17 - final 🤎

808 55 4
                                    

Bir Ay Sonra

Bugün okulumuz, mezuniyet töreni yapacaktı. Sonrasındaysa yalnızca mezunların katılacağı maskeli balo düzenlenecekti. Üç yıllık lise hayatım bugün mezun olmamla beraber son bulacaktı. Sabah uyandığımda ilk işim duşa girip gevşemek oldu. Saçımda havlu ile odama geçtiğimde Taehyung'tan mesaj geldiğini fark ettim. Telefonumu elime alıp mesajına yanıt verdikten sonra Jisoo'yu aradım. Rosé ile buluşup bize gelmesini söyledikten sonra saçımdaki havluyu yatağın üstüne fırlatıp mutfağa ilerledim. Annem yine evde yoktu.

Atıştırmalık olarak dolaptan ekmek çıkartıp her zaman yaptığım peynirli tostu hazırlayıp yemeye başladım. Tekrardan odama doğru yürürken kapı zilinin çalmasıyla birlikte geri döndüm ve kapıya ilerledim.

Gelen Jisoo ve Rosé'ydi. "Hoş geldiniz kızlar." Birlikte içeri geçip koltuklara oturduğumuzda Jisoo ellerindeki torbaları kenara bırakıp arkasına yaslandığında Rosé telefonda Jimin'le konuşuyordu. Nihayet konuşmaları bittiğinde bize döndü. "Ay ne yapayım ya, sanki siz hiç konuşmuyorsunuz sevgilinizle!" Jisoo'yla birbirimize bakıp kıkırdadıktan sonra derin bir nefes aldım. Taehyung ile ilişkimizi Jimin ile Rosé'ye de söylemiştik. Ne de olsa onlar bizim arkadaşımızdı ve bilmeye hakları vardı. Hem daha fazla gizlemek bizim içinde zor oluyordu. En azından arkadaş ortamımızda rahatça takılabiliyorduk. Jimin öğrendiğinde başta hoş karşılamasa da -ikimizinde eski sevgilileri yakın arkadaşlarımızdı çünkü- saygı duyduğunu ve bizim arkamızda olduğunu söylemişti.

Saate baktığımda okulda yapılacak olan mezuniyet törenine iki saat olduğunu gördüm. Saçımı kurutup kıyafetlerimi hazırlamam gerekiyordu. Kızlarla odama girdikten sonra ben banyoya geçip saçlarımı kurutmakla uğraştım. Bu sırada Jisoo ve Rosé'de üstlerini giyiyorlardı. Resmi bir tören olduğu için düz siyah etek ve beyaz gömlek giyip üzerine de okulun ceketini giymek zorundaydık.

Saçımı kurulayıp hafif dalgalandırdıktan sonra annemin akşam ütüleyip dolabıma astığı kıyafetleri alıp üzerime geçirdim. Hafif -çok hafif- bir makyaj yaptıktan sonra tekrardan saate baktım. Yarım saat kalmıştı ve bir an önce evden çıkmamız lazımdı. Taehyung'u arayıp hazır olup olmadığını sorduğumda Namjoon ile aşağıda beklediklerini söylemişti. Kızlarla ayakkabılarımızı giyip hızlıca evden çıktık.

Taehyung'u görür görmez adımlarımı hızlandırıp bana doğru açtığı kollarına sokuldum ve ona sarıldım. Ardından hepimiz okula yürümeye başladık.

Okula girdiğimizde herkes ailesinin yanında bekliyordu. Namjoon ve Jisoo beraber ailelerin yanına gittiklerinde Rosé'de az ileride ailesiyle duran Jimin'in yanına gitti. Taehyung ve ben girişte dikilirken derin bir iç çektim. Herkesin yanında ona destek olan aileleri vardı. Annem yoğun bir işte çalıştığı için izin alamamıştı. Babamsa ben bebekken beni ve annemi bırakıp gittiği için okulda gördüğüm manzara, beni uzun zamandır unutmuş olduğum o dipsiz yalnızlığı hatırlatmıştı. Taehyung'un ailesini gördüğümde kolumla Taehyung'u dürtüp yanlarına gitmesini söyledim. "Seni bekliyorlar, gitsene." Gülümsedim ve moralimin bozulduğunu anlamaması için olabildiğince mutlu görünmeye çalıştım. "Seni yalnız bırakmam." dediğinde başımı hafifçe yana eğip elimle saçını rastgele karıştırdım. "Taehyung, saçmalama istersen. Hem zaten birazdan tören başlayacak." İstekli görünmüyordu ama ısrarıma yenik düşeceğini bildiği için ailesinin yanına gitti. Arkasını döndüğü an yüzümdeki gülümseme düşmüş, öyle boş bakışlarla etrafı izlemeye başlamıştım.

On beş dakika sonra müdürün mikrofon ile konuşmaya başlamasıyla tüm öğrenciler sıraya geçti. Belge dağıtımı yapılmaya başladığında annemin okulun girişinde bana el salladığını görmüştüm. O an içim kıpır kıpır olmuştu. Sıra bana geldiğinde emin adımlarla kürsüye çıkıp belgemi aldım. Alkışlar eşliğinde tekrardan yerime geçtiğimde diğer öğrencilere de belge dağıtılmaya devam ediliyordu.

heartburn Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin