•
Sabah olduğunda yatakta doğruldum ve bir süre pencereden dışarıyı izledim. Gözlerimi ovuşturduktan sonra banyoya gidip yüzümü yıkadım. Salona geçip yarım saat kadar uykumun açılması için televizyon seyrettim. Annem evde olmadığı için kahvaltımı tek başıma yapacaktım. Mutfağa gidip kendime sandviç hazırladıktan sonra meyve suyunu da alıp tekrar salona geçtim.
Jisoo'yu görüntülü aradım. Bir yandan sandviçimi yerken, diğer yandan Jisoo ile yaptığımız plan hakkında konuştum. Karnıma sürekli sancı giriyordu ve kalbim sürekli hızlanıyordu. Jisoo ile konuşmamı bitirdikten sonra tekrar banyoya gittim ve yüzüme maske yaptım. Ellerimi lavaboya yaslayıp aynaya baktığımda dudaklarımı birbirine bastırdım. Ardından odama geçip maskenin kurumasını bekledim.
Maske kuruduğunda yüzümü nazikçe yıkayıp havluyla kuruladım. Yüzüme hafif bir makyaj yaptıktan sonra toplu olan saçımı açıp serbest bıraktım. Dolabımın kapaklarını açtığımda gri kısa şortumu ve beyaz crop tişörtümü elime aldım. Yeterince stresliydim ve kendimi biraz da olsa rahat hissedebilmek için bunları giyecektim. Üstümdeki pijamaları çıkartıp şortu ve tişörtü üstüme geçirdim. Dalgalı olan saçlarımı geriye attım ve aynada kendime baktım. Kendime 'Yapabilirsin.' , 'Yapacaksın.' gibi telkinler verdikten sonra çalışma kitaplarını alıp salona geçtim.
Çalışma kitaplarını yerdeki masaya koyduktan sonra televizyon konsolunun yanındaki minderleri de alıp aynı yere yerleştirdim. Taehyung'un gelmesine çok az kalmıştı. Salondaki camları açıp içeriye hava girmesini sağladım.
Evin içinde heyecanlı bir şekilde dönüp dolaşırken, kapı zilinin çalmasıyla kapıya doğru koştum. Girişteki aynaya son kez bakıp derin bir nefes aldım.
Kapıyı açtığımda Taehyung karşımda duruyordu. Üstünde siyah bir tişört ve siyah şort vardı. Saçları hafif dağınıktı ve bu haliyle bile beni etkisi altına almayı başarıyordu. Elimle içeriyi göstererek "Hoş geldin." dedim. Gülümsedi ve yavaş adımlarla salona doğru ilerledi.
Kapıyı kapatıp arkasından yürümeye başladım. Yere koyduğum minderlerin üstüne oturduk ve masanın üstünde karışık bir şekilde duran kitaplarda göz gezdirmeye başladık.
Taehyung yüzünü ekşitip "Yine aynı konu mu Jennie?" diye sorduğunda gülmemek için kendimi zor tuttum. Bana defalarca aynı şeyi anlatmasına rağmen sürekli hata yapıyordum. Kafamı kaşıdım ve "Maalesef ki evet." dedim.
Aslında konuyu gayet iyi anlamıştım.
Derin bir nefes aldı ve dosyaların birinden boş bir kağıt çıkartıp ortamıza koydu. Test kitaplarından birkaç tane soru bulup sırayla ortamızdaki kağıda yazdı.
Taehyung'un dağınık saçlarına dokunmamak için kendimi tutarken, bakışlarımı kağıda çevirdim. İlk soruyu anlatırken onu dinliyormuş gibi yaptım. Arada sırada bana bakıp "Anladın mı?" diye sorduğunda başımı onaylar biçimde aşağı yukarı sallıyordum.
"Bu soruyu da sen yap bakalım."
Yutkundum ve kalemi yavaşça elime aldım. Sorunun sonuna geldiğimde bilerek hatalı işlem yapıp Taehyung'un düzeltmesini bekledim. "Yine yanlış yaptın Jennie..."
Benim tarafımda duran silgiye uzanıp aldı ve yaptığım son işlemi sildi. "Bak son kez anlatıyorum."
Birazdan yapacağım şey, kalp atışlarımı arşa çıkartırken yutkundum ve Taehyung'u dinlemeye başladım. O bana soruyu anlatırken, dikkatimi sadece kusursuz yüzüne vermiştim. "İkisini topladıktan sonra diğer sonuçla çarpacaksın. Eğer bölersen, soruyu düzeltmek için baştan çözmen gerekir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heartburn
FanfictionJennie, erkek arkadaşı Jungkook'tan yediği darbe yüzünden karanlığa gömülmeye yüz tutmuş duygularını son kez Taehyung'a açmıştı. heartburn, taennie