I don't give you my heart easily
I melt you with sweet lies
Like a hot cocoa in the winter
I keep trying to push you away
Had to tell you that I lie to you
But you know I'm a pretenderSweet Lies-EXO
***
eylül senelik yasımın başlangıç noktasıdır.sonbaharın elçisi gibi kapıma dikilip mızrağını kapıma dayar,mızrağı kapıya değil sol yanıma saplanır.kabuk bağlamış ne varsa açtığı tek bir delikten irin ile birlikte boşalmasına neden olur.
kimisi çok sever sonbaharı.sımsıkı bağlandıkları dallardan düşen yapraklar,yağmurun getirisi mis gibi toprak kokusu,melankolik şarkılar ile yarı açık camın başında içilen bir bardak kahve..bunlar işini şova dökmeyi seven bir avuç insanın durmadan söyleyip durduğu keyif ibareleri.sonbahar kadar karaktersiz bir mevsim yoktur,sevilmesi mümkün değildir.
bir şeylerin sonunun başka bir şeyin başı olduğu bilinen bir gerçek olsa da dünya'nın güneş etrafında dönmesi sonucu oluşan mevsimlerde de aynı kanunun geçerli olması bari bunu edebiyata bağlamayın kardeşim diye bağırmak istememe sebep oluyor.hiç yağmurun altında hıçkıra hıçkıra ağlamamış insanlar ıslanmaktan ne kadar hoşlandıklarını söylüyorlar.
yağmurdan nefret ediyorum,beni hep ağlatıyor.
hava soğuyor,ne yazlık tişört giyilir ne de kışlık kazak.gömlek üzerine kot ceket gerekir,kot ceket ise hareket alanımı kısıtladığından giymek istemem.bıraksalar dolabımı aleve verecek kadar sinir olurum bu geçiş mevsiminin havasına.tişört üzerine hırka giyerim,hava sıcakken belimde ekstra ağırlık olarak hırkayla gezmekten de nefret ederim.
kişiliğimin bütün kötü özellikleri bu ayda su yüzüne çıkar,annemi daha çok özlerim.sorumluluklarım sanki enseme bir çığ gibi çöker,yaz güneşi sanki tenime hiç uğramamış gibi bembeyaz kesilirim ve en kötüsü romatizmalı bir ihtiyar gibi kemiklerim ağrır.bu ayda en çok sigara içmeyi ve internette takılırken gördüğüm paris binalarının birinin balkonunda olmak isterim.
bazen farklı bir insan olduğumu düşlerim çünkü.gecenin bir körü çok sesli bir konser çıkışı siyah saçlarımın çenemin iki parmak altına uzanıp boynumdaki yılan dövmesine sürtündüğü,sesten yeni soyutlanmış kulaklarımın uğuldadığı ama enerjimi sonuna kadar harcamış halimin hayali en sevdiğimdir mesela.nefes nefese,bir şeylere erken varıp başka bir şeye geç kalmışken.ellerim dizlerimde kanayan yaralarımı sarmalarken ve terden sırılsıklam olmuş sırtım annemin narin dokunuşunu beklerken..içim gidiyor yemin ederim ki,soğuk ve nemli sırtıma havlu koymamı söyleyen biri olmadığı için içim büklüm büklüm oluyor.
çatıların tepelerine son tırmanma mevsimi eylül işte bana bunu yapıyor.ekim olduğunda yağmurdan oturulmayacak yerlere tüneyip sigara içmediğim için bulutları üflüyorum gökyüzüne.olmayacak işleri hayal edip kendime acıyorum,dünyadaki en sersefil insan benim! diyorum ama bazen de ellerim göğsümde şükrediyorum.tanrı ile bir problemim olmadığını söylemiştim,sezarın hakkı da sezara bende.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Matisse|HunHo
Fanfictionminik bir kasabanın koca yürekli oyun yazarı huysuz sehun,histerik bir menajer tarafından hayatına kasten sokulan şehirli şarkıcıya aşık olur. Halsey-Sorry