And we watched a movie.

716 114 5
                                    

“Neden buradasın?”

O, bilgisayardan izleyeceğimiz filmi ayarlarken uzandığımdan yerden cevap verdim. “Ailem bana iyi bir eğitim aldırmak istemiş ve şehre taşınmışlar. Ben üniversiteye geçince de kırsal kesime geri döndüler. Ben de iş bulduğum için burada kalmak istedim.”

“İş demişken, kirayı biraz arttırabilirsin. Bu hafta bir işe girdim.”

“İşe girdin ve artık okumayacak mısın?”

“Okuyacağım tabi ki. Ama akşamları işe gideceğim ve ekstra para alacağım. Bu yüzden ücreti arttırmanda bir sorun yok.”

“Hâlâ öğrencisin, senden daha fazla para almayacağım. Zengin olmadın, ayrıca benim de zengin olmaya ihtiyacım yok. Ben kendime bir komşu kiralamak istedim, bu kadar.”

“Seungmin, bana neredeyse bedava bir ev sunuyorsun ve kendimi ister istemez suçlu hissediyorum.”

Yerimde doğruldum ve dikkatle yüzüne baktım. “Bir şey mi oldu?”

Sadece bir salise için bana baktı ve hemen önüne geri döndü. “Ne gibi?”

“Sanki son zamanlarda benden uzak duruyorsun ve şimdiye dek bu sorun olmamışken benden kiranı arttırmamı istiyorsun. Küstük mü? Birkaç ay sonra bu fiyat fazla diyerek gidecek misin?”

Gülümsedi ve içimdeki korkunun yatıştığını hissettim. “Sanırım biraz kendi iç dünyamla haşır neşirim, senden uzak durmuyorum yani. Ayrıca böyle düşünmene neden olduğum için de özür dilerim. Cidden pislik gibi davranmış olmalıyım. Kira konusundaysa, başka birisi gelmiş olsaydı ondan daha fazla para alabilirdin ve belki bana bu kadar az bir fiyat vermenin nedeni seninle arkadaş gibi olduğumuzdan fiyatı yükselterek bana kabalık yapabileceğini düşünmen olabilir.”

”Az önce dediğim gibi, zengin olmaya çalışmıyorum. Evin üst katına ihtiyacım yoktu, ben de en azından kiraya vereyim ve bir işe yarasın diye düşündüm. Ama seni bu kadar rahatsız ediyorsa kendine bir lokanta açtığın zaman fiyatı iki katına çıkaracağımdan emin olabilirsin.” Güldüğünde çok daha fazla rahatladım. Keyfim yerine gelmişti. “Eee, ne işine girdin?”

“Garsonluk. Staj gibi olacak, ama uzaktan. Mutfağa girip çıkarken yemek yapanları seyretme fırsatım var.”

“Güzelmiş. Gelirsem müessesen bana pahalısından bir şeyler ikram eder mi?”

“Maaşımdan kesilecek.”

“O zaman gelmesem daha iyi.”

“Biraz yorucu olacak. Saatler çok geç. Akşam 7'den gece 2'ye kadar.”

“Gerçekten kötüymüş.”

Başıyla onayladı ve bilgisayar ekranını bana çevirdi. “Romeo + Juliet izler misin? DiCaprio'yu birlikte kesebiliriz.” Sırıttı.

“Tybalt'ın daha yakışıklı olduğunu duydum.”

Yüzünü ekşitti. “Romeo'ya bayılacaksın. Tybalt çok kindar ve gururlu biri zaten.”

Filmi izledik. Ağlayan olmamıştı ancak bilgisayar ışığında Minho'nun gözlerinin dolduğunu fark etmiştim. Ekranı kapattık ve ışıkları yaktık.

“Pekâlâ, Romeo şerefsiz. Öfke kontrolü sorunları var ve sonra gelip masum rolü oynuyor.”

Minho güldü. “Yani beğenmedin mi?”

“Beğendim. Juliet çok hoş görünüyordu.” Film başlamadan önce bana sunduğu sırıtışı kendi yüzume takındım ancak o kaşlarını çattı.

“Hoş görünmesinin önemli bir detay olduğunu bilmiyordum. Uyandığını Romeo'ya haber vermek yerine yirmi saat çocuğun yüzünü izledi ve eskitti. Uyuz uyuz hareket etmeseydi belki birlikte mutlu bir hayat sürebilirlerdi. Ayrıca hoş görünmüyor.”

Bu tavrı bana çok sevimli geldi. “Tamam, daha fazla kıskanma. Sen de yeterince hoş görünüyorsun.”

Dudakları kıvrılır gibi oldu. “Kıskanmadım.” Sonunda dayanamayıp gülümsedi. “Yeterince hoş?”

“Yetecek kadar güzel demek.” Seni görünce heyecanlanmama ve benimle konuştuğunda sakinleşmeme yetecek kadar.

“Teşekkür ederim, sen de fena sayılmazsın.”

Ve başarılı bir şekilde film izledik.

“”

27.8

Story's Beginning: Renting Neighbor ;; 2Min {✓}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin