yavaş ama sert

1.4K 128 9
                                    

hyunjin,

"sevgilim gerçekten emin misin gelmemem konusunda? hem ne konuşacaksınız?"

"minho daha kaç kere anlatmam gerekiyor sevgilim ya, işte gideceğim çat çat hesabını soracağım. sen jisung'un yanından ayrılma yeter."

"tamam, görüşürüz." minho'nun yanağına öpücüğünü bıraktıktan sonra 'görüşürüz' diye mırıldandım. adımlarımı yerleri döver gibi chan'ın evine doğru hızlı hızlı atıyordum. sinirime hakim olamayarak istemsizce içimden söyleyeceklerimi sıralıyordum.

kapının önüne geldiğimde elimle sertçe tık tık yaptım. birkaç saniye sonra açılan kapının ardından sarı saçları iyice dağılmış, yorgun suratıyla şaşkınca bakan bir chan karşılamıştı beni.

"merhaba?"

"merhaba, merhaba. içeri gelebilir miyim?"

onay aldıktan sonra içeri girdim ve salonda arkamdan gelen bedeni beklemeye başladım. karşımdaki koltuğa geçince nazikçe suratıma bakıyordu. bu ana kadar yeterince cesur ve girişkendim fakat dilim tutulmuş gibi kalmıştım. salonun her yerinde gözlerimi dolandırmaya başladığımda etraftaki dağınıklığı fark etmiştim. koliler, bavullar, yerinde olmayan eşyalar.

"bir yere mi gidiyorsun?"

"avustralya."

şaşkınlığımı gizlemeye çalışıp bir soru daha yönelttim.

"neden bu kadar kötü birisin?"

"kötü biri miyim?"

"soruyor musun bir de? arkadaşımla oynayıp bir de üstüne... kötüsün."

"ben kimseyle oynamadım."

hararetli sohbetimiz ayağa kalkmasıyla daha da germişti ortamı.

"oynadın!"

"durum öyle değil!"

"nasıl?!"

sakin olmamız gerekiyordu. sessizlik hakimken yerine oturmasını bekledim ve ardından ben de oturdum.

"jisung'u seviyorum, onun hareketlerinden de benden hoşlandığını anlamıştım. az önce öğrendiğin üzere avustralya'ya gidiyorum, onu üzmek istemedim."

söyledikleri mantıklıydı ve göt olmuştum, yine de çelişkiyi sorguladım. "o kadar ağır konuşmak zorunda değildin."

"kendimden soğutmaya çalıştım."

kısa bir süre düşündükten sonra tekrar lafa girdim. "benim arkadaşım gayet anlayışlı biri, resmen onu üzmemek için daha çok üzdün. düzgünce açıklasaydın tamam üzülürdü ama anlayışıyla karşılardı."

"elimden bu geldi."

"bak chan seni anlıyorum ama jisung'u sevdiğini söylüyorsan bu durumu düzeltmelisin."

"düzelteceğim. bakma öyle gerçekten düzelteceğim, hatta bu akşam."

"tamam, buluşmamızdan bahsetme." son cümlemi de söyleyip onay aldıktan sonra oradan ayrıldım. yolda evde yiyebileceğimiz bir şeyleri alıp eve doğru hızla yürümeye başladım. her şey yerli yerinde ilerliyordu.

eve geldiğimde jisung'un telefonla konuştuğunu fark etmiştim. minho'yu da alıp salonda konuşmasının bitmesini beklerken bir şeyler yemiştim.

jisung'un heyecanlı heyecanlı chan ile yaptığı telefon konuşmasını dinlerken gülümsedim.

akşam için hazırlanacağını söyleyip yanımızdan ayrıldığında meraklı bakışlarıyla baş başa kaldığım sevgilime olanı biteni anlatmıştım.

nieves | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin