***
Saat gece yarısına gelmişte geçiyordu bile Levent'leyken zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiştim. Bir şişe viskiyi birlikte bitirmiş ikinci şişeyi getirmeye gitmişti Levent. Bana anlattıklarını düşündüm, şirketi anlattığı gibi işliyorsa gerçekten çok şanslıydım. Astrolojik haritalarına bakarak şirketine personel alması beni hayli keyiflendirmişti, oda benim gibi böyle şeylere meraklı ve ilgiliydi. Benimde burcumu, doğum günümü merak etmişti, zaten olan astrolojik haritamı ona mesaj atmıştım ama onunkinide bana atmasını istemiştim. Bende tarot ve astrolojiye meraklı biri olduğum için boş bir zamanda detaylıca bakacaktım burçlarımızın uyumuna.
Hafiften bir sarhoşluk çökmeye başlamıştı, ayağımdaki terlikleri çıkarıp ayağıya kalktım.
" Levent banyonu kullanabilir miyim, seninkide yukarıda değil mi?"
" Evet, çıkınca hemen sağda. Odamdakide müsait hangisini istersen kullanabilirsin. " Dedi bana doğru gelirken, önümde durup beni süzdü.
" İyi misin? "" Çok iyiyim... " Diyip sarhoş olduğumu asla çaktırmadan merdivenleri çıktım, banyoya girip kapıyı yavaşça kapadım.
Aynaya bakıp koluma taktığım siyah lastiği alıp saçlarımı tepeden at kuyruğu yaptım, alkolün ve Levent'in etkisiyle baya bi sıcaklamıştım. Derin derin nefesler alıp yüzümü soğuk suyla bir kaç kez yıkadım.
" Oh iyi geldi ya."
Kenardaki dolabın üstünden havluyu aıp yüzümü kuruldım, merakla banyoyu inceledim. Oda kokularından başka bişi yoktu çok sadeydi, muhtemelen kişisel eşyaları odasındaki banyodaydı. Banyonun karşısında olan karanlık odasına merakla kafamı uzattım, her detayı siyahtı. İçimden ilerisi için tatlı hayaller kurup kendi kendime güldüm.Daha fazla oyalanmadan kıyafetimi düzeltip aşağıya indim.
Levent elinde içkisi, boşluğa dalmıştı. Sessizce koltuğa kıvrıldım.
İçkimi yanındaki sehpaya koymuştu, sanki ona yakınlaşmam için bazı şeyleri bilerek yapıyordu. Eğer öyleyse bu oyunu oynamaktan asla kaçacak değildim.
Saçlarımı yana atıp eğildim ve bardağımı aldım. Dikkatini çekmiştim, önce göğsüme sonra saçlarıma kaydı gözleri ve en sonunda o sarı kahvesi gözleri gözlerimle buluştu." Noldu dalıp nereye gittin öyle?"
" Hiç, hiçbir şey. "
" Saat epey geç oldu, senin sohbetin öyle güzeldi ki zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmemişim."
"Sayende zaman geçti, güzelleşti bundan sonra daha sık zaman geçiririz umarım." Gözlerinin içindeki samimiyet çok güzeldi, gülümseyip, " Umalım..." dedim.
" Bade sevgilin var mı? Yani o tarz bir ilişkin var mı?" Kaşlarımı kaldırıp şaşkınca ona baktım, cevap vermeyip içkimden büyük bir yudum aldım. Kendini açıklamak zorunda hissetmiş olacak ki, " Yani merak ettim. " diye ekledi.
" Yok, o tarz bir ilişkim epeydir yok. Zamanım da yok zaten..." Dedim ifadesizce bir tavır takınarak.
Sanırım şimdide benim sormam gerekiyordu ama cevabını bildiğim soruları sormam ki ben aramıza sessizlik çökünce ona da söyleme gereksinimi duydum.
" Ben sana sormuyorum çünkü cevabını bildiğim soruları sormak huyum değil."
Kahkaha atmasını beklemiyordum, ama o gülerken sakallarının arasında oluşan çukurları görmek beni de güldürmüştü.
" Bade uzun zamandır böyle keyifli zaman geçirdiğimi hatırlamıyorum, o kadar saf ve samimisin ki."
" Yalnız ben neye bu kadar güldüğünü anlamadım, sevgilin olmadığı belli ben bunun neyini sorayım ki dimi? Haksız mıyım?"
Anlamadığım şekilde tekrar güldü ve " Hayır işte çok haklısın bende ona gülüyorum, otuz yıllık hayatımda ilk defa kelime oyunu yapmayan bir kadınla sohbet ediyorum. Başkası olsa anlamasına rağmen yine de sorardı. " dedi. Buna neden gülmüştü hiç anlamasam da omuz silktim ve boşalan bardağımı ona uzatıp yerde duran terliklerime bakındım.
" Bade Erten başkalarına benzemez Leventcim. Ben artık kalkayım uyumazsam göz altlarım morarır, hiç sevmiyorum o görüntüyü. Yarın dinç olmam lazım, yeni iş, yeni ev, yeni şehir ve daha bir sürü şey var. "
Yerde ters dönmüş terliklerimi Levent eğilip hemen düzeltti, bende kalkıp giydim.
" Çok naziksin, sağ ol"
" Ne demek, yarın sabah dokuz gibi ben şirkete geçicem toplantıyıda şirkette yaparız diye düşündüm ben sana konum atarım. Dilersen şirketin arabasını da gönderebilirim seni almaları için. "
" Aracım var, gerek yok teşekkürler." Dedim, benimle birlikte terasa kadar gelmişti. Havuzunun yanına gelince durdum. Uzanıp koluna dokundum istemsizce yine sarhoşken ki temas bağımlılığım tutmuş olacak ki kendimi durduramıyordum.
" Sende rahatça uyu şu sözde arkadaşın olan kişiyi takma kafana, hem iyi ki gitmiş yoksa seninle çalışma fırsatını ben nasıl yakalayacaktım ki. Her şeyde bir hayır vardır..." Diyip, yanağına yaklaşıp küçük bir buse bıraktım ve çekildim. " İçki için teşekkür ederim, iyi geceler Levent."
" İyi geceler.."
Kalbim gümbürdüyordu, başım dönüyordu. Hızlıca eve girip kapıyı çekip kapadım. Hiç beklemeden yukarı çıkıp üstümü çıkarıp yatağa attım kendimi.
Bir süre öylece bugün olanları düşündüm, Levent'in gözleri uyumama engel oluyordu. Onu düşünmekten kendimi alamıyordum, en son doğruldum. Boğazım öyle kurumuştu ki, oflayarak mutfağa indim.
Su doldururken birden tak tak tak diye ses gelince çığlığı bastım. Korkuyla kafamı sesin geldiği yöne çevirdim ve terasta duran uzun adamı görünce elimi kalbime götürüp rahat bir nefes aldım. Telaşla koşup kapıyı açtım, üzerimde sadece iç çamaşırlarımın olduğunu bile unutmuştum.
" Levent, bir şey mi oldu? Beni çok korkuttun."
" A şey, ben seni korkutmak istemezdim ama telefonunu unutmuşsun. Sabahı beklersem senin için sorun olabilir diye düşündüm..." Başım korkununda etkisiyle dönmüştü ve gözüm kararmıştı aniden.
" Levent tut, başım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Twin Flame
RomanceLevent ve Bade... Daha dünyaya gelmeden önce bir ruhu oluşturan eril ve dişil. Tek ruhtan ikiye ayrılıp dünyaya gönderildiler, birbirlerine kavuşup tekrar tek ruh olmak için. Birbirinin ikiz alevi olan bu çift, ilk karşılaştıkları andan itibaren sp...