12- KIZIL LORD'UN KEDİSİ

520 29 79
                                    

Davetliler kalacakları yerlere yerleştikten sonra parti hazırlıkları giderek hızlandı ve tüm hazırlıklar sonunda tüm şatafatıyla bittiğinde Xie Lian kendini kırmızı kumaşlara sarınmış şekilde buluvermişti.  Kırmızı elbisesinin içinde gerçekten de bir geline benziyordu. Onu böyle gören herkesin bir kez daha dönüp bakacağı kadar güzeldi. Kalabalığın içinden bir rüya gibi geçip giderken kimse onun bir erkek olduğunu anlayamazdı.

            "O kim?

"Böyle bir güzellik kime ait?"

"Kime ait olacak? Baksana. Kızıl Lord ondan gözlerini asla ayırmıyor."

"Yoksa bu... O bahsedilen hediye mi?"

"Hediye?"

Kalabalığın içindeki dedikodu kazanı ne yazık ki Kızıl Lord'un kulağına kadar ulaşamadan uğultulaşıyordu.

"İşte, bahsedilen kişi. Kızıl Lord'un asla kimseyle birlikte olmadığını duymuşsundur. Ne kadar kirli zevkleri olduğundan bahsedilse de hediye olarak hiç kimseyi kabul etmemişti. Bu kişi de ona bir kumar borcu karşılığı verilmiş ve ilk defa bir insan Kızıl Lord tarafından kabul edilmiş."

"Tanrım!! Gerçekten çok güzel olmalı. Keşke yüzünü görebilsek."

"Şşşt. Böyle yersiz arzulara kapılma sakın. Biliyorsun Kızıl Lord'un nereden çıkacağı belli olmayan ajanları var!"

Deminden beri bir dedikodu kazanı kaynatan bu iki kadın sonunda başlarının belaya gireceklerinden korkarak konuşmayı kestiler, ancak biraz ileride bir grup erkek bu gizemli kişiye çoktan gözlerini dikmiş onu inceliyordu. Bu bir grup ahmağın hiç mi korkusu yoktu?

"Yüzündeki o maske kadar çirkin olabilir mi?" diye sordu ahmaklardan biri.

"Çirkin olsa Kızıl Lord onu neden kabul etsin. Bence buradaki tüm kadınlardan daha güzel bir kadındır." Dedi diğer bir ahmak.

"Kadın olduğunu nereden biliyorsun?"

"Doğru, Kızıl Lord'un erkeklerle olduğu dedikodusu bile çıkmıştı."

"İblis Kral'dan her şey beklenir."

"Ama geçerken kalçalarına bakmadınız mı? Ya üstündeki kıyafeti? Tamamen kadın gibi."

"Buraya başkalarının dedikodusunu mu yapmaya geldiniz?"

Ahmak grubuna çıkışan ses tam da onların hemen yanından gelivermişti. Kuvvetli ve tok ses aynı zamanda tehditkardı da. Ahmak grubu bu adama bir göz gezdirdikten sonra karşılarında duran kişinin kim olduğunu anladılar ve anında seslerini kestiler.

Konuşan kişinin yüzünde sadece gözlerini örten siyah ve altın işlemeli bir maske vardı. Uzun boylu, atletik yapılı genç adamın saçları sırtına kadar uzatılmıştı. Bu saçlar kesinlikle onun soylu bir sülaleye sahip olduğunu vurgulamaktaydı. Bu da ahmak grubundan daha üstün olduğu anlamına gelirdi. 

Feng Xin gerçekten de soylu bir sülaleye aitti. Dört hanenin hepsi bir arada tutulamayacağından alt hanelere ayrılmış ve bu alt hanelerin en fazla dördüncü soylu unvanı verilmişti. Bu beşinci kuşaktan sonrasının oldukça sinirini bozan bir kuraldı. Ama kurallar katıydı. Bozulması için tüm bu düzenin yakılıp yeniden kurulması gerekirdi. Feng Xin, köklü veya soylu bir sülaleden geldiğini pek umursamazdı. Zaten kökleri artık olmayan bir haneye aitti. Altın Özü Köşkü Hanesi'ne.

"Her zamanki aksiliğindesin."

Bu defa ses daha bıkkın bir kişiden çıkagelmişti. Bu kişi Mu Qing idi ve Feng Xin'in en büyük düşmanı sayılabilirdi. İkisi birbirinden o kadar hazzetmezlerdi ki onların bu durumu alt veya üst fark etmeden tüm haneler arasında bilinen bir şey olmuştu. Düşmanlıklarının asıl kaynağının ise Mu Qing'in beşinci alt haneden biri olmasından kaynaklandığı söylenirdi. Ancak bu tamamen bir yalandı. Bu ikisini kesinlikle birbirinin kişiliklerinden nefret diyordu. Ellerinde olsa birbirini bir kaşık suda boğacak kadar büyük bu kinin asıl sebebini kimse bilmiyordu.

SAVE ME -9958-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin