❦︎chapter 9

607 55 30
                                    


༻࿙WEAKNESS࿚༺

☁︎☔︎☁︎

"Uyan artık velet. Daha fazla seni bekleyemem."

Duyduğum öfkeli sesle gözlerimi hafifçe araladım. Burası benim odam değildi. Neredeydim ben? Ve o tanıdık öfkeli sesin sahibi kimdi?

Korkuyla hızlıca yatakta doğruldum ve odada göz gezdirmeye başladım. Saniyeler geçtikçe anılar aklıma doluşmaya başladı. Bununla birlikte baş ağrım da başlamıştı. Elimi ağrıya biraz faydası olması umuduyla kafama koydum. Dün gece içtiğimizi hatırlıyordum. Ama ne kadar içtiğimi değil.

"Hemen hazırlan ve aşağı gel. Seni orada bekliyor olacağım."

Kafam o kadar dağınıktı ki kurduğu cümleyi anlayabilmem için birkaç dakika geçmesi gerekmişti. Levi ona anlamaz gözlerle baktığımı görünce "Tch. Sana o kadar içmemeni söylemiştim." dedi ve odadan çıktı.

Dün gece hakkında pek bir şey hatırlamıyordum. Bir bara girmiştik, yorulana kadar dans ettikten sonra biraz içmiştik. Peki sonrasında ne olmuştu?

Elimi alnıma koyup, kendimi toparlamak için başımı iki yana salladım. Levi aşağıda bekliyordu. Onu fazla bekletmek istemiyordum. Bu yüzden kendimi çabuk toplamam ve hazırlanmam gerekiyordu.

Lavaboya gidip, iyice ayılmak için yüzüme birkaç kez su çarptım. Bu ayılmama yardımcı olmuştu. Bir süre boyunca aynadaki dağılmış haldeki yansımama baktım. Lanet olsun, dün gerçekten de limiti fazla aşmışım gibi görünüyordu.

Lavabodaki işlerimi hallettikten sonra sıra en zor kısma, kıyafet seçmeye gelmişti. Bugün muhtemelen civardaki mekanları gezeceğimiz ve uzun süreli kalabileceğimiz bir yer arayacağımız için rahat bir şeyler giymeliydim. Gardıroptaki toz pembe uçuş uçuş olan elbise dikkatimi çekti ve ona uzandım. Bu elbiseyi ne zaman aldığımı dahi hatırlamıyordum. Ama bugün giymeye uygun gibi görünüyordu. Garip kokan geceliklerimi çıkartıp toz pembe elbiseyi üzerime geçirdim. Yine her zaman taktığım küpeleri takıp, takı kutusundan kombinime uygun zarif bir kolyeyi de taktıktan sonra aynada kendimi kontrol ettim. Her zaman olduğu gibi yine küçük bir kusur fark etmiştim ama onun dışında gayet güzel görünüyordum. Elbise giymeye, daha doğrusu üstünde silah bulundurmayan herhangi bir kıyafet giymeye pek alışık değildim. Tamamen silahsız olmak hala daha çok garip geliyordu. Kendimi savunmasız gibi hissediyordum. Böyle hissetmem aslında çok anlamsızdı, şimdiye kadar aldığım eğitimle birkaç hareketimle bir insanı öldürme potansiyeline sahiptim. Bu yüzden savunmasızlık hissini kendimden uzaklaştırmaya çalışıp, çantamı da alarak odadan çıktım.

Odadan çıkmamla birlikte Levi'ın beni beğenip beğenmeyeceği hakkındaki düşünceler beynime hücum etmeye başladı. Son birkaç gündür Levi'ın beni beğenmeyeceği veya bir hareketimle benden soğuyacağı en büyük korkularımdan olmuştu. Gerçi onun benden soğuduğunu nasıl anlayabilirim onu da bilmiyordum. Çünkü genelde insanlara hepsinden nefret ediyormuş gibi davranıyordu.

İçimdeki endişeyi sonlandırmaya çalışarak aşağı indim. Levi kollarını birleştirmiş bir şekilde ayakta bekliyordu. Onu çok bekletmiş olmalıyım ki yüz ifadesi sinirli gibi duruyordu.

"Beklettiğim için özür dilerim Levi."

"Özür dilemene gerek yok. Daha fazla bekletirsin diye düşünmüştüm."

Beklediğim cevap kesinlikle bu değildi. Onu beklettiğim için binlerce hakaret yiyeceğimi düşünmüştüm ama özür dilememin gereksiz olduğunu söylemişti. Ve daha fazla bekleteceğimi düşündüğünü de söylemişti tabii. Bu cevabına sevinsem mi kızsam mı bilememiştim.

ᴘʟᴜᴠɪᴏᴘʜɪʟᴇ | 𝗹𝗲𝘃𝗶 𝗮𝗰𝗸𝗲𝗿𝗺𝗮𝗻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin