merhabaa!! friends izlerken karakterlerin ne kadar kavga ederlerse etsinler birbirlerine değer verdikleri için ufak özürlerle bir araya gelebildiklerini,sorunları tam olarak çözülmese bile ortak sevdikleri için bir araya gelebildiklerini gördüm.jongin ve sehun sorunlarını çözebilmiş değil,söyledikleri öylesine kızgınlıkla söylenmiş şeyler de değil ancak birbirlerinden başka kimseleri yok.bu yüzden dizideki gibi kırgınlıkları göz ardı edip hazır
olduklarında yüzleşebileceklerini düşündüm.bunun dışında nasıl gidiyorum bilmiyorum,bu hikaye için düşündüğüm kesin köşe uçları var,onları yazdıktan sonra ise pek çok alternatif son arasından birini seçmem gerekecek.içimden nasıl gelirse öyle ve sadece kafamı dağıtmak için yazmaya devam edeceğim.kesin bir bölüm sayısı ya da yayımlama aralıklarını söyleyebilecek durumda değilim çünkü baştaki halime göre baya tıkandım,elimden gelen en iyi şekilde matisse'yi bitirmeye çalışacağım.
okuduğunuz için teşekkür ederim.🥲
not:exo'mu çok özledim.***
kafamı yastığa koyduğum an uyumak isterim.kulaklarımda hep ruhumu doyuran bir müzik,ellerimde kalem lekeleri olsun.turuncu ışıklar kulis aynamın üzerindeki yardımcılarım olsun,kelimeler boğazımı sıkıp hiç bırakmasın.
iyi bir hikaye anlatıcısı olduğumu düşünüyorum.her insanın sorunsuz yaptığı tuvalete gitme,yolda yürüme,alış veriş yapma gibi eylemleri yapışımı büyük olaylarmış gibi anlatabilirim.abartma sanatı ve yaptığım çeşitli ses değişiklikleri ile zamanında jongin'in katı babasını bile güldürebilmişimdir.
iş yazıya geldiğinde ise el yazımdan mıdır bilinmez çabuk sıkılırım.pek çok yazarın kullandığına emin olduğum sesli yazan tabletler ya da bilgisayardan haberdarım ancak yazma eyleminin doğasına aykırı olan bu aletleri reddediyorum.yazma sürecim belki de iki hafta kadar uzuyor,gözlerim kanlanıyor,parmak uçlarım nasır topluyor..en azından kendimi sevdiğim işi yaparken bulmak hepsine değiyor.chanyeol'un nasırlarını sevdiği gibi ben de beyaz gömleklerime damlayan mürekkep lekelerini seviyorum.
ilham peşinde değilim.bana neyin ilham verdiğini,yoluma ışık tutan ustaları,en sevdiğim tiradı,en sevdiğim oyunu,en sevdiğim romanı sorsalar cevap dahi veremem.bazen çöküp kaldığım ıslak bir kaldırım kenarında bazen de çayır çimenin ortasında yazarken bulurum kendimi.arka cebimde jongin'in birkaç doğum günüm öncesi hediye ettiği küçük defter ve tükenmez kalemimle dolaşırım bu yüzden.kimi zaman yüksek ses müzik kulak zarlarımı titretirken sayfalarca yazı yazarım,bazen ise gecenin sessizliğinde.
işimi yapma şeklim bile kendine özel,farklı.
yaklaşık bir haftadır ortalıkla dolanmamaya özen gösteriyorum.herkesin benden nefret ettiğini düşündüğüm dönemlerimden birindeyim.sanki girdiğim hiçbir ortamda istenmiyorum,fazla geliyorum.kendimi bir kutuya kapattırmak ve uzaya fırlatılmak istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matisse|HunHo
Fanfictionminik bir kasabanın koca yürekli oyun yazarı huysuz sehun,histerik bir menajer tarafından hayatına kasten sokulan şehirli şarkıcıya aşık olur. Halsey-Sorry