"Kalbin Gölgesinde Yetişen Gaddarlık"
Beware of sadness
It can hit you
It can hurt you
Make you sore and what is more
That is not what you are here for⚔️
Selamlar!
Başlığı gibi kendisi de uzun bir bölüm.
Keyifli okumalar, yorumlarda buluşalım✨
Thallieos'ta havaların iyice ısınması, Zanosrit Kardeşliği'nde dövüş talimlerinin şato dışında, mağaranın rüzgârı bir fanus gibi uğultusuyla beraber içine hapseden duvarları arasında gerçekleşeceği anlamına geliyordu. Yaz akşamları, mağara tavanındaki açıklıktan içeri taşan ay ve yıldızların ışığı sanki tüm Zanosritlere güç kuvvet veriyordu.
Zanosrit'te bu talimler herkes için gereklilik olsa da öncelik değildi ancak Zanosrit'in yeni Mamba'sı Annarithel Orvira öyle olmasını sağlamıştı. Taş duvarların arasında, girintili çıkıntılı ve bir hayli engebeli zeminde tüm Zanosritler silahlarını ve yumruklarını kuşanmış talim yapıyordu.
Bir köşede çocuklar, bir köşede Göçebeler, bir köşede misyoner ekipleri, kadınlar, erkekler, hane fertleri ve melezler... Tüm Zanosrit.
Mağara girişini bir perde gibi örten çağlayanın yankı yapan sesi, haykırışların arasına karışıyordu. Üç kuleli şatonun en sivri ucundan başlayıp mağara duvarlarını ve zeminindeki kayalıkları sarmış sarmaşıkların dikenleri gibi her geçen gün sivriliyordu bedenler. Daha güçlü olmalarını istiyordu Annarithel, daha acımasız ve daha korkusuz.
Sırtını soğuk taş duvara yaslamış birkaç metre ötesinde kendi gözetimi altında gerçekleşen talimi izliyordu. Bir bacağını öbürkünün önüne yaslamış, dirseğini de mağaranın en tepelerinden başlayıp zemine doğru küçülen sarkıtlardan birine dayamıştı.
Esen sıcak rüzgârla kar beyazı kısa saçları gözlerinin önüne düştü. Tutamları kulağının arkasına atarken, bakışları dirseklerine kadar uzanan kuşaklara takıldı. Taş kesmiş kalbinin üzerinde, Fırtına Ormanı'nda yediği üç başlı okun açtığı yara. hak kazandığı şansı ve yemininin hatırlatıcısıydı aylar öncesine kadar... Ancak şimdi, kollarına doladığı kuşakların ardındaki kesiğe benzeyen yaralar ona asıl benliğini hatırlatıyordu. Yalnızca kendine ettiği yeminini, kim olduğunu ve neler yapabileceğini. Kaybını hatırlatıyordu, yalanları ve kalbine sızmasına izin verdiği duyguları; umudun var olduğuna inancının ona ödettiği bedeli.
Uzun bir süre dalıp gittiğinde, mağaranın dört bir yanında ondan başka kimselerin göremediği kızıllıklar belirmeye başladı. Annarithel'ın ellerinden, ayaklarından ve karnından dışa vurup boşlukta dalgalanıyorlardı. Fısıltılar başladığında, bulanık kisvelere bürünmeye başlıyordu bu şekiller. Fısıltılar kelimelere, haykırışlara ve öfkeli feryatlara döndüğünde ise girdaba kapılan iplikler gibi Annarithel'a çekiliyorlardı. Sonra da acı geliyordu, tüm hücrelerinde dayanılmaz bir ağrı, kollarında sızı ve lanet olası bir kaşıntı. Ve Annarithel her zaman yaptığı gibi bunların hiçbiri gerçekleşmeden odaklanıp, gözlerini kapatıp yirmiye kadar saymaya derin nefesler almaya başladı. Hepsinin yok olduğunu hissedebiliyordu, yeniden ortaya çıkmak için fırsat kollayarak derinliklere çekildiklerini. Yine de bir fısıltı, bütün kızıllıklardan her zaman en parlak en biçimli olanı direniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zalim Ruhların Dansı (Kanın Şarkısı Serisi 2)
Fantasy"Sırların zinciri koptu Bedel kanla yazıldı Yükselmek için yeniden doğdu Yıkımın kıvılcımları dört bir yana savruldu." * Tanrıça tahtına kuruldu, kanını akıttı ve yalnızca sustu. Topraktan doğan bir Kan Avcısı, kanına yazılan kutsal kaderde...