Sabah pencereden giren ışıkla birlikte gözlerimi açtım. Kafamı kaldırdığım anda başımda felaket bir ağrı vardı. Bir süre boyunca yatakta yatıp kendime gelmeye çalışsam da başaramadım ve ayağa kalkıp mutfağa ilerledim. Ağrı kesici içtikten sonra banyoya gidip ılık bir duş aldım.
Gözlerim hafif kızarıktı ve berbat görünüyordum. Saate baktığımda ders çoktan başlamıştı. Okula gitmemeye karar verdim ve yavaş adımlarla salona ilerledim. Kendimi koltuğa bıraktım ve başımı geriye yasladım. Gözlerimi kapatıp dün geceyi hatırlamaya çalıştım.
"İyi misin Jennie?"
"İyiyim."
"Sen de gidecek misin Taehyung?"
"İyi misin Jennie?"
"Defol git o zaman!"
"Jennie, iyi değilsin."
"Sen de istemiyorsun!"
Yarım yamalak her şey bir bir kafamda canlanırken gözlerimi açtım. "Hayır, Jennie... Sakın..." Hızlı adımlarla odama geçip telefonu elime aldım.
Şu an çok utanıyordum. Dün gece kesinlikle iyi değildim. Taehyung'tan özür dilemem gerekiyordu. Aradığımda telefonunu açmamıştı. Birkaç kez daha aradığımda yine cevapsız bırakmıştı. Büyük ihtimalle dersteydi veya bana küsmüştü.
Düşüncelerim içimi içimi yerken, dolabımı açıp üstüme giyinecek bir şeyler bakındım. Siyah bir eşofman ve siyah bir tişört giyip evden çıktım. Taksiye binip Taehyung'un evine doğru yol aldım.
***
Kapıyı çaldığımda yaşlı bir kadın ile karşılaştım. "Buyrun"
Kadın beni baştan aşağıya süzdüğünde saçımı geriye attım. "Şey merhaba, ben Taehyung'un arkadaşıyım da."
"İsminizi öğrenebilir miyim?"
"Jennie."
Kadın bir süre düşündükten sonra eliyle içeriyi gösterdi. "Buyrun lütfen... Ancak Bay Taehyung şu anda uyuyor."
Yavaş adımlarla içeriye girdim ve etrafta göz gezdirmeye başladım. Kimse yoktu ve büyük ihtimalle herkes işteydi.
Kadın yanımdan ayrıldığında adımlarımı merdivenlere yönelttim. Yukarıya çıktığımda Taehyung'un odasının kapısını yavaşça araladım ve içeriye girdim.
Yatağın kenarına oturup Taehyung'u izlemeye başladım. Üstünde hiçbir şey yoktu ve tüm bedeni gözlerimin önüne müthiş bir manzara sunuyordu. Hayranlıkla onu izlerken uyandırmaya kıyamadım ve yavaşça ayağa kalkacakken bileğimin tutulmasıyla geri oturdum. "Nereye gidiyorsun?"
Uykulu ses tonuyla söylediği şey kalbimin hızını arttırırken, öksürdüm ve "Şey, uykunu bölmek istemedim."
Hafif sırıttı ve beni yanına çekti. Böylece üzerine düşmüş oldum. Yüzlerimizin birbirine olan yakınlığı kalp krizi geçirmeme ramak kaldırtmıştı.
Gözlerinin içine dikkatle bakarken hafif kısık çıkan sesimle "Özür dilerim, dün gece için." dedim.
Eliyle alnıma düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken "Unutalım gitsin." demişti.
Alt dudağımı dişlediğimde kafasını başka yöne çevirmişti. "Yapma şunu."
Anlamsızca ona bakmaya başladım. "Ha?"
Tekrardan bana döndüğünde sanki zorlanıyormuş gibiydi. "Neyi yapmayayım?"Derin bir nefes aldı ve "Dudakların diyorum, fazlasıyla ilgimi çekiyor."
Arsızca sırıttım ve hiç beklemeden dudaklarına kapandım. Yavaş tempoyla öpüşmeye başladığımızda beni biraz daha kendine çekerek hemen yanına yatırdı. Elini omzumun yanına koydu ve beni kollarının arasına hapsetti. Birkaç saniyeliğine dudaklarımız birbirinden ayrıldığında Taehyung'un bakışlarının hızla inip kalkam göğsüme kaydığını fark ettim. Üstümden çekildi ve hafifçe doğrulup oturdu.
Ben de onun yaptığı gibi doğruldum ve yanına oturdum. Kafasını kaşıyıp ayağa kalktı. "Ben duşa gireceğim. Sonra istersen bir yerlere gideriz?"
Gülümsedim ve başımla onayladım. Yanımdan kalkıp banyoya doğru gittiğinde kenara bıraktığım çantamdan telefonumu elime alıp öylece gezinmeye başladım.
Galeriye girip Taehyung ile olan fotoğraflarımıza göz atarken, Nayeon'dan gelen mesajla gözlerimi hızlıca kırpıştırdım. Gerçekten ondan gelmişti. Hatta art arda gelmeye devam ediyordu.
Yine ne saçmalamıştı acaba?
Durduk yere moralimi bozmak istemiyordum ve mesaja bakmamaya karar vermiştim. Telefonu kapatıp sabırsızca yatakta oturmaya devam ettim. Fakat tüm hücrelerimi dürten merak duygusu beni yenmişti. Telefonu elime alıp Nayeon'dan gelen mesaja tıkladım.
@naxyeonn:
Sevgililerine sahip çıkmayı öğrenmen
gerek tatlım
*fotoğraf*
*fotoğraf*
Mutluluklar dile canım 🥰Fotoğraflara bastığımda karşılaştığım şey, olduğum yere kitlemişti beni.
Tzuyu ve Taehyung, öpüşüyordu ve ben, yine aldatılmıştım.
Gözlerim dolduğundan ekranı bulanık görmeye başlamıştım. Birkaç damla gözyaşı süzülmeye başladığında, elimi ağzımla kapatıp hıçkırmamak için direnmiştim. Telefonu çantama koyup hızlıca odadan çıktım. Gözyaşlarımı silerken, koşar adımlarla merdivenlerden indim ve evden çıktım.
Temiz havayı içime çektikte, kalbim sızlıyordu. Ben yine kullanılmıştım ve yine kırılmıştım.
Arkamı dönüp son kez eve baktığımda Taehyung'la hiçbir şey yaşamamış olmayı diledim.
Onu öptüğüm dudakları, dün gece Tzuyu ile birleşmişti. Beni bırakmasının ve istememesinin asıl nedeni belli olmuştu.
Tüm parçalar kafamda birer birer birleşiyordu.
****
Taehyung'tan...
Üstüme siyah eşofman ve siyah tişört geçirdikten sonra saçımı havluya sürterek banyodan çıktım."Ooh be dünya va-"
Gözlerim Jennie'yi ararken odadaki sessizlik garibime gitmişti. Yavaş adımlarla odadan çıkıp merdivenlere ilerlediğimde hizmetçi ile karşılaştım. "Jennie'yi gördün mü?"
"Ağlayarak hızlı adımlarla evden gitti. Ne olduğunu soramadan gözden kayboldu."
Şaşkın bir şekilde odama geri gittim ve telefonumu elime aldım. Jennie'yi aradığımda cevap vermemişti. Birden bire ne olduğunu merak ediyordum doğrusu. Babaannemin bahçeden gelen bağırış sesiyle telefonumu yatağa bırakıp aşağıya indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heartburn
FanfictionJennie, erkek arkadaşı Jungkook'tan yediği darbe yüzünden karanlığa gömülmeye yüz tutmuş duygularını son kez Taehyung'a açmıştı. heartburn, taennie