Bölüm 11

288 52 14
                                    

Güzel okurlar,

Günlük kalp ısıtıcınız geldi. Size yine yüzünüzde güller açtıracak bir bölüm yazdım. Yaz gibi, aşk gibi, kıpır kıpır. Mutlu olalım istiyorum. Umarım mutlu olursunuz :)

Keyifli okumalar :)

E.Ç

***

Cause this was only ever meant to be for one night

Still, we're changing our minds here

***

BÖLÜM 11:

Camila

"Dur artık bir yerinde Cami! Olan olmuş, çağırmışsın çocuğu zaten."

Evet çağırmıştım. Ben, Camila, hangi akla hizmetse tutup akşam buraya gelmesini söylemiştim Shawn'a. Turistlerin bile uğramadığı, ancak biz yerellerin bildiği bu deliğe... Adı gibi kara bir kutuydu Caja Negra. On, on beş basamak inilerek ulaşıldığından camı yoktu ve duvarlar siyaha boyanmıştı. Köşedeki minik sahnenin üzerinde her daim enstrümanlar dururdu. Gelip de çalmak ve kendini göstermek isteyenler için... Genelde gecenin sonu herkesin ortada dans etmesiyle bittiğinden ortalıkta üç beş bistro dışında pek bir şey yoktu.

Gece boyu mekanın en işlek yeri olacak barın önü çoktan insanlarla dolmuştu. Bu gece kesinlikle benim de en çok vakit geçireceğim yer orası olacaktı. Kızların bana aldığı kokteylin yarısına gelmiştim bile stresten. Hoparlörden gelen müzikle durduğum yerde salınmam dansa olan tutkumdan ziyade elimi kolumu koyacak yer bulamamamdandı.

"Sizce gelecek mi peki?" dedi Rose muzipçe.

Shawn'ı buraya çağırma şuursuzluğum şüphesiz ki en çok onu mutlu etmişti. Lea ve Lucy'yse hala fazlasıyla şüpheciydi Shawn konusunda. Bizim hakkımızda söylediği lafları sindirememiş, benden dilediği özrü kabul etmemiş, onun kasabada kalma kararının altında türlü neden aramışlardı. Onlara hak veriyordum elbette. Shawn'u her gün görsem, tavırlarındaki değişime bizzat şahit olsam, büyükannesine nasıl sevgiyle yaklaştığını izlesem de benim aklım da koca bir soru işaretiyle kaplıydı.

O gün Nana'nın evinde ettiği sözleri duyduğumda yıllarca hayalimde sevdiğim oğlanı öldürmüştü Shawn bilmeden. Bir resimdi zaten o. Kendi yarattığım bir süper kahraman. Şimdi, her gün onu en baştan keşfederken istesem de o saf gözlerle bakamıyordum ona. Yine de... Bakışlarım kapıdaydı işte. Saat onu beş, en fazla altı geçiyor olmalıydı çünkü saniyeler önce telefonuma bakmıştım. Mantığım kolayca geçmişin üstünü çizse de kalbim pır pır etmekten alamıyordu kendini.

"Sizi bilmem ama ben kesinlikle inanmıyorum geleceğine," dedi Lea yüzünü sarkıtıp. "Ne işi var Shawn Mendes'in bu köhne me..."

Devam edemedi Lea. Ağzı açık bakakalmıştı omzumun üstünde bir noktaya. Onu şoka sokan şeyi görmek için merakla o yöne döndük biz de. Ve sonra Rose'un dudaklarından hıçkırık gibi bir gülücük, Lucy'den hayret nidası, Lea'dansa kuru hava çıktı. Bana gelince... ben bunların hiçbirini yapamayacağım bir transa girmiştim. Henüz kanımda bir kadehten bile az alkol olduğu düşünülürse hayal görüyor olmam pek muhtemel değildi. Bu da demek oluyordu ki...

"Geldi!" dedi Rose bana sokulup.

Aynı anda benimkileri bulmuştu Shawn'un merakla mekanı dolanan bakışları. Dudakları yukarı kıvrılırken elini kaldırıp parmaklarını oynattı belli belirsiz. Ancak Lucy topuğunu ayakkabıma geçirdiğinde kaldırabilmiştim kolumu ben de.

BİR KAYIP AŞK ŞARKISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin