Sonunda okulun başladığı gün gelmişti, oldukça heyecanlıydım. Saat sabah 6 gibi uyandıktan sonra yüzümü yıkadım ve dişlerimi fırçaladım.
Formalarımı giyinip çantamı hazırladıktan sonra bir kurdele yardimiyla saçlarımı salık bir at kuyruğu yaptım.
Merdivenlerden aşağı indiğimde Dereck kahvesini yudumlayarak gazete okurken Elizabeth kahvaltı ediyordu.
"Günaydın uykucu." dedi Dereck gülümseyerek.
"Günaydınn."
Ben de oturup hızlıca bir şeyler yedim ve kalktık. Arabaya binip okula doğru ilerlerken her saniye heyecanım biraz daha artıyordu.
Okul oldukça eski ve büyük bir binaydı. Rengi solmuş duvarları ve eski tip pencereleri vardı. Bahçesi de oldukça büyüktü. Bahçedeki öğrenciler sıraya dizilmişlerdi, müdürün gelmesini bekliyor olmalılardı.
Hepimiz arabadan indik.
"İyi şanslar kızlar." dedi Dereck yüzünde bir tebessümle.
Orada bekleyen kadin bizi sıraya doğru yönlendirdi. Birer birer herkesin sınıfları açıklanıyordu. Elizabeth'le aynı sınıfa düşmüştük. Bu konuda ne düşüneceğimi bilememiştim.
Sınıflarımıza dağıldık. Cam kenarında çok da önde olmayan bir sıraya oturdum. Sınıf yavaş yavaş doluyor, çocuklar kendi aralarında konuşuyorlardı. Nasıl bu kadar hızlı kaynaşmışlardı anlayamamıştım. Hocanın gelmesini beklerken zaman geçmiyordu adeta.
Sonunda zil çaldı ve herkes sıralara oturdu. Önümde orta boylu, kumral ve gözlüklü, sevimli olarak nitelendirilebilecek bir çocuk duruyordu.
"Oturabilir miyim?" dedi gözlüğünü düzeltirken.
"Tabii."
"Ben Michael." dedi elini bana doğru uzatırken.
"Ben Hazel." dedim elini sıkıp hafifçe gülümserken.
Sonrasında öğretmen sınıfa geldi. İlk iki ders edebiyattı ve oldukça hızlı geçti, sonraki ders ise matematik. Matematikten nefret ediyordum. Dersin ortasında kapı çaldı ve bir kız içeri girdi.
"Bu sınıfta Hazel diye biri var mı? Kütüphaneye inmesi gerek."
İsmimi duyunca irkilmiştim, hemen ayağa kalktım.
"Hazel benim." dedim ve kapıdan çıktım.
"Kütüphane alt katta solda."
"Teşekkürler." dedim ve yürümeye koyuldum.
Kütüphaneyi bulduğumda içeri bakındım. Kimse yok gibi görünüyordu. Oldukça büyük ve eski bir kütüphaneydi ve içinde yüzlerce kitap vardı. Etrafa bakınırken omzumda bir el hissettim ve arkamı döndüm. Omzuma dokunan Dereck'ti.
"Beni çağıran sen miydin?" dedim.
"Siz miydiniz." diye düzeltti beni. "Okul sınırlarında böyle olmalı Hazel." dedi.
"Afedersiniz." dedim başımı eğerken.
"Önemli değil." dedi gülerken. "Yakalanmamamız için önemli." Kollarını iki yana açtı ve sımsıkı sarıldı. "Seni çok özledim."
"Ben de sizi."
Yüzüme bakıp gülümsedi.
"Bu kitapları yerleştirmem gerekiyor bana yardım edebilir misin?"
"Tabii." dedim. Beraber kitapları yerleştirmeye koyulduk.
Arada bir arkama geçiyor, boyumun yetmediği raflara ulaşmama yardım ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sundress~
Romansa"Yıldızlar çok güzel." "Sen daha güzelsin." İçeriğinden rahatsız olacaklar okumasın! Lolita / Daddy issues