Hua Cheng kanla kaplanmış yumruklarını ısrarla He Xuan'ın yüzüne geçirirken içinde hissettiği duygunun öfkeden çok özlem olduğunu biliyordu. Narin küçük sevgilisi aptalca bir planın kurbanı olurken onu koruyamadığı için öfkeliydi. Güvendiği birkaç kişinin kendi planları doğrultusunda onu kandırmalarına öfkeliydi. Kendine öfkeliydi. Böyle sikik bir oyuna nasıl kanabildi diye kendine kızıyordu. Hua Cheng yumruklarını durdurdu. Salonda yankılanan Shi Qingxuan'ın çığlıkları artık arka fonda rahatsız edici bir müzik gibiydi. Soluk soluğa öfkesini atmak için dakikalardır patakladığı bu adamın üzerinde oturmuş, her şeyiyle sevdiği adamı özlüyordu.
"Bırak artık! Hayvan herif! Öldürdün onu!
"He Xuan! Dayan! Lütfen ölme!"
"Hayvan!"
"Onun ne suçu vardı! Orospu çocuğu!"
Shi Qingxuan sonunda Rouye'nin kendisini tutan kollarından kurtularak kendini He Xuan'ın üzerine atabilmişti. Bu deli piç kurusu canını, kocasını dakikalardır öldüresiye dövüyordu. He Xuan'ın yüzü tamamen kanla kaplanmıştı. Birkaç kısık öksürükten sonra tamamen bilincini yitiren He Xuan artık sadece Kızıl Lord'un merhametine bırakılmıştı.
"Çekil üstünden hayvan herif!"
Hua Cheng, Shi Qingxuan'ın ittirmesiyle He Xuan'ın üzerinden savrularak yere yapıştı. Hua Cheng'in görüşü iyi değildi. Qi Rong'un yanında dolaşan o piç kurusu ona bir el ateş edip omzundan vurarak kaçmıştı. Ama şu anki hali sadece hafif yarasından kaynaklanmıyordu. Gitmişti. Biricik sevgilisi o yeşil orospu çocuğu tarafından çalınmıştı. Tüm gücü, varlığı, her şeyi Xie Lian'la birlikte kaybolmuştu. Hua Cheng ellerine baktı. Yumrukları sadece He Xuan'ın değil Xi Zhan'ın da kanıyla kaplıydı. Her şey gecenin bir vakti Zhan'dan aldığı telefonla başlamıştı.
Xie Lian'ın kaçırıldığı gece...
"Ne var?"
"Kızıl Lord, yanıma gelebilir misin?"
"Neden yapayım?"
"Yeşil piçin adamları harekete geçti."
Hua Cheng, Xi Zhan'ın endişeli sesiyle gelen uyarıyı algılamıştı. Başını kaldırıp yatağında güzel güzel uyuyan o masum yüze baktı. Hiçbir şeyden haberi olmadan uyumaya devam etmeliydi.
"Ne yapayım? O kadar koruma verdim emrine benden ne istiyorsun?"
Kısa bir sessizlikten sonra Beyaz Köşk Lordu konuştu. "Buraya gelsen fena olmaz. Bu piç oldukça tehlikeli."
"Onu yalnız bırakamam. Kendin hallet."
"He Xuan... Yenildi."
"Ne?"
"Gelmen gerek. Köşkün sol kanadındayım."
DIT-DIT-DIT...
Hua Cheng derin bir iç çekti. Kalkıp sevgilisinin yanına gitti. Onun yüzüne bakarken her şey çok huzurluydu. Yatakta yatan bu güzel yüz artık onun hayatıydı. Qi Rong piçi hareket geçtiyse bu gece bu iş sona erecek demekti ve sıradaki hedef tabi ki Xie Lian'dı. Bunu çözmesi gerekiyordu.
"Buraya gel." Dedi Hua Cheng kısık bir sesle. Sevgilisini uyandırmadan bu işi halledecekti. O sümüğü bu hayattan bir daha tehdit olmayacak şekilde silecekti.
"Emredin Lordum."
Rouye Hua Cheng'in kısık sesini duyar duymaz bir yerlerden çıkıvermişti.
"Yanından ayrılma kısa zamanda geleceğim. Diğerlerini de topla. Bu odaya bir kişi dahi girmeyecek. Gerekirse ölün ama onu koruyun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVE ME -9958-
General Fiction-HUALİAN- İki erkeğin aşkını konu alan bu hikâyede cinsellik, zorlama ve kan unsuru bulunmaktadır. Lütfen bunları kaldırabilecekseniz okuyun. Bu hikâye TGCF karakterleri ile yazılmış orijinal hikâyeden bağımsız gelişen fan yapımı bir olay örgüsüne...