koşun!

2.6K 282 87
                                    

hyunjin,

"jisung şu kalemin hortumunu sana sokarım şimdi, delirtme beni."

"ya hayır seungmin'e attık felix'e neden atmıyoruz?"

önümdeki sırada herkesin uyuduğu kimya dersinde kalemin hortumuna kağıttan top yapıp, sınıftakilerin kafasına atan binsung ikilisi uykumu bölüp duruyordu.

"çünkü felix'in kafası acır, olmaz ona bunu yapamam."

"aynen beyin kanaması geçirip ölür hatta."

"bak jisung senin götünü- ah, ne vuruyorsun amına koyayım?"

alttan bacağına attığım tekmeyle susup bana dönmüştü. cevap vermeyip uykuma dönecektim ki aklıma soracağım sorunun gelmesiyle konuştum.

"çıkışta işiniz var mı, bence de yok beraber şu eski eve gitmemiz lazım."

"kanka gelemem ben müdür ceza verdi kütüphaneyi süpürmem lazım." yine ne bok yedi acaba.

"ben gelirim işim yok da napıcaz orada amına koyim?"

"cüzdanımı kaybettim onu bulmam lazım, tek gitmek istemiyorum jisung bak son anda ekme beni nolur."

"yok tek göndermem seni orada sikerler, gelirim."

gerçek arkadaş.

okuldan sonra beraber evin oraya yürüyorduk. okulun belalı çocuğuymuşum ve kavgaya gidiyormuşum gibi hissetsem de, yanımda danone kutusunu tersten açmış yemeye çalışan jisung her şeyi bozuyordu.

"hangi ev? bunların hepsi eski."

"şu ilerdeki, telli bak bahçesi var." işaret ettiğim yere hızlı yürüyüp geldikten sonra bahçenin boş olmadığını fark etmiştim.

"oğlum size dün demedik mi burada liseli istemiyoruz diye, yediğiniz dayak yetmedi mi?"

jisung anında korkup arkama doğru geçerken bütün yük üstüme binmişti.

"abi hayır sen yanlış anladın, ben dün burada bir şeyimi unutmuşum onu almaya geldim. gideceğim zaten işim olmaz böyle yerlerde benim."

arkadaki çocuk elinde cüzdanımı sallayarak konuşmuştu. "bunu mu arıyorsun?"

anında atlamıştım. "evet o, alabilir miyim?"

"alamazsın güzelim, verilen mal geri alınmaz."

"iyi de ben vermedim ki?"

"yüzünü darmadağın etmemi istemiyorsan çek git şuradan."

"hyunjin hadi gidelim." jisung korkmuş gözüküyordu.

"bakın hayır almam lazım onu."

"gel, al." yanına adımlamıştım, "teşekkür ederim gerçekt-" daha lafımı tamamlayamadan kendimi çocuk ve bahçe duvarı arasında bulmuştum. "ne yapıyorsun? bırak beni, jisung yardım et!"

biraz bile geriye gitmemişti, ben de tekmeyi çüküne geçirmiştim. "jisung kaç!"

tam koşacakken arkamdan bedenimi saran kollarla hareket edememiş ve çırpınmaya başlamıştım.

bir anda tanıdık yüzler etrafı sarmış ve kavga başlamıştı, minho.

daldığı adam minho'yu altına alıp yumruğu geçirmişti. jisung sayesinde arkamdaki adamdan kurtulup yerde bulduğum sopayı kafasına geçirmiştim. minho anında ayaklanmış ve gördüğü ilk kişiye geçirmişti. bütün adamlar yerle buluştuğunda ise "koşun!" demişti.

jisung'un elini tutmuş koşarken, rastgele bir sokağa girmiştim.

"neden geldin buraya sen amına koyayım, ben olmasam ne yapacaktın?"

"şaka mısın sen, dün sana yazdım ya? sus şu an seninle tartışamam cüzdanım gitti."

"al cüzdanın."

elinden kapmış ve anlık hislerle cüzdana sarılmıştım. biraz orada dikildikten sonra ayaklanmıştım.

"kalk jisung hadi." beraber yanından uzaklaşırken arkamızdan "insan bari teşekkür eder!" diye bağırmıştı. yarrak teşekkür ederim sana.

beraber sokaklarda ilerledikten sonra changbin ile buluşmak üzere jisungların evine gidiyorduk.

binanın önüne geldiğimizde hızlı hızlı merdivenleri tırmanıp kapıyı çalmış ve içeri girmiştik.

jisung kuzeni jeongin ile ev arkadaşlığı yapıyordu. jeongin henüz ikinci sınıftı, ama kafa dengi çocuktu. ben de hakkında çok şey bilmiyorum. biraz sonra changbin de geldiğinde olanları anlatmıştık.

"vay orospu çocuğu şimdi de kahramanı oynuyor, hem nereden çıkmış o? sizi mi takip etti?"

"yani sanmıyorum takip ettiğini de minho'nun orada olması büyük şanstı."

"şans değildi bence o."

"nasıl yani, ne demek istiyorsun jisung?"

jisung elinde sütünü içerken sızlanmıştı, "ay ne bileyim hyunjin ya yorgunum bi de sen kafamı sikme."

changbin önünde üfleyerek soğutmaya çalıştığı noodledan yemeye başladığında konuştu; "bugün felix geldi yanıma, kütüphaneyi temizlerken."

ne alaka der gibi baktığımda ağzındakini yutup konuşmaya devam etti, "yardım etti bana."

jisung lafa girmişti. "bu çocuk... inanamıyorum abi benim bile flörtüm yok changbin'in var. hayır anlamıyorum felix de salak değil ki başka aşık olacak birini bulamamış mı?"

"sana ne lan, deli etme beni neyse ben şey diyordum acaba felix'e açılsam mı? çok uzun süre oldu ve onun da benden hoşlandığı belli yani."

"sizden olmaz. o çocuk minhoyla takılıyor amına okulda yakın olmadığı kimse yok."

"fikrini sormamışım gibi devam edicem jisung, of cidden nasıl yapıcam çok geriliyorum."

"sen kafana koyduğun her şeyi başarırsın çünkü senin inanılmaz bir gücün var ve sevgin de var."

------
naber
bn de iyi
gorusuruz

nieves | hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin