Bu bölüm birazcık KunTen olacak eski zamanları falan🥺
¬¬¬¬¬
¬27 Sene önce
Ten geldiği üniversitede, çok arkadaşa veya ortama sahip olmayan, sessiz ve sakin birisi olan Kun'a karşı gönlünü kaptırdığından beridir mutlu geziyordu. Bu üniversite en başında ona dar ve sıkıcı bir yer olarak gelmiş ama onu gördüğü andan itibaren yüzünde güller açarak büyük istekle gelir olmuştu.
"İmkansız Ten... Asla izin vermezler sana."Bunu söyleyen kişi en yakın arkadaşı ve aynı zamanda üvey kardeşi olan kişi Taeyong'du." Bir kere de doğruları söyleme ve benim mutlu olmama izin ver."
"Tahtın yasal varisi olarak bu üniversiteye gelebilmen bile mucizeyken seni asla bir insan ile evlendirmezler." Taeyong kafasını iki yana sallarken o da aşık olduğu adamı iç çekerek düşünüyordu. "Bize imkansız..."
"Böyle deme işte Tae..." Ten umutsuzca başını eğdiğinde haklı olduğunu bildiği kardeşine yaslandı. İmkansız ve yasak olduğu için bunu ikisi de yapamazdı. Normal bir insan olsalardı belki yapabilirlerdi ama ikisi de sürü ve kraliyet ailelerinden oldukları için yapamıyorlardı. "Ne olurdu yani sevdiğimiz insanla olmamız? Ben Kun'un ruh eşim olduğunu düşünüyorum hem."
"Bundan nasıl bu kadar eminsin Ten? Ruh eşi bizler için çok büyük bir kavram bunu biliyorsun." Ten bunu elbette biliyordu. Ruh eşi kendi ırkında pahabiçilemez bir özelliğe sahipti. Ruh eşini çok nadir vampirler bulurdu ve onlar ise harika yaşardı. Bu ruh eşi kavramı çok uzun bir hikaye olsa bile... Bir yara aldığınızda o da yara alırdı. Ruh eşini kırmak imkansız, yapmak da bir o kadar zordu.
Ruh eşi bağını bir insan ile yapan çok Vampir duymuştu. Ama dediğimiz gibi çok önemli ve dikkat edilmesi gereken bir gelenekti ve ruh eşini ısırarak çok ölen vampir vardı.
Ama bunun tek avantajı insan olan kişi ölümsüzlük kazanıyor ve yaşlanmıyordu çünkü partneri ölmüyor ya da yaşlanmıyorken bu da ona etki ediyordu. Yani beraber ölüyorlar beraber yaşıyorlardı tek fark birisi kan içmek zorunda birisi ise normal yemek yemek zorundaydı... Bir de güçleri vardı ve hızları onlar da vampirlere özel olduğundan hiç konuşmaya gerek yoktu.
"Eminim... Ben zaten insan kanı içmiyorum bende alerji yapıyor. İnsanların yedikleri şeyleri de yiyebiliyorum dikkat çekmiyor..." Ten gözlerini bahçede kitap okuyan Kun'dan çekmezken mırıldanmıştı. "Bunları babamıza anlatmaya ne dersin?"
"Kaçacağım... Ona kaçacağım. Kun beni zaten farketti belki de gönül bağı olabilir... Ne olursa olsun o boktan yeri istemiyorum. Gitmek istiyorum oradan. İzimi kaybettireceğim."
Taeyong gözlerini şaşkınca açarak en yakın arkadaşı ve üvey kardeşine büyük bir şokla bakarken Ten'in gözlerindeki kararlı bakışlar onu germişti. Her daim onun arkasında olacaktı lakin bu çok büyük bir işti...
"Ne olursa olsun sana destekçiyim Kardeşim."
"Yardım et bize Tae... Kurtar beni."
¶¶¶¶
¬17 Sene Önce
Kulaklarına çalınan o naif ses ile uyanan beden geniş yatağından kalkarak güneş ışığını selamlamıştı. Yüzü gördüğü rüyalar sayesinde gülüyordu aslında lakin yatağın yanındaki boşluk onu meraklandırmış, odadan dışarıya adımlamıştı.
Sesi takip ederse eğer onun sahibine ulaşacağını bildiği için küçük evlerinde hızlı bir şekilde mutfağa yanaşmıştı. "Hayır ama sen onu şimdi bozarsan babacığa nasıl sürpriz yapacağız Xiaojun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙄𝙣 𝙏𝙝𝙚 𝙈𝙤𝙤𝙣 𝙊𝙛 𝙉𝙞𝙜𝙝𝙩 § 𝖱𝖾𝗇𝖧𝗒𝗎𝖼𝗄
FanfictionBen sadece senin korumanım, yıllardır seninleyim. Bebekliğin, çocukluğun ve ergenliğin her zaman yanındaydım... Majestemin emaneti sensin ve sana bakmak zorundayım. Ama bu hissettiğim aşk mı yoksa sana karşı edindiğim bir koruma duygusu mu? °Düzenle...