Düşünceler

887 68 32
                                    

Karşısındaki ikilide bakışlarını gezdirdi İkbal. Kafasını eğerek sadece tabağı ile ilgilenen Seher ve gözünü ondan almayan bir Yaman vardı karşısında. Bu iki inatçıyı ne kadar birbirlerine yakıştırmışsa da aralarındaki savaş uzun süre dinmemişti.  Umut kesmişken gece tanık olduğu an ile klişelerin doğru olduğuna karar verdi. Büyük aşklar gerçekten de nefret ile başlıyordu. Bu ikili onca zaman birbirlerinin canına okurken kendilerini heba etmiş ama sonuç yine de değişmemişti. Sevdaları büyümüş, güçlenmiş saklanamayacak boyuta gelmişti. 

Kör olan İkbal'di. Hatasını şimdi görüyordu. Yaman ve Seher, aynı yaraları taşıyan iki insan birbirlerine aile olacak, birbirlerini yaşama bağlanacaklardı. Ve İkbal bunun olması için elinden geleni ardına koymayacaktı. 

"Canım, Cüneyt aradı beni. Senin için düğün organizasyonu ekibi ile konuşmuş ve ayrıca bir sandalye ekletmiş. Düğüne gelmeni çok istiyorlar. Geleceksin değil mi ?" 

Seher unuttuğu daveti o an hatırladı. Göz ucu ile Yaman'a baktığında onunla gözleri kesişti ve kısa buluşma sonrası Yaman'ın gözleri tabağına döndü. Sertçe sıkılan dişler ile oynayan çene kemiklerine baktı ve İkbal'e döndü. Yüzüne kararsızlığı yansımıştı. 

" Beni yalnız bırakmayı düşünmüyorsun, değil mi? "

Seher, evlenen adamın düğün davetine gitmenin sakıncasını göremedi ve kabul etti.

"Gelirim. Eşlik ederim tabi." 

Gözleri hala tabağında olan adama döndü İkbal. 

"Yamancığım, konuşmuştuk seninle geliyorsun sen de değil mi?" 

Detaylarını hatırlamadığı bir davet dahaydı. Abisinin evden nadiren çıkması sebebiyle sık sık yengesine eşlik ediyordu Yaman. Özellikle kalabalık davetlere gidemiyordu abisi. Üstelik Yaman'ın şirket ve dernek bağlantılı davetlerde boy göstermesi bekleniyordu. 

"Geleceğim." diye düz bir tonda cevapladı Yaman. Gidecek ve yapılması gerekileni yapacaktı. 

"O zaman bir kavalyeye daha ihtiyacımız var."

Bu cümle Yaman'ın bakışlarını İkbal'e çevirmişti. Yaman'a bakan Seher atıldı hemen. 

"Gerek yok ama zaten tekrar düzenleme yapılmış. Bir sandalye daha eklettirmeyelim." 

İkbal, konuşma başından beri istendik giden akışla gülümsemesini bozmadı. 

"Merak etme canım, ben her şeyi ayarladım bile." 

Gergin bir ifadeye bürünen Seher'e gülümsedi. 

"O halde elbiseleri bugün getirsinler. Hem dernek yıl dönümü kutlaması hem de düğün için kıyafet seçmeliyiz." diyerek masadakilere yönelik konuştu İkbal. Ve heyecanlanan sesi ile devam etti. 

"Seherciğim, senin için aklımda harika bir elbise var. Mutlaka denemelisin. İtiraz kabul etmiyorum, şimdiden söyleyeyim." 

Başını sallayarak onayladı Seher. İtiraz etse dahi kabul görmeyeceğini biliyordu. Üstelik bu kutlamalarda Kırımlı ailesini de temsil edecekti bir yandan. Kendi adı üzerinden kötü bir eleştiriye maruz bırakmak istemezdi onları. 

Git gide tatsızlaşan sohbet ile iştahı da kaçmıştı Yaman'ın. Dakikalardır elinde sabit tuttuğu çatalı tabağın kenarına bıraktı ve tabağın yanından aldığı peçete ile hırsla ağzını silerek yerine koydu. Ayaklandı. Bu hızlı davranışı ile tahta sandalye parkelerde uğultuya sebep oldu. 

"Afiyet olsun." dedi ve arkasını dönerek uzaklaştı. 

*

Kahvaltıyı kendi adına erken sonlandıran Yaman, çalışma odasında bakmadığı son çekmeceyi de açarak inceledi. Eline gelen kağıtları tek tek kontrol ederek bir şeyi gözden kaçırmamaya çalışıyordu. Orada da bulamayınca aradığını sertçe iterek kapadı çekmeceyi ve doğruldu. 

SONSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin