BROWNİ ~Woosan

17

"NE DEMEK MAYA GELİYOR" ay ben kalpten gideceğim kesin.

"Woo bağırma gözünü seveyim. Bizimle tanışsın diye getirecekmiş işte. Hem sen de biliyorsun ikisi sadece arkadaş"

"Eski flörtler onlar Hongjoong. Senden daha iyi biliyorum ilişkilerini zaten" kime ne anlatıyor bu çocuk. Benim derdim zaten bana yetiyor.

"Woo abartma lütfen. Hem sana ne? Neyin oluyor San senin? Sadece yakın arkadaşın. Bu kadar parlamaya hakkın yok" sen biraz fazla mı safsın sanki Yeo'cum?

Mingi de benimle aynı düşünüyor galiba ki "Yakın arkadaş mı? Sen biraz körsün galiba Yeo" deyip güldü.

"Neyse gençler üzülmeyin kız eğlenceli bir insan San'ın dediğine göre. Biz bize düşen görevi yapıp misafirperver davranıyoruz. Gülüyoruz eğleniyoruz somurtmuyoruz" son kelimesini tabi ki bana bakarak söyledi Yunho. Ben göstereceğim somurtmayı.

Hongjoong yanıma oturup "Evet Woo. Bazı şeyleri başlamadan bitirme lütfen. Abartılacak bir şey yok. San'la küslüğünüz de umarım artık son bulmuştur. 1 haftayı geçti nerdeyse. Özlemişsinizdir birbirinizi zaten. Biraz hasret giderin" dedi.

"Ne hasreti ya! Özleyen insan gelir hemen benimle konuşur. Eski flörtünü ilk geldiği gün eve getirmez. Umrunda değilim işte" alçak San bıktım artık senden. Gözlerim doldu sanki. Bir ağlamadığım kalmıştı.

"Woo lütfen ama lütfen iyi düşün. Eminim onun da bir açıklaması vardır. Neden bugünü seçtiğini bize sonra söyler. Sen anın tadını çıkar" nasıl çıkartacağım bekle.

"Tamam daha fazla konuşmayalım. Geldiklerinde gelişine yaşarız işte olayları" dedim.

Gel bakalım San efendi...