Sabah gözümü açtığımda yatağımda zıplayan iki yaramazı gördüm. Boran ayağımın ucunda zıplarken Baran tam yanımda zıplıyordu.
"Abla." dediler aynı anda. Yerimden doğruldum.
"Efendim ?" dedim yerimde esnerken.
"Annemle babam okul için hazırlanmanı söylediler." dedi Baran.
"Hayır aslında babam dedi ki:" Prensesimi kaldırın . Hazırlansın." dedi Boran.
"Hayır aslı-" demesine kalmadan sözünü kestim Baran'ın. Bu şekilde devam ederlerdi yoksa.
"Tamam anladım. Sakin olun. Siz niye hazır değilsiniz bakalım?" dedim yataktan kalktığımda.
"Seni uyandırdıktan sonra gidip hazırlanacaktık. Sona kalan en küçük krepleri yer." diyerek koşarak odadan çıktı Boran.
"Mızıkçı." diyerek bağırarak Baran da arkasından çıktı. Onların bu haline güldüm. Enerjileri asla bitmiyor hatta katlanarak büyüyordu. On iki yaşında oldukları için aşırı hareketli olduklarını düşünüyordum.
Aynanın karşısına geçerek yüzüme su çarptım. Önüme gelen saçlarımı topladıktan sonra odama tekrar girdim. Çantama gerekli her şeyi koyduktan sonra dolabın karşısına geçtim. Babamın okulunda okuduğum için çok fazla öğretmenlerin azarına maruz kalmıyordum ama hiçbir zaman onlara saygıda kusur etmemişimdir.
Sonuçta onlar eğitim ve öğretim için saatlerce ayakta kalan , yeri gelince sabaha kadar sınav okuyan insanlar. Para benim gözümde her şey değildir. Okulumuz sivil olmasının yanında disiplinlidir. Her önüne gelen giremeyeceği gibi hiçbir şekilde torpil söz konusu değildir.
Mardin'de yaşadıktan sonra sırasıyla Bayburt ve İstanbul'a tayini çıkmıştı annemin. Annem Binbaşı Karaca Karamanoğlu. Son derece güzel ve zeki bir kadındır. Yaşını asla belli etmemesinin yanında hayatımda gördüğüm en güzel annedir. Babam ise adeta benim dostumdu.
İlk aşkım, bebekliğim, her şeyimdi. Bir şey olduğunda ilk onlara giderdim. Her ne hata yapsam yanımda olarak bana doğrusunu gösterirlerdi. Daha fazla oyalanmadan üzerime okula uygun bir şeyler geçirdim.
Saçımı güzelce taradıktan sonra serbest bıraktım. Parfümümü sıktıktan sonra çantamı ve telefonumu aldım. Telefonumu açınca bildirimler gelmeye başlamıştı. On sekiz yaşında olduğum için son sınıfı okuyordum. Derslerime son derece önem veriyordum.
Sabah okula gittikten sonra dersleri son dikkatimle dinledikten sonra oradan dershaneye gidiyordum. Dershanem bittikten sonra spor salonuna giderek günlük sporumu tamamlıyordum. Eve geldikten sonra akşam yemeğinin ardından ailemle vakit geçirdikten sonra tekrar ders çalışıyordum.
Aşağı indiğimde minik karnıyla etrafta dolanan annem onun ardından da homurdanarak gelen babamı gördüm.
"Saçmalama Karan. Kahvaltıyı tabi ki ben hazırlayacağım." dedi kaşları çatıkken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elis
ChickLitBunca zaman mutlu bir ailenin bir parçasıyken bir anda kendini hiç tanımadığı bir ortamda bulan bir kadının hikayesi... Hep gerçek ailelerin iyi olduğu kitaplar okuduk. Ya bu sefer gerçek aile kötü çıkarsa?