içimde bir yerde dokunması yasak kırmızı butonlar varmış

96 14 3
                                    

hatalar yaparız hepimiz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

hatalar yaparız hepimiz.çöpü evden dışarı taşırken parmaklarımızı gevşek bırakıp sağa sola çöp dökülmesine neden oluruz.tencereyi sıcakken eller,fırına koyduğumuz keki televizyon izlemeye daldığımızdan unuturuz.siyahlarla renklileri beraber yıkarız mesela.hep dikkat etsek bile beyazların arasına hiç sahip olmadığımız pembe çoraplar karışır.

hata yaparız yapmasına ama tek seferliktir bunların hepsi.ateş bir kere parmak ucumuzu uyuşturduğunda refleks olarak uzak dururuz ondan.keki yakıp aç kalmamak için fırının başında beklerken kitap okuruz.çöp poşetlerine ikinci hatta üçüncü düğümü atarız.

hatalar tek seferliktir.bir kere pişman olunan şey tekrar yapılmaz.yapılırsa adı hata olmaz.bile isteyelik olur,asilik olur,aptallık olur.

peki neden bile isteyelik yapar bir insan? aynı yaranın kabuğu neden soyulur? acısınının şiddeti bilinen aynı yara başkasında neden açılır? neden ağlamak,başını taştan taşa vurmak güneşi selamlamaktan zor gelir?

çünkü insanın doğasında vardır dertsiz başına dert açma güdüsü.yapma denilene hep daha çok meyleder.bombayı patlatacağını bile bile mavi kabloyu keser,basma denilen kırmızı butona basar,aynı yarayı kanatıp üstüne tuz basar.

gün yüzü görmek şaka gibi gelir çoğu insana.biz kimiz ki dünya bize de dönsün der.bana kalırsa haklıdır da bir yerde.biz kainatta neyiz ki bize dönsün koskoca dünya? perdelerimiz açık olsa bile bize uğramaz güneş ışığı,yansıyası gelir komşunun camından.böyle doğarız biz.işimiz rast gitmez,başkasından yansıyan ışıklarla nasipleniriz.

haritalarda unutulmasa bile herkesin burun kıvırdığı bir kasabada müstakil demeye bin şahit iki katlı taş bir eve doğmuşum.annem şimdi bakıldığında daha çocukmuş beni doğurduğu zaman.on yedi yaşında benimle büyümüş,benim sevgimle olgunlaşmış.babamı ise hatırlamıyorum doğrusunu söylemek gerekirse.şarkıcı olduğunu biliyorum,anneme dizdiği şiir şarkıları,el kadar çocukken yüzümdeki tokadının izini ve gitmesin diye yapıştığım paçalarını hatırlıyorum.

bu kasabanın çocuğuyum ben.her evde annem,meydan kahvesinde yanaklarımı öpen sayısız babam var.düşüp kalktığım sokak oyunları,fırında çalışan annemin akşam sokağın başında dağıttığı mayalı poğaçalara düşkünlüğüm var.çocukluk heyecanım,çocukluk aşkım,çocukluk arkadaşlarım,çocukluk acılarım var.bunların yanında bir de her koca adımıma dolanıp beni geriye doğru çeken şanssızlık sarmaşıklarım var.

sarmaşıklarımı kendim büyütüp besledim.toprağına gübresini ben verdim,dikenli yapraklarını birer birer ben okşadım.tanrıyı hiç suçlamadım bu şanssızlığım için.hepinizi eşit yarattım demişti sonuçta kimseyi kandıracak hali yoktu ya.problem bende olmalıydı.tutunduğum her dalın kırılmasının,yaslandığım her duvarın yıkılmasının akla yatan bir nedeni olması gerekiyordu.

annemin henüz ellisini göremeden toprak tarafından benden alınmasının,bu kadar huysuz olmamın,babamın bizi terk etmesinin,yuvam dediğim binanın yanmasının,elimi attığım her işin hiç olmasının bir nedeni olmalıydı.senelerce düşündüm bunu.koskoca adam oldum yine düşünüyorum ancak bir sonuca ulaşamıyorum.sanki içimde bir yerlerde basmanın yasak olduğu kırmızı butonlar varmış ve ben hepsine teker teker basmışım gibi hissediyorum.yine de tanrıya isyan etmiyorum,edemiyorum çünkü onun da sırtımdan yarım yamalak desteğini çekmesini istemiyorum.

Matisse|HunHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin