Ben kurtarılmayı bekleyen bir kadın değildim. Ben, doğru zamanda kendimi kurtarmayı bekleyen kadındım. Ruhumu bu esir tutulduğum zindandan kurtaracak ve özgürlüğüm için kanat çırpacaktım.
"Erzen," Gözleri gözlerimi es geçti. "Nasıl bu kadar güçlü ol...
Dikkat; bu kitap karakterleri içinize işleyecek ve ruhunuza çeşitli acılar verecektir.
Buna hazır mısın?
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•Tam buraya küçük şeytanlar bırakalım•
Bu gece bir savaş çıkacak. Benliğim ve benliğimi inkar eden yanım.
Ben Erzen, kendi kaderinde tek bir hükmü olmayan, bundan mahrum bırakılan Erzen. İtaatkâr olmaktan bıkmış, sonuçlarına epeyce katlanmış Erzen.
Bundan sonra kendi kaderimi kendim yazacağım. Bu hapis olduğum zindandan sıyrılıp ruhumu özgürlüğe teslim edeceğim.
Bu gece içimde ki kız son kez kan ağlayacak.
İlk gecemi unutturacak bir olaya tarih atacağım.
Gerçek olmayan herkesi yakıp kül edeceğim, hak eden herkese hakkını vereceğim.
O hariç, o beni bu bataklıktan çekti.
Bakın kurtardı demiyorum çünkü ben kimseye minnet eylemem. O çekip çıkarmasa kendim çıkacaktım.
Soydam...
Kaderimi o mu değiştirecek sahiden?
Belinde taşıdığı silahı benimle paylaştı, kaderini de paylaşmalı.
Çünkü benim lügatımda silah yüzüktür.
"Tut bu silahı Erzen, tut ve sakın bırakma." Soydam'ın gözlerine baktım. Bana sadece donukça baktı. "O silahı bırakırsan ölürsün Erzen, ölme Erzen. Sakın ölme."