Bölüm 9

9 1 0
                                    

***

Bade'yi saran kollarımı yavaşça geri çektim ve kucağımdan inmesine izin verdim. Doğru olan buydu, haklıydı. Kendimi tutmam gerekiyordu, onu öpmemem gerekiyordu.
" Bade ben..."

"Levent hiçbir şey demek zorunda değilsin. Sadece birbirimizi tanıdıktan sonra sen ve ben yani işte ne desem bilemedim. "

Gözlerini kaçırıyordu benden, önüne düşen saçları düzeltmeye çalışıyordu.
Pişman mıydı acaba? Bana karşılık verdiği için diye düşünüyordum onu izlerken ama daha çok utanmış gibiydi. Haklıydı da her şey bir anda gelişmişti.

"Ben sende istiyorsun sandım, özür dilerim. Ben gidiyim..."
Yataktan kalkmamla sağ elimi tuttu, oda kalktı. Elimi sımsıkı tutuyordu, ne yapmaya çalışıyordu anlamıyordum.

" Levent bende istedim, sadece yarın yüzüne bakabilmek istiyorum utanıp kaçmak istemiyorum. Ve daha yeni tanıştık ona rağmen sanki seni yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim ya da uzun zamandır ayrı kaldığım ve özlediğim biriymişsin gibi sana doğru çekildim. Nolur yarın bana farklı davranma özür dilenecek bir şey yapmadık, hatta her şey fazlasıyla güzeldi  sadece ileriye gidemezdim hazır değilim buna."

Bade sözlerine son verirken gözlerime bakıp gülümseyince o kızaran yanaklarıyla, içim rahatlamıştı. Hisslerimizin karşılıklı olması ve Bade'nin pişman olmaması beni çok sevindirmişti. Elini okşayıp gülümsedim,

" Bugün sana nasılsam yarında öyle olacağımdan emin olabilirsin. Hisslerimiz karşılıklı bunu bil ve şimdi uyu dinlen. İyi geceler güzelim." Sol elimle yüzünü okşadım ve eğilip şişmiş dudaklarına kaçamak bir öpücük bırakıp odasından çıktım.

Bade'nin teras kapısını yavaşça kapadım ve olanları sindirmeye çalışarak kendi evime geçtim.

İlk defa böyle acemice bir hataya düşmüştüm, arzularıma yenilmişti. Dudaklarıma dokundum hala Bade'nin tadı vardı, hissi vardı üstünde. Odama girip kendimi yatağıma attım ve kafamda Bade'yle olan o kısa sevişmemizi ileriye taşısam neler olurdu diye düşünüp durdum. Kucağıma aldığımda ağzımın içinede hissettiğim o inlemesi, göğsümde gezinen yaramaz elleri.


"Off Levent sen naptın, üstelik daha yeni tanıştın bu kadınla ve yarın ne halt edeceksin bakalım." Kendime kızıp yüzümü yastığa bastım sadece uyumak istiyordum bir an önce yarın olsun diye.

***

Telefonumun zırıltısıyla zorlada olsa kalktım, Emin arıyordu.

" Günaydın..."

" Good morning Bade hanım, bugün Antalya Bade Ertenle tanışacak çabuk kalk, sana kahvaltı ısmarladım 10 dakikaya gelir benim işlerim var. Timur'un işi çıktı ama akşam birlikte yemek yeriz merak etme dedi."

Öksürüp boğazımı temizledim, doğrulurken Emin'e homurdandım.

" Ben tek başıma mı kahvaltı edicem yani, ne işi bu senin işin ben değil miyim?" 

"Sensin zaten, İtalya'da yaptığın botanik bahçe ile ilgili evraklar var onlarla ilgileniyorum. Erkenden kahvaltını yap sana en iyi kuaförü ve makeup artisti tuttum saat 9'da gelecekler. "

" Sen ne zaman geleceksin iki haftadır görmüyorum seni, özledim kardeşimi."

Ben İstanbul'da iken Emin sevgilsi Timur'la fırsattan istifade tatil yapmış ve benim için Antalya'ya taşınmışlardı. Timur zaten burda çalışıyordu, kendisinin home dizayn ve iç mimarlık şirketi vardı. Emin ve Timur sevgili olunca benim içinde ön ayak oldu Antalya'ya gelmek.
Gülüp telefonda cevap verdi, "Bende özledim canım benim, 9. 30 yanındayım hadi kapatıyorum trafikteyim. " diyip kapattım telefonu.

Ve yataktan heyecanla kalktım, bugün büyük bir gündü. Aynada kendimi görür görmez aklıma dün gece geldi, Levent'le öpüşmemiz, yakınlaşmamız...

"Tamam sakin ol Bade, dün dünde kaldı bugün sadece işine odaklanacaksın. Hiçbir şey olmamış gibi düşün."
Banyoda yüzümü köpüklerken, kendi kendime tekrarlayıp durdum aynı şeyleri. Ama Leventin bana dokunuşu, öpüşü hâla gözlerimin önüne geliyordu.
Sabahlığımı giyip aşağıya indim, makineye kahve koyarken  evin zili çaldı.
Kahvaltımı alıp, telefondan haberlere bakıp biraz kafa dağıttım. O sıra saat 8. 45 olduğunu fark edince hemen giyinme odama gidip dolabımın tek düzgün tarafı olan takım elbiselerime baktım. Aralarında gezinirken beyaz bir ceket elbisemi buldum, ona uygun bir kemerle birlikte hemen giyinmeye koyuldum. Ayağıma tek bant ten rengi topuklularımı giyip, aynada kendime baktım. Hemen fotoğraf çekip kız arkadaşlarımla olan gruba attım, Çağla kesin uyanıktır o bakar derken sesli mesaj geldi.

" Aşkım her zamanki gibi harikasın, bayıldım sana."

Çağlaya sırıtarak,
" Sen beğendiysen tamamdır Çağlam, çok öpüldün." mesaj attım.

Kızlarla biraz dedikodu yaptıktan sonra kendime hakim olamayıp, terasa çıktım. Güneş bulutların arasından öyle güzel duruyordu ki, her gün bu manzarayı görecek olmak bile mükemmel bir duyguydu. Gözlerimi kısarak Levent'in terasına döndüm, dönmez olsaydım... Levent elinde kahve fincanı beni izliyordu.

Üzerinde siyah bir gömlek ve harika bir lacivert pantolon vardı. Ceketi elindeydi takımının, üzerinde görmek için sabırsızlanıyordum. Fiziği öyle güzeldiki gömleğinin kolları kaslarının şeklini almıştı.
Kollarımı göğsümde bağlayarak ona doğru ilerledim, hafifçe gülümsedim.

" Günaydın Levent."
Gözlerini güneşin etkisiyle kısarak gülümsedi oda.

"Günaydın Bade, erkencisin."

"Geç bile kalktım doğrusu, sen çıkıyor musun hemen." Kalbim hızlanmıştı göz göze gelince ama sonuna kadar direnecektim kafama koymuştum, asla konuyu o açmadan dün geceki mesele hakkında konuşmayacaktım. 

Kahvesinden son yudumu alıp, beni başıyla onayladı.

" Evet, asistanımı bilgilendirdim saat 13.00'de toplantımız olacak. Onun öncesinde gitmem gereken bir kaç toplantı ve ihale var. Tam zamanında Holding'e dönmüş olurum merak etme." 

"Tamamdır..."

Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Levent konuştu, " İyi misin?" " Yani dün bayıldın ya o yüzden merak ettim. " dedi.

Dün gece aklıma gelince dudaklarımı ısırıp gözlerimi kaçırdım. " Aaa iyiyim, gördüğün gibi enerjim uykumu alınca yerine geldi. "

Levent aramızdaki bir adımlık boşluğu kapatıp yanıma geldi, başımı çevirip ona baktığımda tam konuşacaktı ki
telefonum çaldı, Emin arıyordu gelmişti heralde diye düşünüp heyecanla açtım.

"Geldin mi canım."

" Evet, o kartım çalışıyormuş senin kapıyı açmana gerek kalmadı nerdesin ?"

Telefonu heyecanla kapatıp içeri baktım, yakışıklı abim kapıdan girmişti elinde benim için olduğunu bildiğim pembe güllerle hemde. 

Twin FlameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin