BİRİNCİ KISIM
"Katran Karası Ayak İzleri"
When you're lost and alone
In the rage of the storm
I'll be the one who will carry you home⚔️
İnce zincirin ucundaki obsidyen yüzüğün, her adımda çelik göğüs zırhına çarpışını duyabiliyordu. Çarpıyor, sekiyor; çarpıyor ve sekiyordu. Rüzgâr estiğinde yüzükten yayılan o hafif çınlama bile zihninde yankılanıyordu. Sanki rüzgâr yüzüğün içindeki kadim el yazılarını kulağına fısıldıyordu.
Zatafne beni işitsin. Ruhuma dişlerini geçiren iblisime emretsin. Biz biriz. Aynı kabuk içinde iki nefes. Biz biriz. Aynı kabuk içinde iki savaşçı.
Yüzüğünü hissedebiliyordu. Zifir Usta'sının, iblisini kontrol etmesinde yardımcı olması için yaptığı yüzük şimdi onu çağırıyordu. İblisi, yüzüğün içindeki o parçasına çekiliyordu. Ama Alcard Rhyvar Zaolyen emindi ki, yüzüğü taşıyan kişi ne bir çağrıda bulunuyordu ne de birilerinin ona çekilmesini istiyordu.
Aylar olmuştu. Onu bulmak için yüzüğe kulak vermiş ama asla cesaret edememişti. Thallieos'un sokaklarında ona takılan isimler her yankılandığında, kendini yüzüğün izine düşmek isterken bulmuştu. Belki boynunda asılı duran zinciri unutmuştu ya da belki de onu bilerek orada tutuyordu. Meydan okuyordu. Tüm diyara ve İnsan Krallar'a meydan okuduğu gibi Rhyvar'a ve Ultio Birliği'ne de göz dağı veriyordu. Rhyvar'ın çekimser arayışının sonunda bulacaklarını gözlerinde büyük bir kinle sergilemek istiyordu. Nasıl olduğunu bilmiyordu ama şimdi karşısına çıkacak cesareti bulmuştu Rhyvar. Yüzük ona öyle bir çağrı yapmıştı ki karşı koyamamıştı.
Gözleri kapalı bile bulabileceği o izin peşinde ardına bakmadan koşuyordu. Her adımında görünmez bir iplik geriliyordu. Derisini ele geçirmek için yanıp tutuşan iblisi, yüzüğün soğukluğuna çekiliyordu; Rhyvar ise yüzüğü taşıyanın sıcaklığına. Hiç bu kadar ileri gitmemiş, hiç bu kadar yaklaşmamıştı. Sessiz Orman'ın bataklık bitkileri "geri dön" dercesine eğilip, bükülüyordu. Ve Rhyvar içten içe bu fütursuz girişimin başına dert açacağının farkındaydı. Çünkü onu gördüğünde ne yapacağını bilmiyordu.
İnlemeler, ağaç dallarından aşağıya süzülen salkımların arasında dolaştığında ansızın yavaşladı. Sırtından çektiği baltalarını sıkıca kavrarken arkasına baktı. Yalnızca ona içindeki tarifsiz endişeyi anımsatan bir karanlık vardı. Güneş sadece önüne serili yolu aydınlatıyordu. Artık geri dönüş yoktu.
Zümrüt yeşili gözlerini kısarak ormanı taradı. İnlemelere, kahkahalar ve ıslak toprağı aşındıran bot sesleri eşlik etti ama Rhyvar hiçbir şey göremedi. Baltalarını hazırda tutarak ilerlemeye devam etti. Otların boyları neredeyse dizine ulaşacak kadar uzadığında, arazi ağaçlardan sıyrılıp çıplaklaşmaya başladığında iblisi onu uyarırcasına kıvrıldı. Attığı son adımda botları toprağı ezemeden havada asılı kaldı. O kadar şaşkındı ki, saklanmayı bile akıl edememişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)
Fantasy"Sırların zinciri koptu Bedel kanla yazıldı Yükselmek için yeniden doğdu Yıkımın kıvılcımları dört bir yana savruldu." * Tanrıça tahtına kuruldu, kanını akıttı ve yalnızca sustu. Topraktan doğan bir Kan Avcısı, kanına yazılan kutsal kaderde...