BÖLÜM 8 : KEDER

11 5 4
                                    


 Dan  mezarlığa yaklaştığında Voldi'yi ve askerleri gördü.  Voldi  balgın gibi  mezarın başına uzanmıştı. Yağan yağmur  çamurlaşan toprağı üstüne, yüzüne bulamıştı. Askerler  komutanlarının başında  adeta bir heykelmiş gibi  bekliyordu. Ölen arkadaşlarının acısını  bile yaşayamamışlardı. Ailelerine  sarılmamışlardı.  Önemlide değildi, şehirdekiler  ve hatta kendi canlarını Voldi'ye borcluydular. Dan yavaşca ilerledi Voldi'nin baygın gibi duran bedeninin yanına.  Askerler lordlarına selam verdi.  Askerlerden birisi  usulda Voldi'yi  uyandırdı. 

Voldi : '' Geldin  nihayet yüce lordum '' dedi yerden   kalkarken. 

Dan '' Tüm bunlar ne demek oluyor? neden beni beklemedin?'' diye sordu.  '' Ayrıca neden  törene izin vermedin. Annemin inançlarına da mı saygın yok?'' dedi. 

Voldi : '' Sen ve o tanrın  tüm bu olayların  sebebi değil misiniz?'' dedi ve devam etti  '' Senin  yüce tanrın  sana görünüp tacı vaat ederken pek bir konuşkan olan  tanrın, bugün olanlara karşı bir o kadar da sessizdi''

Dan : '' Ne demek istiyorsun? Ben böyle olmasını ister miydim? O benim de annem, Bu  ölen askerler benim de askerim'' dedi ve yakasına yapıştı Voldi'nin  askerler    savunma pozisyonu aldılar. Voldi askerleri    eliyle geri çekilmelerini  emretti.  

Voldi : '' Bir tek sen ve ben kaldık geriye. Bir tek sen ve ben, artık çocuk da değiliz. Bugün bana istediğini yapabilirsin. sana karşılık vermeyeceğim.  Burada yatan anneme  iyice bak. Bana vermediğin o marangozların sonucuna doya doya bak. İster bugün beni annemin yanına göm.  istersen de kendini. Oah'ın verdiği kararın yanlışlığını annemin  mezarının topraklarında belki görürsün'' dedi. Dan hiddetle bir  tane yumruk attı sonra askerlere  dönüp  Voldi'yi  eve götürmelerini emretti.  

Dan artık annesinin ve babasının mezarının başında yapayalnızdı '' Özür dilerim anne, baba. Özür dilerim'' dedi.  mezarın başında ağladı.  Lider olduğundan beri ağlamak duygularını belli etmek artık sadece kendiyle baş başa kaldığı zamanlarda yapabildiği bir şeydi. Her türlü zayıflığını kendi içinde yaşamak zorundaydı.  Güçlü ve dik durmak zorunluluğu vardı.  O gün  ailesinin mezarının başında  tüm bunlardan muaftı.  Derin bir kedere boğulmuştu. Babasına dönüp;

Dan : '' O gün  liderlik konusunda  dediğin şeylere anlam verememiştim. Şimdi o kadar net anlıyorum ki, Bu bir ödül değil adeta bir lanet.'' bir süre daha   ailesinin mezarı başında  ağladıktan sonra kendini toparladı  ve sabahın ilk ışığıyla birlikte  zifiri kararlık geceden sıyrıldı ve şehrin yolunu tuttu.

  Şehre geri döndüğünde  sabah olmak üzereydi halkı etrafına  topladı.  Askerlerden en yaşlısına  Voldi tekrar başa  geçecek güce erişene kadar yetki verdi.   ve emrine   tüm maranzogları verdi. Yetiştirilmek üzere kırk dört yeni asker atadı.  Halkı karşısına alıp konuşma yaptı. 

''  Ey şehrin sakinleri ben  gemide halkım için  kışlık erzak toplamak için çalışırken,  hüzünlü bir  olay gerçekleşti. Kendi annem dahil  tam  elli iki can kaybettik.  Herkes üzgün yüzünüzde bunu  görüyorum. Üzgün olmaya  vaktimiz olmadığını  size söylemek için   sizi bu meydana topladım. Dün çok acı bir ders aldık.  Şimdi bu aldığımız dersi kanıtlamanın zamanıdır.  herkes eline  bir balta alsın    suru tamamlamalıyız troller her an  geriye dönebilir. Gün  ağlamanın değil önlem almanın günüdür'' dedi.  Böylelikle  tepkileri endişelere yönlendirdi. İnsanlar var gücü ile  çalışmaya başladı.  Sur iki günün sabahında bitmişti.  

AZGARATH  İLK GÜNAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin