Hoşgeldiniz Pera'nın güzel insanları :) Her kelimesinden zevk almanız dileğiyle,
Multimedia : Yusuf Taşkın
¶ Bölüm 6: ZAYİ
Keyifli okumalar efendim..
¶
Huzuru iliklerime kadar hissettiğim bu sabah içimdeki kara noktayı silememişti. Bir şey nefes almamı zorlaştırırken nefeslenememenin vermiş olduğu sırt ağrısından kurtulmak için koltuğa attım kendimi. Kısa bir temizlik sonrası duş almış, sert bir kahveyle yorgunluğumu dizginlemiştim. Kahvaltıyı geciktirmiş olmam karınımın isyanını kulaklarıma ulaştırmıştı. Kendi açlığıma güldüm. Yüzümde hala bir gülümseme hakimdi, kapım çaldığında. Kızların gelebilmiş olma ihtimali yüzümdeki gülümsemeyi genişletirken kapıda gördüğüm iki koca adam suratımın sirke satmasına sebep olmuştu.
"Hayırdır?" dedim dingin bir ses tonuyla. Yusuf ve Kerem yan yana kapımın bir adım gerisinde duruyorlardı. Kerem burda olmanın huzursuzluğunu yüzüne yansıtmışken Yusuf her zamanki gibi 32 diş sırıtıyordu.
"Bizi içeriye davet etmeyecek misin?" diyen adam bir şey söylememi beklemden içeriye girdi. Kerem ile arkasından baka kaldığımızda ona döndüm. Yüzünü buruşturmakla yetinip Yusuf'un ardından içeriye girdi.
"Hayır." Çoktan salonu bulmuş ve yerleşmiş iki adama şaşkınlıkla baktım. Yusuf ikili koltuğa yayvan bir şekilde oturmuş, yüzüne yapışan alaylı ifade ile bana bakıyordu. Kerem ise hissettiklerini yüzüne yansıtmadan yere odaklamıştı bakışlarını. O, Yusuf'un aksine oturmayı reddetmiş kapının biraz uzağında, sırtını duvara dayamış ayakta duruyordu.
"Neler oluyor, Yusuf?"
"Kahvaltıda ne var?"
"Zıkkımın kökü!" dedim beni kaale almayan adamın sorusunu def ederken. Saat öğleni gösteriyordu ve bu saate kahvaltı bırakan sadece ben kalırdım. İnsanlar sabah yemiş ve tekrar acıkmıştı. Muhattabım olan bu adam kahvaltı yapacağımı tahmin mi etmişti yoksa kendisi de yememiş miydi? Aksi söz konusu olan diğer durumlar beni dehşete düşürürdü.
"Yusuf," Derin bir nefes aldım gerginliği vücuduma yüklememek için. "Neler oluyor? Ne işiniz var burda?"
"Sen misafirlerini hep böyle mi karşılarsın?" dedi sahte kırgınlığa boyadığı sesiyle. Yüzüne yerleştirdiği gücenmişlik bana zerre işlememişti.
"Ne misafiri be!" dedim sesimin cırtlak çıkmasına engel olamadan.
"Tanrı." Açık bir gerçeği ortaya dökmenin sakinliği ve bilgeliğiyle arkasına yaslandı.
"Yusuf?" Soru ağırlıklı sabırsız sesim ona ulaştığında turuncu saçlarının kapladığı kafasını kaşıdı. Biraz önce rahatça oturduğu koltukta artık diken üzerindeymiş gibiydi.
"Sana bir süre göz kulak olmamız gerekiyor. Maalesef sebebini açıklayacak kişi ben değilim. Ayrıca dışarda kazık gibi dikilmekten çok sıkıldım." Sonlara doğru durgunlaşan ve sıkıntısını sesine yansıtan adam yine rahatça koltuğa yayıldı tekrar.
"Bunun bir şaçmalıktan ibaret olduğunun farkındasınızdır umarım." Gözlerim kısa bir an hiç konuşmayan Kerem'e değdi. Gözleri yerde, bizden çok uzakta gibi öylece ayakta duruyordu.
"Daha önce de saçmalık olduğunu düşündüğün şeyler olmamış mıydı?" diye sordu. Geldiğinden beri gösterdiği ilk yaşam belirtisi buydu fakat söyledikleri sinirle ona dönmeme sebep oldu. O ise beni umursamadan yere bakarak konuşmasını sürdürdü. "Sorgulamaman gerektiğini anlamıyorsan da böyle olması gerektiğini anla o halde." Kelimleri bir iğne misali tenime battı. Haklılığının suskunluğu çöktü üstüme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ca'Pera
ChickLitAşk amacının dışına çıkmanı sağlar lakin aynı aşk bambaşka bir amaç aşılar. Yüzü gözü kan içinde kalan adama kapımı açtığımda şaşkındım. Geniş omuzları kapının tamamını kaplarken nefesleri kesikti. Yere bakan gözleri açılan kapıyla benim koyu kahve...