Bölüm 4🍒

1.2K 25 4
                                    




Dereck'le aramızdan bu konuşma geçeli üç gün oluyordu. Bu üç gündür benimle hiç konuşmuyor, tarafıma bile bakmıyordu. Bu beni çok üzüyordu, neden böyle davranıyordu anlamıyordum.

Eski sıcaklık ve bağ yoktu aramızda artık, çok soğuktu Dereck. Vicdan azabı çektiğini biliyordum ancak bu bana böyle davranması anlamına mı gelirdi?

Sonunda annemin gideceği gün gelmişti. Gitmesine çok üzülüyordum ama sefil hayatımdan kurtulup yeni bir hayata başlama fikri beni sevindirmiyor da değildi. En azından eğitimimi tamamlayacak ve yeni bir dil öğrenecektim. Her ne kadar kendimi böyle avutmaya çalışsam da asıl burada kalma sebebimin Dereck olduğunu biliyordum.

Annemi uğurlamak üzere hepimiz kapıya çıktık. Elizabeth'in yüzünden burada kalmamdan hiç hoşnut olmadığını anlamak zor değildi. Herkes sırayla anneme sarıldıktan sonra ben de ona sıkıca sarıldım. Annem beni yanaklarımdan öptü.

"Dilediğin zaman beni arayabilirsin, ben de seni arayacağım. Tatillerde yanıma gelirsin. Seni çok seviyorum güzel kızım."

"Ben de seni anne." dedim ve ona bir kez daha sarıldım. Tek ebeveynimin de gidecek olması beni çok üzüyordu. Verdiğim kararı aptalca bulmaya başlamıştım, korkaklık mı ediyordum bilmiyordum.

"Görüşürüz millet." dedi annem ve sonra onu havaalanına bırakacak olan araca bindi. Bavullarını bagaja yüklemeyi bitiren adam da şoför koltuğuna oturdu ve gözden kayboldular.

Herkes tekrardan eve girdiğinde bir anlığına çok yalnız hissettim, içim ürpermişti. Yalnız ve çaresiz. Herkes odalarına dağılmıştı bile. Bahçedeki salıncak koltuğa uzandım, gözlerimi kapadım.

Gözlerimi tekrar açtığımda Dereck'in yeşil gözlerinin ışıltısını görmekteydim. Üzerimde ince bir örtü vardı. Toparlandığımda,

"Hava soğuyor, artık kalk."

Gözlerimi ovuşturdum ve oturur pozisyona geldim. O da yanıma oturdu. Günlerdir tarafıma bile bakmadığı düşünülürse heyecan verici bir şeydi bu.

"Aileni bir anda bırakmak zordur Hazel... Çok yakında okul başlıyor."

"Korkuyorum." dedim kısık bir sesle.

"Korkmanı gerektirecek bir şey yok, ben buradayım."

Kafamı omzuna yasladım ve gözlerimi kapadım, elimi tuttuğunda gözlerimi endişeyle açtım.

"Ya biri gelirse?" dedim kısık bir ses tonuyla.

"Gelmezler, çarşıya çıktılar." dedi Dereck kendinden emin bir şekilde. Elime bir öpücük kondurdu. Kafamı yine omzuna yasladım. "Cildin o kadar pürüzsüz ve yumuşak ki." ellerimden yukarı çıkarak kollarıma doğru öpücükler kondurmaya devam ediyordu. Boynuma geldiğinde hızlanan nefesimi fark ettiğinde yüzüne bir gülümseme yerleşti.

Kalbim hızla atıyor, vücudum titriyordu. Dereck'in nefesini kulağımda hissedebiliyordım.

"Dereck dur." dedim kendimi geriye atarken. Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Merak etme Hazel, bir şey yapmayacağım." dedi. Sonrasında kollarını iki yana açtı, bunu görünce ben de ona sarıldım. Beni sıkıca sarmaladı ve başıma bir öpücük kondurdu. Başım onun göğsüne yaslıyken dünyanın en huzurlu insanına dönüşüyordum adeta.

"Neden üç gündür tarafıma bile bakmıyorsun?" diye sordum.

Derin bir nefes aldı ve, "Anlamalarından korkuyorum Hazel. Anlarlarsa işimiz biter."

"Elizabeth benden nefret ediyor."

"Elizabeth senden nefret etmiyor Hazel, bir insan senden nasıl nefret edebilir ki?"

Sundress~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin