Keman sesleri evin içerisini doldururken Renjun gözlerini kapatarak bu anın tadını çıkarıyordu. Babası nadiren kemanını eline alır ve birkaç güzel parça çalardı kendilerine. Özellikle de dolunay geceleri keman çalar, hüzünlü parçaları ile gecelerini süslerdi hatta bazen gözlerinden yaşlar bile akardı. Ne zaman babasına neden ağladığını sorsa da cevap alamamıştı Renjun. Bu gece de öyle olmuş, babası bir anda salonun köşesinde özel yerinde duran kemanını eline almıştı.
Bahçe kapıları açık bir şekilde kapının önünde duruyordu. Renjun ve Xiaojun veranda da bulunan salıncağın üzerine oturmuş ve üstlerine battaniye almışlardı. Ne zaman babaları keman çalsa ikili hızla battaniyelerini alır ve pür dikkat onu dinlerlerdi.
Kun bir duyguyu gerçekten yaşıyormuş gibi çalıyordu, odaklanırdı çaldığı parçaya. Hissederdiniz onun ne duygu vermek istediğini ve şimdi ki duygu resmen acıydı... Renjun iliklerinde hissetmişti bunu.
Kun yavaşça sonuna geldiği parçayı bitirdiğinde gözlerini açarken yine yaş dolu olduklarını farkeden Renjun ve Xiaojun hızla el çırpmaya başlamışlardı. Babalarını alkışlayıp onu bu duygudan kurtarmak istediler. "Yaşasın! Qian Kun en iyisi!"
"Babacığım bunu bana öğretmelisin..." Renjun dudaklarını bükerken Kun gülümseyerek onun yanına yaklaştı. "Öğretirim tabii ki."
"Nerede öğrendin baba? Anneme mi çaldın yoksa?" Renjun sırıtarak babasına bakarken Kun ve Xiaojun anında birbirlerine bakmışlardı. İkilinin yüzlerinde oluşan yalancı gülüşler Renjun tarafından resmen farkedilmişti ama Renjun ses etmemişti.
"Evet, evet ona."
"Size kahve getirdim." Arkalarından gelen ses ile hepsi dikkatlerini oraya vermişlerdi. "Oh kemanını çıkarmışsın... Ben de Renjun'un eski kayıtları dinlediğini düşünmüştüm."
Orta yaşlı kadın gülümserken Kun baş selamı verip oğullarının karşısına geçince Renjun ikiliye dikkatle bakarak iç çekmiş ardından gülümseyerek kahvesini almıştı. "Açıp dinlemek en sevdiğim şey anne bunu biliyorsun."
"Biliyorum tabi seni ben büyüttüm. Nasılsın? Daha iyi misin?" Kadın elini Renjun'un yanağına yasladığında Renjun kafa sallamıştı. "Evet~ daha iyiyim. Ama babam anlamıyor anne bir şey de babama."
"Endişelenmekte haklı Renjun çok erken doğdun sen." Kadının elini çekmesi ve karşısına oturması ile Xiaojun kollarını kardeşine sarmıştı. "Miniciktin."
"Anne nasıl hissetmiştin bana hamileyken?" Renjun annesine(?) bakarak gülümserken babası ile gergin bir şekilde birbirlerine baktıklarını görmüştü. Ne zaman bu tür sorular sorsa asla cevap alamamıştı.
Ortamdaki gerginlik havada bile hissedilirken bu sefer de abisine bakmıştı Renjun. "Ne oluyor sessizleştiniz birden?"
"Hiç ben sınav oldum ya uykum geldi birden ondan..." Xiaojun bardağında kalan son yudumu da dikerken Kun yavaşça ayağa kalkmıştı. "Ben de çok yoruldum zaten. Siz de çok geç yatmayın tamam mı?"
Renjun sorusuna bir cevap alamadığı için üzülürken babasının arkasından bakmıştı. Elindeki kemanı ile içeriye giren bedenden sonra boş bardakları toplayan annesi ile abisiyle bahçede yalnız kalmıştı." Nasılsın? "
"Daha iyiyim abi... Vitaminler işe yarıyor." Renjun bardağını masaya bırakarak gülümsemişti. "Beni çok korkuttun. Cadı."
"Cadı değilim ben." Renjun burnunu kıvırınca Xiaojun gülmüştü. "İki gündür ödev ile uğraşıyorsun, hadi uyuyalım minik cadı."
"Yah! Cadı değilim ben!"
¬¬¬¬¬¬¬¬
"Lee Haechan ve Huang Renjun. Yeterince başarılı. Ve şuan belgelerde olmayan icatlarını bularak sunumunuza eklemişsiniz. Sunumun bir kopyasını almak isterim." Hocanın dosyayı gülen yüzü ile izlemesi Ayakta bulunan ikiliyi tatmin etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙄𝙣 𝙏𝙝𝙚 𝙈𝙤𝙤𝙣 𝙊𝙛 𝙉𝙞𝙜𝙝𝙩 § 𝖱𝖾𝗇𝖧𝗒𝗎𝖼𝗄
FanfictionBen sadece senin korumanım, yıllardır seninleyim. Bebekliğin, çocukluğun ve ergenliğin her zaman yanındaydım... Majestemin emaneti sensin ve sana bakmak zorundayım. Ama bu hissettiğim aşk mı yoksa sana karşı edindiğim bir koruma duygusu mu? °Düzenle...