takip ederken bende çantamdan çıkarttığım fotoğrafa baktım. Boğazıma kocaman bir yumru otururken, gözlerimi sımsıkı kapattım. Şimdiden arkadaşlarımı özlemiştim. Fotoğrafın kırışmaması için geri yerine koydum özenle.
Araba tekrar hareket etti, bir süre sonra tamamen durduğunda başımı kaldırıp girdiğimiz siteye baktım. İki katlı evlerden oluşan oldukça sessiz, sakin ve güzel bir yerdi. Bahçelerinde çiçekler vardı, hava artık kararmıştı ama içerinin aydınlatması oldukça güçlüydü. Arabanın arka kapısını açıp indiğimde esen ılık rüzgar saçlarımı savurdu. Yüzüme gelen saçlarımı çekip etrafa baktım.
Sonra onu gördüm. Dimdik bir duruşla tam karşımdaydı ve bana doğru yürüyordu. Saçları siyah, kısa tıraşlıydı, yüzündeki sert ifadesine rağmen mükemmel yüz hatlarına sahipti. Uzun boyu omuzlarını daha geniş göstermiş, vücudunu saran siyah tişörtü ikinci bir deri gibi oturmuştu bedenine. Yaklaştıkça uzun kirpiklerinin göz çevresine değdiğini ve kahverengi tonundaki gözlerinin derin bir bakışa ev sahipliği yaptığını fark ettim. Yay gibi biçimli kaşları, kısa saçlarının açıkta bıraktığı alnını süslüyordu. Tamamen özenerek yaratılmış bir varlıktı.
"Merhaba" diyerek elini uzattığında kesinlikle karşısındaki kişi ben değildim.
"Merhaba. Seni zor durumda bırakmak istemezdim ama acil bir durumdu. Sana emanet." İkilinin bakışları da bana dönünce emanet olanın kim olduğu açıkça belli oluyordu.
"Halacım bende buradayım. Ve kimseye emanet değilim, yetişkin bir birey olarak kendi ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum." Konuşmamla birlikte yakışıklı varlık tek kaşını kaldırırken halam başını iki yana salladı. Daha ilk dakikadan bir kuralı çiğnemiştim sanırım.
"Unutma, seni almaya geleceğim ama bir süreliğine burada kalmalısın. Güvende olman için." Bana doğru bir adım attığında halam birbirimize sarıldık. Derin bir nefes verip duygu yoğunluğundan çıkmaya çalıştım.
"Tamam, beni merak etme. İyi olacağım." Birbirimizden ayrıldığımızda halam son kez karşımdaki adama bakıp arabaya bindi. Şoför arabayı çalıştırıp giderken elimde bavul ve sırt çantamla öylece kalmıştım.
"Ev bu tarafta." Bavulumu alan ismini bile henüz bilmediğim adam yürümeye başladı. Bende sırt çantamı alıp peşinden ilerledim.
"Evinde kalacağım ama henüz tanışmadık. Ben Menhus" dedim yanında yürümeye çalışarak. Çok hızlı mı yürüyordu yoksa bacakları mı çok uzundu?
"Uğur" dedi kısaca.
Bir an olduğum yerde duraksadım. O da fark edince bana bir bakış attı. Kendimi toparlayıp ona yetiştim ve iki katlı bir başka beyaz evin önünde durduk. Kapıyı anahtarla açarken ben derin bir düşüncenin içine atılmıştım sanki. Hayat garip bir tesadüfü daha önüme çıkarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silah Başında Aşk (Hitreads Uygulamasında Yayında)
General FictionBu bir Asker kurgusudur. İkisi de çok yaralıydı. İkisinin de geçmişi acılı ve geleceği belirsizdi. Aşk mıydı önemli olan güven miydi? Adam çok güvensizdi. Kadın buna rağmen sevdi. Peki, bu hikayenin kazananı kim olacaktı?