Bölüm 2

37 4 0
                                    

***

Hayat bazen vazgeçmeyi, bırakmayı ve özgürleşmeyi zorunlu kılar önemli olan bunun aydınlığına erişmek ve bu ışıkta yaşamayı öğrenmek. Bade hayatında vazgeçmeyi de, bırakmayı da çok gençken acı tecrübelerle öğrendiğine inanıyordu. Şuan İstanbul-Antalya yolculuğunda ise özgürleştiğini hissediyordu. Uçağın kanatları sanki onun iki koluydu, öylesine hafiflemiş ve içi öylesine sessizleşmiştiki, gözlerini gittikçe yakınlaşan Akdeniz'den ayıramıyordu. 

Hırsı ve azmi ile hayatını istediği gibi ellerinin arasına alabilmiş ve şekillendirmişti. Önüne çıkan güzel fırsatlar için her gece Allah'a şükür ediyordu.  Arkadaşları ve ailesi Bade'nin işkolikliğinden dolayı onun için endişe duyuyorlardı, bunun farkındaydı ve Antalya'ya gelmesinde ki en büyük etkende bu olmuştu. Hem kendini frenlemek, hem de gerçekten yeni güzel bir başlangıç yapmak istiyordu.

Bade sonunda gözlerini camdan ayırıp, elindeki tabletten yeni evinin fotoğraflarına baktı. Lara'da olan bu daireye aşık olmuştu, ev sahibinden duyduğuna göre mimarı hemen yan dairede yaşıyormuş. Merakla tarayıcıya " Lara Delra Building " yazdı ve bir kaç sayfa ilerledikten sonra mimarı kolayca buldu. 

"Levent Akman..." Dedi gülümseyerek. 

Biyografisine bakınca baya etkilenmişti Bade, İstanbul'dayken katıldığı iki ödül töreninde şirketinin ödül aldığını ve Levent Akman'ın geçen sene yılın mimarı ödülünü aldığını gözlerini kırpmadan okudu. Çok şaşkındı böyle başarılı bir iş adamı ve mimarla komşu olacağını bilmek onu heyecanlandırmıştı.

 Tarayıcıya bu sefer Levent Akman yazdı ve görsellere tıkladı, Bade deyim yerindeyse bıyık altından sırıtarak fotoğraflara bakıyordu. Levent esmer, uzun, karizmatik, fotojenik ve gerçekten yakışıklıydı. Bade bu yakışıklı beyefendiyle arasında beş yaş farkı olmasına ayrıca bir mutlu olmuştu, oturup onun tecrübelerini dinlediğini hayal etti. Sosyal medya hesaplarına bakmadan edememişti ve Bade'nin anladığı kadarıyla Levent beyin sevgilisi de yoktu. Bade kendini uzun zaman sonra ilk defa böyle çocuksu bir heyecan ve mutluluk yaşarken buluyordu. Daha önceden bu çekicilikte birini görmemişti, gerçi bayadır hiçbir erkek Bade'nin ilgisini çekmiyordu.

Gözlerini kapatıp " Her şeyin en güzeli ve en hayırlısı olsun." Diye dua etti uçak piste inerken. 

***

Taksi yeni evimin önünde durdu, indiğimde nemli ama serin hava cildimi okşamıştı. Bavulumu alıp taksinin uzaklaşmasını izledim, çok heyecanlıydım içim içime sığmıyordu. ciğerlerimi şehrin nemli ve kadife havasıyla doldurup açılan kapıdan içeriye doğru ilk adımımı attım. Lobydeki genç erkek ayağı kalkıp bana gülümsedi ve hızla yanıma geldi. 

" İyi akşamlar efendim, hoş geldiniz." 

Sıcak karşılamasına bende samimi bir tebessümle karşılık verdim, "Merhaba, bugün geleceğimi söylenmişti sanırım, 9. kattaki daire için." 

Benimle birlikte lobiye yürüdü standın diğer tarafına geçip bilgisayara bir şeyler girerken bir yandan da benimle konuşuyordu.

" Evet Bade hanım, daireniz sizin için bir aydır çok güzel bir şekilde hazırlandı, gelmenize çok sevindik Delra Building olarak sizin gibi başarılı bir peyzaj mimarına ev sahipliği etmekten mutluluk duyduğumuzu belirtmek isterim. " 

" İltifatlarınız için teşekkür ederim utandırıyorsunuz beni, isminizi öğrenebilir miyim? " dedim otuz iki diş gülümserken, mesleğimle ilgili iltifatlar duyunca çok mutlu olmuştum.  " İsmim Furkan efendim, ne demek. Umarım dairenizi beğenirsiniz ben dün çiçekleriniz çıkarılırken görme imkanı buldum eminim bayılacaksınız, güle güle oturun. " 

Bana sitenin imkanlarından, kurallarından ve spor salonunun saatlerinden bahsettikten sonra nihayet asansöre binebilmiştim. Asansör numaralarının en tepesinde tek başına duran 9 numaraya tıkladım ve aynaya döndüm. Mavi beyaz olan gözlerim ben hissetmesemde uykusuz ve yorgun bakıyordu, saçlarımın düz fönü Antalya'nın nemli havasına direniyordu. Eve sağ salim gelmenin verdiği rahatlamayla olsa gerek yorgunluğu omuzlarımda yeni hissediyordum. Telefonumun ekranındaki saat 19.19'u gösteriyordu daha eşyalarımı bırakıp duş alıp ev için alışveriş yapmam gerekiyordu, bunları düşünürken çoktan 9. kata geldiğimi asansörün sesiyle anladım.

 Asansörün kapısının açılmasıyla aynada onu görmem bir olmuştu. Kalbim birden deli gibi hızlanmıştı, zaman yavaşlamıştı. Gözlerimiz birbirini bulduğunda bavulumla birlikte asansörden çıkmıştım fakat o asansöre binmek yerine olduğu yerde çivilenmişti. 

Elimde olmadan gülümseyerek " İyi akşamlar. " derken buldum kendimi. Beni süzmeyi bitirip sonunda o da konuştu, kalbim hala hızlı atıyordu ve zaman hala bana yavaşlamış gibi geliyordu.

" İyi akşamlar... " Diyip sağ elini bana uzattı, sanki mıknatısın diğer kutubuymuş gibi elimi ona uzattım. 

" Bade,"

" Levent, tanıştığıma memnun oldum. Sol dairede yaşıyorum, siz yeni taşındınız sanırım?"

Afallamıştım, gözlerimin içine içine konuşuyordu ve kahveyle sarının arasında olan gözlerine kitlenmemek elde değildi. Gözlerimi kırpıp zamanı tekrar eski akışına getirmeye çabaladım, elimi nazikçe geri çektim.

" Evet daha yeni geldim, bende memnun oldum... 

Hımm o zaman görüşürüz."

" Aaa evet, görüşürüz..." Diyip kapanan asansör kapısına elini uzattı bende başımla onaylayıp daireme doğru yürüdüm. 

Kapıma geldiğimde kartı okutup içeri girerken göz ucuyla asansöre baktım, o keskin gözler son ana kadar bana bakmakta ısrarcıydı. İçeri girip kapımı kapattıktan sonra elimi göğsüme götürüp, rahat bir nefes aldım. Bu hiss de neyin nesiydi böyle, ikimiz de ilk defa karşılaşan iki kişi olarak hiçte normal davranmamıştık. Bir yanım sanki onu tanıyordu da yıllar sonra ilk defa görmüş gibiyken, diğer bir yanım ise ona çok yabancı ve meraklıydı. Şaşkınlığımı atlatmak ve sindirmek için evimi gezmeye koyuldum. 

Twin FlameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin