Güneşin düştüğü yerde yağmur damlalarından oluşmuş,küçük bir gölcük vardı.Bu manzarayı severdim.Annem hayattayken buraya sık sık gelir, otururur ve konuşurduk.Ta ki o güne kadar.Elimdeki sigarayı ağzıma götürüp,içime zehiri çektikten sonra onu özgür bıraktım.Biten sigaramı yere atıp üstüne bastıktan sonra çantamı aldım ve son bir kez daha bu manzaraya baktıktan sonra yürümeye başladım.Okul çok uzak değildi hatta evime bile yakındı denilebilir.Okula geldiğimde bayağı bir kalabalıktı.Bu ortamdan nefret ettiğim bir gerçekti.Herkes sınıfına dağılmaya başlayınca bende adımlarımı hızlandırdım.Beni gören kızlar ve erkekler çekilirken yüz ifademi hiç değiştirmeden okulun içine girdim.Bu halleri utanç vericiydi,benim de normal bir kalbim olduğu gerçeğini unuttuklarını biliyordum.Benden korkmaları iyiydi,çünkü ben nefreti iliklerime kadar içime hapsetmiş ve onun çekip gitmesine izin vermemiştim.Bu arada kendimden bahsetmedim değil mi?Ilgın Güner,19 yaşındayım.15 yaşında annemi kaybettim.Genellikle insanların korktuğu soğuk tiplerdenim. Ve genellikle Orkun dışında pek bir arkadaşım yok.Sınıfa girdiğimde yine yerimde oturan kızlara tek kaşımı kaldırarak baktım ve yanlarına doğru yürümeye başladım.Hala kalkmadıklarında mırıldanarak ''Kalkacak mısınız?,kaldırayım mı? demiştim.
Kızlar ayağa kalktıktan sonra sırama oturup kitaplarımı çıkardım.Benim için önemli olan şuan sadece bu lanet ortamdan sıyrılıp,bir mesleğe sahip olmaktı.Aslında asıl hedefim bu değildi.Öğretmen içeri girdiğinde bütün ayaktakiler yerine oturdu ve ders başladı.Dersin son dakikaları önüme gelen kağıdı okumaya başladım.
Çıkışta bir şeyler yapalım mı?
-Orkun
Kafamı kaldırıp Orkun'a gülümsedim ve başımı olur anlamında salladım.O da gülümsedikten sonra önüne döndü ve dersi dinlemeye devam etti.Bahsettiğim Orkun, aslında Orkun'a platonik tim ama o sadece benim arkadaşımdı ve öylede kalacaktı.Sevgili saçma bir kavramdı.Şuan sevgilim olması için hayatımın yerine oturması gerekiyordu ve ben buna hazır değildim.Başımı düşüncelerimden uzaklaşmak istercesine sağa sola yavaşça çevirdikten sonra dersi dinlemeye devam ettim.
Çıkış zili çaldığında kitaplarımı tam topluyordum ki omzumda bir el hissetmemle hızla arkamı döndüm.''Korkuttum mu?'' Gülerek ''Yoo,hayır.Ben sadece biraz tedirgin oldum diyelim.''
''Çıkıyoruz değil mi dışarı?''
''Ha evet''
''Hadi hazırlan o zaman ben aşağıda bekliyorum.''
''Tamam''
Orkun aşağı indikten sonra bütün kitaplarımı çantama tıkıp montumu giyip hızlıca sınıftan çıkmıştım.Bahçeye indiğimde Orkun'la beraber yürümeye başladık. ''Kahve içmeye gidelim mi?''.Kafamı sallamış ve ''Tabi olur.'' diye gülümsemiştim.Ellerimi montumun cebine daldırıp Orkun'un adımlarını takip etmeye başlamıştım.
O sırada siyah kapüşonlu biri sertçe Orkun'a çarptı.Orkun bağırarak ''Dikkat etsene lan biraz'' demişti.
Çocuk yavaşça arkasını döndü. Orkun'a tarif edemediğim bir bakış attı ve bize doğru yürümeye başladı.Gözleri bir an beni buldu ama kısa sürdü ve direk Orkun'a yöneldi.
''Dikkatli olmazsam ne olur anlatsana?''
Kapüşonunu çıkardığında dağınık koyu kahverengi saçlarını eliyle düzeltti.Grimsi gözleri adeta avını yakalamış bir avcıya benziyor temkinli ve tehlikeli bakıyordu.
''Bak kardeşim olay çıkartmayacağım yanımda kız var.Gel Ilgın''
''Çıkartmak istemezsin zaten.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Depresif.
Adventure''Oyun Başlasın.'' İşte tüm her şeyi başlatan cümle.Katili yok etmek için,bir katil olmanın yolunda giderken acı kayıplar verdiren,yanlışı doğru gösteren,intikam duygusunu iliklerine kadar hissetmeni sağlayan o söz.Biri hiçbir günahı olmayan annesin...