-Yanlış Karar-

219 18 16
                                    

Jungkook

Maranın annesi ve babası bizi çağırmıştı. Ve odada namjoon da vardı. Önlerinde eğilip köşeye geçecekken Maranın annesi konuşmaya başladı.

"çok eskiden beri birbirinizi tanıyorsunuz. Mara çok güzel bir kadın, onunla anlaştığını görebiliyorum. Ve sen jungkook, seni oğlum gibi severim bilirsin...."

Bu sefer babası söze girdi.

"evlenmenizi istiyoruz"

Dediği şey ile duraksadım, namjoona baktım. Tepkisizce beni izliyordu.
Birden mara koluma girip sıkıca sarıldığın da hennryde içeri girdi.

"evlen benimle jungkook..."

Nası bu noktaya gelmiştik bir fikrim yoktu ama Henry elini omzuma atıp konuşmaya başladı.

"kız kardeşimi emanet edebileceğim güvenilir bir insan"

Kafamı salladım ama annesi direkt düğün hazırlıkları için işaret vermiştim.

Maranın elini ittirdiğim de suratı düşmüştü ve sorar gözlerle bana bakıyordu.

"bu teklifiniz için çok minnettarım ama kızınıza layık başka birilerini bulmanızı isterim"
"ne demek istiyorsun jungkook"
"kızınıza karşı bir şey hissetmiyorum efendim."
"annen ve baban bunları görseydi hayal kırıklığına uğrardı."
"yanılıyorsunuz, beni yaptığım yanlıştan döndürmek için konuşurlardı."
"ne anlatmaya çalışıyorsun?"
"üzgünüm gitmeliyim. Evinizde konuk ettiğiniz için minnettarım"

Önlerinde eğilip odadan dışarı çıktığım an her şeyin farkına varmıştım. Artık buradan gitme vaktimiz gelmişti. Yakın dostlarımdan birisine mektuplar yazıp bizi ağırlayıp ağırlamayacağını sordum. En iyisi burada daha fazla kalmamaktı.

Lisa

Tam tamına koskocaman 5 ay geçmişti. Burada ağaçlar cıvıl cıvıl, yemyeşildi. Ağaçlarda ki meyveler, çalılarda ki ahududlar... Sanki farklı bir diyardı. Akarsu artık temiz akıyordu. Göç eden köylüler yavaş yavaş geri evlerine dönerken yakalanan haydutları evlerin çatısına asıyolardı.

Uzun süre boyunca mektup almamıştım ve artık yanlarına gitmek için hazırdım. Yang amcaya ise sarayın altında ki odunluğu hazırlamıştık. Bütün zamanını orada geçiriyordu.

Atımı hazırlarken mark kapıya yaslanmış somurtuyordu.

"ne oldu mark"
"gitmek zorunda mısın?"
"gidip Dollyi alacağım"

Cevap bile vermemişti. Atı bırakıp onun yanına ilerledim.

"mark, eğer bana bir şey olursa..."
"sana bir şey olmayacak. Hadi şu atı hazırlayalım"
"mark beni dinlemelisin... İkimiz birlikte çok şey yaşadık. Başta senden hoşlanmamıştım, bu bir sır değil"

Dediğime gülerken konuşmaya devam ettim.

"ama o zaman bile yaptığın her aptalca şey, babanı korumak içindi. Belki o fark etmedi ama ben gördüm. Çok büyük bir yüreğin var mark"
"Lisa..."
"insanlar peşinden gelir. İnsanlara doğru yolu gösterebilirsin. Kalbin sayesinde onlara ilham verebilirsin..."

Elimi göğsüne koydum, kalp atışını hissedebiliyordum. Daha sonra ise elimle kafasını gösterdi.

"Ama sağ kalmamızın tek yolu aklınıda kullanmak"
"onun için sen varsın"

Ona sarıldığımda yang amca içeriden çıkıp yanımıza geldi.

"kızım, bu yolda yiyebileceğin şeyler. Dikkatli ol"
"teşekkür ederim yang amca"

☯Princess Lisa☯ - Liskook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin