Voldi çocuğu görmek istemediğini söyledikten sonra, Diana kardeşinin çocuğunu da sahiplendi. Çocuklara isim koyulması Voldi tarafından yasaklanmıştı. Artık onlara halk ''Orc'' diyordu. Bu bebekler sevgiden yoksun bir şekilde büyüyordu. Dört yaşlarına geldiğinde ufak ufak toplumdaki konumlarını kendileri de farj ettiler. Aslında aldıkları eğitim, öğrendikleri dil her şeyiyle bir insandan farkları yoktu. Sadece görüntüleri farklıydı yine de ayrımcılığa maruz kalıyordu. Ufak bir çocuk olarak bunun nedenini bilemiyorlardı. Çoğu gün annelerinin yanına yaralı olarak dönerlerdi. Şehirdeki çocuklardan yedikleri taşlar yüzünden. Bir çok orc çocuk bu yüzden toplumdan içinde ama toplumdan dışlanmış bir şekilde büyüdüler.
En çok Voldi'nin onları görmeye tahammülü yoktu. Geçmişi onlara anımsatıyordu. Unutmak istediği geçmişi. Bu süre zarfı içerisinde şehir nüfusu büyümeye devam ediyordu. İnsanlar ilk başta yeni çocuk yapmaktan çekinmişlerdi ama yeni çocuklar normal olarak dünyaya geldi. Böylelikle bir süre aksayan nüfus çoğalımı kaldığı yerden devam etti. Bu arada insanlık doğadaki bazı hayvanları gütmeyi öğrenmişti. Ağırlar kurulmuş peynir, süt ve yün gibi ürünleri kullanmaya başlamışlardı. Hatta yavaş yavaş toplayıcılık terkediliyor ve tarıma dönülüyordu. İnsanların artık şehrin dışına çok çıkmasına gerek yoktu bu yüzden şehirlerinin içine hapsoldular. Ordu Voldi'nin isteğiyle daha da büyütülmüştü. İki yüz kişilik bir ordusu vardı artık Voldi'nin. Cücelerle de ilk temaslarını geçen yıl sağlamışlardı. Cücelerle ufak çaplı ticaret bu dönemde başlamıştı. Genelde cücelere et ve balık gibi ürünler satılır bunlara karşılık mantar, çelik, taş işlemeli ürünler alınırdı.
Diana tüm bu olanların gölgesinde annesiyle birlikte şehrin dış kısmına yakın bir evde sakin bir şekilde yaşıyordu. Zagra ve Diana bu iki talihsiz çocuğa çok iyi eğitim vermişlerdi ve kesinlikle diğer Orc çocukların başlarına gelenleri bildikleri için sokağa çıkmalarına müsaade etmiyorlardı. Bir etkinlik ya da herkesin bir yerde toplandığı durumlarda gizlice Dan'ın öldürüldüğü koya götürürdü Diana onları. Babası ve amcasının hikayelerini anlatırdılar onlara tabiki de küçük bir çocuğun anlayabileceği bir şekilde. Tecrit altındaki bu çocuklar zamanla büyüdüler şehirle birlikte. On iki yşaına geldiklerinde vucut yapıları çoktan on altı, on yedi yaşındaki bir ergenin olması gereken boyuta gelmişti. Artık dışlanan bir çocuktan fazlasıydılar. Diğer çocuklar ve gençler eskisi gibi onlara taş fırlatmaya ya da şiddet göstermeye cesaret edemiyorlardı. Bunun yerini sözlü şiddet almıştı. İnsan gençler ucube, yaratık, lanetli gibi sıfatlar taktıkları bu çocukları sokağa çıktıkları her saniye için pişman ediyorlardı. Orclar ise artık bu duruma alışmışlardı, Belki hiç birinin adı yoktu, iyi de davranılmıyordu onlara ama içinde yaşadıkları bu düzenden başka düzen de bilmiyorlardı. Başka bir insan için işkence sayılabilecek bu şeyler artık onlar için günlük hayatın sıradan detaylarıydı.
Voldi'nin emriyle artık yeni bir işleri vardı. Şehrin yakınlarında bir taş madeni oluşturuldu. Cücelerden aldıkları ürünleri ve aletleri inceleyerek insan oğlu tahtanın yerine taşın daha koruyucu olduğunu yeni kavramıştı. Cücelerin yanına gönderilen bir kaç marongoza taş işlemeciliği öğretilmesi için anlaşılmıştı. Cüceler de bu durumdan memnundu çünkü bol bol taş blok satacaklardı insanlara. Voldi geniş bir saha araştırması yaptı ve bu alımı azaltacak bir taş madeni buldu. Artık Orcların hepsi bu madenlerde çalışacaktı. Bu bir ceza gibi gelebilirdi başkaları için aksine evden dışarı çıkarken işkence gören bu varlıklar artık kendileri gibi olanlarla vakit geçirme fırsatı bulacaktı ve hatta arkadaş edineceklerdi. Anneleri çok istekli olmasa da Orclar bu kararı sevinçle karşıladı. İstekli bir köle hayatına geçtiler. Bu campın içinde tabiki de tek başlarına olmayacaklardı. Voldi Bu yaratıklara hiç mi hiç güvenmiyor ve sevmiyordu. Kendi oğlu da buna dahil olmak üzere. Bu yüzden campta nöbet tutmak üzere tam teşekküllü yirmi iki asker nöbet bekliyordu. Burada Çalışan orclarda sınıflandırılmak için numaralandırılmıştı. Böylelikle ilk defa bir isime sahip oldular. '' bir, iki, üç dört, beş ..... '' Çocuklar sayı da olsa bir isime sahip olmanın mutluluğu ile dolmuşlardı. Artık kendilerini tanımlayacak bir şeye sahiptiler. Çok temel bir ihtiyaçtan mahrum kalan bu zavallılar için bu bile bir mutluluk kaynağıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZGARATH İLK GÜNAH
FantasíaSerimizin ilk hikayesi. Basit bir mitoloji yazdıktan sonra nihayet roman versiyonuna geçebildim. okuduysanız lütfen bir yorumda bulunun ki hikayeyi düzeltme fırsatım olsun. Kafamdakileri hızlıca geçirmek için noktalamayı önemsemeden yazacağım. K...