Doğru görmüştü zhan ,yanılmamıştı o koltukta sızarken başında şapkalı bir adam dikiliyordu, o şapkalı adam öylece dikilip onu seyredip gitmemişti önce zhanın içtiği içkilerin hesabını ödemiş sonra da onun hiç canını acıtmadan dikkatle kucağına alıp bardan ayrıldı, yine o otele gelmişlerdi ve yine aynı odayı tutmuştu dikkatle yumuşak yatağın üzerine bıraktı kollarında tamamen kendinden geçmiş adamı ,o da uzandı yanına seyretmeye başladı masum ve üzgün olan adami, şapkasını çıkardı ilk defa ,pişmanlık akıyordu âdeta o güzel toprak rengi gözlerinden.
Yaklaştı elini onu uyandırmamak için hafifçe Saçlarında gezdirip kokusunu bir daha hiç koklayamiyacakmiş gibi çekti içine ,dün düştüğü için patlayan kaşinda ki yara bandini sevdi üzerine bir öpücük kondurdu "seni asla incitmiyeceğim ,incinmene izin vermeyeceğim ne sevgim yüzünden ne de boğuştuğum karanlıklar yüzünden," boynuna gömdü başını o kadar rahattı ki mümkün olsa sonsuza dek orada kalırdı, mümkün olsa hayatına orada son verirdi, bunları ne kadar çok istesede başını gömdüğü boyundan çekip "özür dilerim" diyerek dudağının altındaki bene küçük bir öpücük kondurarak yine odayı terk etti dışarıdan bakıldığında basit bir özürdü belki ama çok fazla anlam ve duygu yüklüydü ve o yükün altında çaresizlikle ,korkuyla titreyen, ezilen bir beden vardı.
Özür dilerim çünkü..Ben sandığın kadar güzel değilim, özür dilerim çünkü sandığın kadar masum değilim, özür dilerim çünkü sen mutlu olduğunda yanında olamayacağım, ağladığın da göz yaşını silemeyeceğim dudaklarıdan öpüp sorun yok ben buradayım diyemeyeceğim...ve çok pişmanım çünkü bana aşık olmanı engelleyemedim...
O kadar zor geliyordu ki onu bırakmak, ondan ayrı kalmak zorunda olmak, diledigi gibi karşısına çıkamamak, canını alsalar bu kadar acitmazdı...
Otelden çıkmış nereye gittiğini bilmeden yürürken aklına hayatıyla bağdaştırdıği şu cümle geldi;
"İnsan acılarında yalnızdır"
Frida Kahlo
O sadece acılarında değil ,mutluluğunda ,ağladığın da ,sinirlendiğinde de o doğduğundan beri yalnızdı ta ki zhanı tanıyana kadar yalnızlığına merhem olmuş bir ilaçtı o ,sonu gözükmeyen derinlikteki karanlığına ışık tutabilmek için çabalayan ufak bir ateş böceğiydi ,güldüğünde tüm sorunları unutturan bir güneşti belkide ,ya da hayatının merkeziydi, hayır o hayatın ta kendisiydi ,nefesiydi ,huzuruydu ,mutluluğuydu, dokunmaya kıyamadığı sevdiğiydi.
Bunları bilmesine ,kabullenmesi rağmen gidebildiğince uzağa gitti ,nerede karanlık görse içine yürüdü düşünceleriyle beraber o karanlıkta boğulmak istedi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
85. Cinayet
FanfictionYaklaştı "Zhan zaaf nedir bilirmisin?" Kendisine doğrultulmuş olan namluya dayadı kalbini, silahı tutan titreyen ellere bakarak gülümsedi.. "işte zaaf budur, ve ne yazık ki senin zaafın da benim.."