Bölüm 1 🍒

2.7K 34 10
                                    

Keyifli okumalar.~

Fransadaki tatilimizin üçüncü günündeydik. Eski ve oldukça hoş bir otel odasında annem ve ben beraber kalıyorduk. Annem Fransa'ya gelmenin hem biraz dinlenmek hem de eski bir aile dostu olan Mary teyze ile görüşmek için harika bir fırsat olacağını söylüyordu. Haklıydı, buranın atmosferi gerçekten mükemmeldi, burada olmaktan çok mutluydum.

Sabah güneşin ışıkları tül perdenin arasından yüzüme süzülürken annemin yüksek sesli konuşmasına uyandım. Bağırıyor, elindeki telefonla odanın içerisinde dönüp duruyordu.

"Ne oldu anne?" dedim yatakta doğrulup gözlerimi ovuştururken.

"Bir şey yok Hazel, iş yerindekiler sıkıntı çıkartıyorlar, her zamanki gibi." dedi telefonu kapatırken, ardından yatağa fırlattı. "Hazırlan, kahvaltıya inip sonra da Mary teyzeyle buluşmamız gerekiyor."

"Tamam." yatakta biraz daha gerindikten sonra kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra hafif bir allık ve dudak nemlendiricisi sürdüm. Çiçek desenli elbisemi giydiğimdeyse hazırdım.

Banyodan çıktığımda annem balkonda oturmuş sigara içiyordu. Geldiğimi fark ettiğinde hemen sigarayı söndürdü. Bir anlaşmamız vardı çünkü, hastalığı dolayısıyla sigara içmemeli ve kendine dikkat etmeliydi, ama o hala bu konuda ısrarcıydı.

"Biliyorum... Özür dilerim." dedi pişman bir yüz ifadesiyle. Duymamazlıktan geldim.

"Artık kahvaltıya inebilir miyiz?"

"Tabii."

Annemle beraber odamızdan çıktık ve merdivenlerden aşağı indik. Merdivenler büyük bir salona açılıyordu. Salonun ortasına açık büfe açılmış isteyen oradan alabiliyor ya da garsonlara sipariş verebiliyordu.

Yüksek tavanlı bu büyük salonda bir kaç tane heykel, büyük bir avize ve hepsi aynı kıyafeti giymiş bir sürü garson bulunuyordu. Büyüleyici bir yerdi.

Annemle cam kenarındaki masalardan birine oturduk.

"Krep yapıyorlarmış, krep yiyeceğim. Ne kadar çok çeşit varmış..." gerçekten de çok çeşit vardı, aralarından seçmek zordu. "Çilekli ve çikolatalı olsun." dedim anneme.

"Tamam, şimdi sipariş veririz."

Bu sırada kapıdan girenleri gören annem ayağa kalktı ve elini salladı. Bu Mary teyze olmalıydı ancak yanındaki kırklı yaşlarında olan adamdan hiç söz etmemişti annem.

Bizi fark ettiklerinde yanımıza geldiler. Annemle sıkıca sarılan ve hasret gideren kadın bir saniye susmuyordu. 

Bu sırada bir adım arkasında duran adam başını hafifçe eğerek beni selamladı. Gerçekten çok uzundu boyu, salondaki en uzun boylu kişi oydu. Ben de aynı şekilde karşılık verdim.

Annemle hasret gidermeyi bitiren kadın bana döndü, "Aman tanrım Miriam! Kızın ne kadar da büyümüş böyle! Hazel'di değil mi? 17 yaşında var mısın?"

"15 yaşındayım." dedim sessizce.

"Ne çabuk büyüyorlar, öyle değil mi? Ben de bu sene 63'üme bastım işte, hayat ne çabuk geçiyor..." dedi, bir kaç saniyeliğine uzaklara daldı. Kıvırcık saçlı, tombul suratlı ve kısa boylu bir kadındı. Kısmen sevimliydi.

"Evet öyle." diye doğruladı onu annem.

"Ha bu arada size çok kırgınım bilmenizi istiyorum! Sizi o kadar düğünüme çağırmama rağmen gelmediniz."

"Ne demek istiyorsunuz?" diye sordu annem.

"Artık soyadım Williams. Biz evlendik." dedi bir adım arkasında duran adamı çekiştirirken. "Kocam Dereck, Dereck Williams."

Sundress~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin