❦︎chapter 11

512 57 19
                                    

༻࿙SWEET DEBATE࿚༺

☁︎☔︎☁︎

Bulutlar içindeki suları daha fazla taşıyamamış, fazla olan yükünü yeryüzüne doğru bırakmaya başlamıştı. İnsanların çoğu temmuz ayında yağan bu yağmurun neyin nesi olduğunu düşünüp sığınacak yer ararken, bazıları için bu bir mutluluk kaynağıydı.

Gökyüzünden düşen su damlacıkları, okyanustaki diğerleriyle buluşuyordu. Etrafta bulunan insanlar söylenerek üstlerine bir şeyler örtmeye çalışıyordu. Çoğu ayaklanmış ve gitmeye hazırlanıyordu. Ama bir çift, diğer insanlardan uzaklaşmış ve yağmuru umurlarına katmadan ay ışığını yansıtan okyanusa bakmaya devam ediyordu. Dünyadan soyutlanmış gibilerdi. Hatta birbirlerinden de. İkisi de tek kelime etmeden ilerideki eşsiz ve sonsuz manzaraya bakıyordu.

"Yarın için bir planımız var mı Yüzbaşı?"

"Seni bilmem ama ben hasta olmamayı planlıyorum. Ve burada durdukça planımı gerçekleştirme şansım daha da düşüyor. Hadi kalk velet."

"Bu manzaradan hasta olmak gibi önemsiz bir sebep için vazgeçebileceğimi sanmıyorum. Ama tabii ki siz gitmekte özgürsünüz."

"Tch. İşimi zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyorsun."

Diana tatmin olmuş bir şekilde gülümsedi. Bir süre daha okyanusu izledikten sonra Levi'ın şu an nasıl göründüğü merakına yenik düşerek çaktırmadan ona bakmaya başladı. Levi bunun farkındaydı. Diana'ya bakmamak için kendini zorluyordu. Hem bir kere bakınca tekrar gözünü ayıramayacağından, hem de o anki garip durumdan kurtulamayacağından korkuyordu. 

Diana, çok geçmeden gözlerini Yüzbaşı'nın üstünden ayırdı. Ona bakarken yağmur yağdığını bile unutmuştu. Gözlerini ondan çektikten sonra yağmurun şiddetlenmiş olduğunu fark etti. Bu manzarayı terk etmeyi gerçekten istemiyordu, çünkü yıllarca okyanus ve yağmurun birleşimini izlemeyi hayal etmişti. Şimdi bu gerçekleşiyordu ve yanında sevdiği adam vardı. Daha ne isteyebilirdi ki? Ama hasta olmaları olasılığını da göz önünde bulundurmalıydı.

"Hadi, gidelim."

Levi, bunu Diana'dan duyunca gerçekten şaşırmıştı. Hep kalmak için direten o olurdu ve inatçılığı yüzünden kararını değiştirdiğine de çok az rastlardı. Diana'nın uzattığı elini tuttu ve ayağa kalktı.

"Umarım otelin yolunu unutmamışsındır velet."

"Bana sorduğunuza göre siz unutmuşsunuz sanırım."

"Hafızamın seninkinden daha güçlü olduğunu ikimiz de biliyoruz. Bu yüzden kapa çeneni."

Levi bunu dedikten sonra Diana'nın alnına bir fiske attı ve Diana acıyla birlikte gülümsedi. Elini uzatıp son kez yağmuru ellerinde hissetti. Sonra şemsiyesini açıp, ikisini de yağmurdan koruyacak şekilde yürümeye başladılar. 

Yol boyunca sessiz kaldılar, deniz kenarında otururken yaptıkları gibi. Aslında ikisinin de birbirine soracağı, öğrenmek istediği çok şey vardı. Ama bunları sormaya bir türlü cesaret edemiyorlardı. İkisi için de sessizlik bir kaçış noktasıydı.

"Kolun ağrımış olmalı. İstersen yolun kalanında ben tutayım." dedi Levi yere bakarken.

"Öylesi daha yorucu olur. Eğilmek zorunda kalırım."

Levi anında gözlerini yerden çekti ve sinirden gıcırdayan dişlerinin arasından "Ne demeye çalışıyorsun sen?" dedi.

Levi'ın bu hali Diana'yı ürkütmüştü. Yanlış bir şey söylediği anda gizlediği bıçağını çıkarıp boğazını boydan boya kesebilecekmiş gibi görünüyordu. Ve söz konusu Levi ise bu ondan beklenebilecek bir davranıştı. 

"A-a, şey... Bence ne demek istediğimi anladın. Benden biraz daha kısasın. Bu yüzden..."

Levi hızlı bir hareketle elini kaldırdı. 

"Tamam. Daha fazla konuşmana ihtiyacım yok. Lanet olasıca şemsiyen sende kalsın."

"Hey! Her şeyi kabul edebilirim ama şemsiyeme hakaret edemezsin."

"Sanırım ettim bile."

Bu sefer sinirlenen Diana'ydı. Şemsiyesi onun için gerçekten önemliydi. Yağmuru çok seviyordu. Ve şemsiyesi her yağmurlu günde onunla birlikteydi. 

"Şemsiyem senin altında durmanı istemediğini söylüyor. Maalesef ıslanmak zorundasın. Bunu gerçekten üzülerek söylüyorum."

Diana yüzüne üzgün bir ifade takındı ve küçük adımlarla Levi'dan uzaklaşmaya başladı. Gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Oi! Saçmalama ve gel şuraya velet. Hastalanırsam bana bakmakla yükümlü olduğunun bilincindesindir umarım."

"Ne? Anlaşmada böyle bir şey yoktu."

"Artık var. Gel şuraya dedim."

Levi kolunu yağmura karşı siper yapmış bir şekilde Diana'ya doğru yürürken Diana ondan uzaklaşmaya devam ediyordu. Levi bu duruma daha fazla dayanamadı ve Diana'nın kolundan tutup onu hızlıca kendine çekti. Tekrar uzaklaşmaması için kolunu sıkıca tutuyordu. Diana homurdandı. Levi'dan kurtulmak için dirense de başaramadı. Levi'ın elleri, kolunu çok sıkı kavramıştı ve bundan kurtulması neredeyse imkansızdı. Sonunda pes etti ve tekrar yürümeye başladılar.

"Bu arada senden kısa falan değilim. Ayakkabılarını çıkarınca aynı boyda oluyoruz."

"Hayır, olmuyoruz. Otele dönünce bunu kanıtlayabilirim."

Yolun kalanı boyunca bu konuda tartıştılar. Diana kanıtlamak için neredeyse yolun ortasında ayakkabılarını çıkaracaktı. Ama Levi buna izin vermemişti. Diana tartışırken yağmurun durduğunu bile fark etmemişti. Yanında sevdiği adam varken, yağmur bile önemsiz kalıyordu onun için.

☁︎☔︎☁︎

ᴘʟᴜᴠɪᴏᴘʜɪʟᴇ | 𝗹𝗲𝘃𝗶 𝗮𝗰𝗸𝗲𝗿𝗺𝗮𝗻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin