Shoto'nun ağzından:
Ne oluyor lan? Kalmaya çalıştığımda belimde hissettiğim acıyla inledim. Kafamı yana çevirdiğimde çalışma masamın üstünde ilaç olduğunu gördüm. Siktir ayağa kalkmak zorundayım! İlacın yanında su vardı yüksek ihtimalle Bakugou koymuştu. Yaptığımız şey aklıma gelince kızarmadan edemdim.
Hızlıca başımı sağa sola salladım ve tüm gücümü zorlayarak kalkmaya çalıştım. Neden Tokoyami gibi bir özgünlüğüm yok acaba? Biraz daha denedikten sonra başardım. Ve masaya gidip ilaçları alıp içtim. İlaç etkisini göstersin diye kendimi yatağa atıp beklemeye başladım.
Neden onu itmedim? Bu zamana kadar ona karşı bir hissim yoktu? Şimdide yok ama onu arzuladım? Ondan hoşlanıyor muyum şimdi? Peki ya Midoriya, beni Midoriya'dan mı kıskanıyordu? Ne yapmam gerek? Bundan sonra biz neyiz, bana nasıl davranıcak? Teklif etmedi yani sevgili değiliz, eeee o zaman biz neyiz?
Tavanla bakışarak düşüncelerimden beni kapı sesi ayırdı, "Kim o!"
"Todoroki-kun ben geldim girebilir miyim? Kendini biraz daha iyi hissediyor musun?"
"Gel Midoriya,"
Midoriya içeri girdi ve ona sandalyeyi göstermemle oturdu, "Kafan iyi mi Todoroki-kun?"
"İyi biraz uyudum uyanınca da ağrı kesici içtim. Sanırım şuan etkisini gösterdi herhangi bir ağrı hissetmiyorum."
"Hepimiz aşağıdaydık ve Kacchan'la seni çağırıcaktık ama Kacchan koşuya çıkmış sende gelemedin zaten,"
"Neden çağırıcaktınız ki?"
"Ya önemli bir şey değil. D c ya da herhangi bir oyun oynayacaktık."
"Hmmm anladım katılamamam kötü oldu desene,"
"Evet ama olsun bir dahakine katılırsın," dedi ve bana kocaman o iç ısıtan gülümsemesiyle güldü. Bende ona küçük bir tebbesüm gönderdim.
"Todoroki-kun kafanı vurmayı nasıl başardın?"
"Dediğim gibi uyuyordum ve yere düştüm sert yere çarptığım ve uyku sersemi olduğum için ani tepki gösterdim. Sonrasında buzumla hafifçe yatıştırdım ve uykuya devam ettim. Ondan sonrası dediğim gibi,"
"Anladım, dikkat et ama kendine, sonuçta sınıfın en yakışıklısının kafasını kaybetmesini istemeyiz."
Kıkırdadım, "Yüzüme bir şey olmadığı sürece sıkıntı yok bence,"
"Deme öyle Todoroki-kun! Her ne kadar tip önemli olsa bile zeka da önemlidir," dedi ve güldü.
Bende güldüm ve bir müddet gülüştük, ayağa kalktı, "Neyse Todoroki-kun kendine dikkat et, akşam yemeğine görüşürüz!"
"Görüşürüz Midoriya sende,"
Ve odadan çıktı...
Bakugou'nun ağzından:
Tch! Şu Deku aptalı hep yarım piçin dibinde! Hayır çocuğu siktim gene de uzaklaşmıyor! Doösısössğşzpzdpxşc benim Deku'yu sevdiğimi sanmış bizim aptal ineği. Yüzüne karşı orda kahkaha atasım geldi ama işte neyse...
Sıkıntıyla odama geçtim. Ve tavana baktım. Şimdi biz neyiz? Ona aşığım, peki ya o bana değilse? Eğer bu gerçekten öyleyse herhalde beni iterdi, değil mi? Peki çıkma teklifi etmeli miyim? Ya hayır derse? Akışına mı bırakmalıyım? Yoksa flört mü etmeliyim? Tch! Flört nasıl olur ki? İltifat edip yakınlık gösteriyorsun... O zaman sevgili olun amk! Neyse sinirlendim gene!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karmaşıklık (bakutodo)
Ficțiune generalăShoto: ("Şimdi sana gelip çıkma teklifi etse reddedersin ama,") Hayır! ("Sevmiyorum dedin ya!") Öf bilmiyorum kes sesini! ... Bakugou: Sonunda ağzımdan o kelimeler çıktı, "Seni seviyorum," ... Dabi: "Beni hala tanıyamadın değil mi?" "Ne diyorsun se...