"Peki." dedim tiz bir sesle. Ağlamaktan sesim kısılmış, gözlerim şişmişti.
"Yürüyebilecek misin? Odana gidelim."
Beni bir kolumdan tuttu ve odama kadar bana eşlik etti. Her hareketimde dizlerim sızlıyordu ancak güçlü kalmaya çalışıyordum.
"Biraz yat, dinlen." dedi Dereck beni yatağa yatırırken. "İstersen yemeğini yukarı getiririm, olur mu?" dedi babacan bir tavırla.
"Olur, teşekkür ederim."
Alnıma bir öpücük kondurdu ve kapıya yöneldi.
"Gitme." dedim istemsizce. Bu kelime ağzımdan bilinçli çıkmamıştı. Bana döndü, yüzünde şefkatli bir ifade vardı. Odanın kapısını kilitledi ve yanıma uzandı.
Başımı göğsüne yasladığımda beni sımsıkı sarmaladı. Dizlerimdeki acıya rağmen çok güvenli ve huzurlu hissediyordum. Bu anın biteceğini bilmek ise yüreğimi parçalıyordu adeta. Hiç bitmese olmaz mıydı, sonsuza kadar böyle kalsak...
Dereck derin bir nefes aldı ve, "Yarın seninle çok önemli bir konuyu konuşmam gerekecek Hazel. Akşam mutlaka yanıma gel, olur mu?"
"Şimdi konuşalım." dedim.
"Şimdi ya da gündüz vakti konuşabileceğimiz bir şey değil bu. Biraz sabret, her şeyi açıklayacağım."
"Peki." dedim. Söyledikleri beni kuşkulandırmıştı, neyi açıklayacağını merak etmiştim.
"Şimdi gitmeliyim, bizi görmesinler." dedi kalkarken.
"Gitmesen olmaz mı?"
"Keşke sonsuza kadar yanında kalabilsem Hazel."
"Keşke... "
Kapıdan çıkmadan önce son bir kez bana buruk bir gülümsemeyle baktı ve odadan ayrıldı.
Akşam olana kadar ağrı içinde kıvrandım ve ödevlerimi yapmaya çalıştım. Ne yapsam da odaklanamıyordum. Dereck yemeğimi getirdi ancak tek bir laf etmedi. Sonunda hava karardığında Dereck'in odasına gitmeye karar verdim.
Kapıyı açtığımda Dereck birkaç kağıtla ilgileniyordu. Geldiğimi görünce yüzünde bir tebessüm oluştu.
"Hoşgeldin." dedi.
"Hoşbuldum." dedim.
"Dediğim gibi sana çok önemli bir şeyden bahsetmem gerekli. Otursana."
Dediği üzere oturdum.
"Hazel... Buna nasıl tepki vereceksin bilmiyorum ama..." kalktı ve kapıyı açtı. Kapının önünde kimsenin olup olmadığını kontrol ettikten sonra kapıyı tekrar kapattı. "Buralardan gideceğim."
Şaşkın bir yüz ifadesiyle ona baktım. Ne diyeceğimi bilemememiştim. "Nasıl yani?"
"Burada işim bitti Hazel. Tek amacım Mary'le evlenip bütün mal varlığını üzerime yapıp kaçmaktı. Ona bu evrakları imzalatmayı başardım." dedi önündeki evrakları gösterirken.
"Ama neden? Bayan Williams kötü biri değil, bunları hak etmiyor."
"Hazel... Sen fazla iyi kalplisin. İnsanlardaki kötülüğü göremiyorsun. Bendeki ve ondaki kötülüğü de göremediğin gibi."
Belki de haklıydı. Herkesi kolayca affediyor, insanlar kötülük yaptıklarında bir sebep arıyordum. Aslında bir sebepe gerek yoktu, bazı insanlar sadece kötülerdi.
"Sen kötü biri değilsin, Dereck."
Yüzünde bir gülümseme oluştu ancak buruktu, pişmanlık doluydu sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sundress~
Romance"Yıldızlar çok güzel." "Sen daha güzelsin." İçeriğinden rahatsız olacaklar okumasın! Lolita / Daddy issues