CEMİN AĞZINDAN;
-Bunlar şimdi bir şeyleri kırarlar falan ben gidip bakayım.
-Tamam çabuk olsunlar söylede(Melih)
-Emret paşam.
Mutfağa girdiğim de Irmak ve Fırat burun burunaydı dudakları birbirine çok yakındı ne olduğunu anlamamıştım ama garip hissettim dönüp gitmek istedim ama yapamadım dona kalmıştım.
IRMAĞIN AĞZINDAN;
Şok olmuştum ne yapacağımı bilmiyordum. Sağıma döndüm kolları önümü kapatmıştı o ise kımıldamıyordu soluma döndüğümdeyse Cem'i gördüm bir süre göz göze kaldık. Fıratın olayları algılaması biraz uzun sürmüştü. Kollarını çekti ve bardağı tezgahın üzerine koydu ben hala Cem'e boş boş bakıyordum ama Fırat çok soğuk davranıyordu. O öyle davranırken benim hala olayın etkisinde olmam garip olurdu. Bardakları da alıp içeriye geçmiştik. Umut ortama hava katmıştı kahkaları sokaktan bile duyulabilirdi. Ortamın eğlenceli olması güzeldi çünkü az önce ki olay biraz garip hissetmeme neden olmuştu. Bu çocuk cidden olayları anlatmakta iyiydi komik olmasa bile komik hale getiriyordu.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
1 HAFTA SONRA
Okuldan cidden bunalmıştım. Nedensiz hala çok ısınamamıştım. Antalyada hala o kadar çok gezmediğim yer vardı ki. Okulu asmayı düşünmemek elde deildi. Hem 1 günden bir şey olmaz diyerek hiç bilmediğim bir yerde otobüsten indim. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama biraz deniz havası almam lazımdı. Yat limanının güzel bir yer olacağını düşünerekten otobüse bindim. Tek başıma dolaşmaktan çok eski dostlarımla dolaşmayı tercih ederdim onlarında buralarını görmesini isterdm ama imkansız gibiydi. Rahatlamaya ihtiyacım vardı. Deniz iyi gelecekti. Üzerinde Reis yazan bir gemi kalkacaktı. Kalkmadan bende bindim. Hava çok güzeldi bir kaç çift haricinde çok fazla kişi yoktu. Üst kata çıktım şişme koltuklar vardı kenarda bir tanesine oturdum. Huzur vericiydi. Telefonumu çıkardm ve instagrama bir fotoğraf attım. Son paylaşılanlara bakarken yat limanında birinin daha fotoğraf attığını gördüm. Bu cem di. Hemde benimle aynı gemide. Hemen ayağa kalkıp etrafıma bakındım. Burada deildi. Demek ki alt katta. Bir anda heyecanlanmıstım. Aslında tek kalmak istemiyordum. Yanımda birisinin olmasına ihtiyaç vardı. Bu buz prensi olsa bile. Onun benimle takılacağına pek inanmasam da bir umut diyerek aşagı indim. Aşağıya indiğimde yine onu görememiştim. Geminin ön tarafında manzara harikaydı. Buz prensi unutup manzaraya dalmıştım ki arkadan yaklaşan Cem'i farketmedim.
-Sende mi kaçamak yaptın?
Şaşırmıstım.
-Evet okul biraz bunalttıda. Biraz değişiklik olsun dedim.
-Bunaldığım zamanlar buraya gelirim huzur veriyor.
Ahh o gülümseyişi dedim kendi kendime insanı çok çabuk etkiliyordu. Bir süre konuşmadan durduk zaten konuşacak çok bir şeyimiz yoktu. Sanırım oda yalnz kalmak istemiyordu. Benim yanıma gelmesine çok şaşırmıştım acaba artık bana alışmış mıydı? Ben bu düşüncelere dalmışken cem beni kendime getirdi.
-Seni gezdirmemi ister misin ? Buralarda görmeye değecek yerler var.
Heyecanlanmıştım cidden çok istiyordum ama bu kadar istekli olduğumu da belirtemezdim.Gülümsedim.
-tabi neden olmasın benim de bir tur rehberine ihtiyacım vardı.
Gemiden indiğimiz de karaya ayak basarken garip bir his oluşmuştu bu hissi seviyordum.
-Aç mısın? Bişeyler yemek ister misin ?
-Aslında kahvaltı etmedim. Ne yicez ?
-Immmm şurda bi kafe var oyuncak müzesinin hemen yanında çok iyi tost yapıyor. Ordan da müzeye geçeriz istersen.
-Olur.
Kafeye girdiğimizde tostumu nasıl istediğimi sordu. Farketmez dedim demez olaydım. Ayvalık tost denilen bir şey geldi önüme tamam çok güzel görünüyor olabilir ama ben bunun için de kaşar olduğunu nerden biliyim. Artık çok geçti istemeye istemeye de olsa tostu gevelemeye başladım. Cem fark etmiş olacak ki sordu.
-Beğenmedin mi ?
-Aslında kaşardan hoşlanmam.
-Neden söylemedin ki. Yenisini söyliyelim mi ?
-hayır hayır gerek yok yerim sorun değil.
Tam ağzıma götürüyordum ki elimden tostu çekti ve içindeki kaşarları çıkartmaya başladı. Çok tatlı görünüyordu. Neden onun her hareketine bu kadar çabuk kapılıyordum bilmiyorum.
-Oldu mu hanım efendi.
Gülümsedim.
-Çok güzel oldu. Teşekkür ederim.
-Önemli değil ama bir daha ki sefere sevmediğin bir şey olduğunda söyle.
Peki diyerek yemeğime devam ettim aslında çok hanım hanımcık bir kız değildim ama onun yanında süt dökmüş kediye dönüyordum.
Yemeğimiz bittiğinde müzeye gittik. Çok güzeldi hâla çizgi film izleyen birisi olarak bayılmıştım buraya. Az ileride ki Bugs Bunny heykelini göstererek.
-Bak seninki.
Nerden duymuştu ki lakabımı. Sadece gülümsedim.
-Hadi yanına geç de bir fotoğrafınızı çekiyim dedi.
Biraz utansam da poz verdim. Fotoğrafçılık da iyiydi.
-Benimle fotoğraf çekinmek ister misin.
-Neden olmasın.
Beraber bir fotoğrafımız olacaktı. Çok heyecanlı aslında ona bu teklifi sunarken biraz ürkmüştüm ama bütün gün beraber takılıp da bir fotografımz bile olmayacak mı?
Telefonumu çıkardım ön kamerayı actığımda onun yanımda gülümsediğini görünce kalbimin ritmi değişmişdi. 2 tane selfie yaptıktan sonra. Gezimize devam ettik çıkışın önündeydik Cem bir kitaba birşeyler yazıyordu ne olduğunu anlamadım ve işini bitirdiğinde yanıma geldi.
-O neydi?
-Önemli bir şey değil bir not tuttum. Hadi gidelim.
Yat limanında bir tur attık ve kayalıkların oraya yetistik. Bir grup genç gitar çalıp şarkı söylüyordu. Aralarından birisi kalktı.
-Oooo Cem bey sen buralara uğrar mıydın?
-Uyuzluk yapma Ege ne zaman fırsat bulsam geliyorum.
-Bu bayan kim? Merhaba ben Ege.
İyi birisine benziyordu.
-Bende Irmak.
-Yeni üyemiz.
Cem'in söylediği şeye şok olmuştum beni kabul etmişti yani.
-Beyza'dan sonra yeni bir kız üye beklemiyorduk. Hadi gelin oturun.
Herkese selam vermiştik ve Egenin yanina oturmuştuk. Ama aklıma takılan bir şey vardı. Bu beyza da kimdi.
Mabel matiz - gel şarkısını calıyorlardı. Şarkı bittiğin de de adının hazal olduğunu öğrendiğim kız tutturdu Cem ile Irmak bir şarkı söylesin diye. Sonra da bir alkiş sesi duyuldu.
Cem eline gitarı aldı ve hangi şarkıyı söylemek istersin diye sordu.
Aslında insanların içinde şarkı söylemekden hoşlanmıyordum. Ama onunla şarkı söyleme fırsatını bir daha nerede bulacaktım.
-Sen bilirsin.
-Majeste-Aşk dediğin. Sözlerini biliyor musun?
-Evet.
Ve gitar çalmaya başlamıştı çok heycanlıydı herkesin gözü bizim üzerimizdeydi kameraya çekenler bile vardı.
Ve şarkıya girme zamanı " aşk dediğin belki de budur. Hep acıtır arkandan vurur. Belki de bu son sefer olur. Kalbim durur dertler son bulur. Sanma 3 günlük bu hislerim." ve oda eşlik etmeye başlamıştı sesinin bu kadar güzel olabilceğini tahmin etmemiştim. Onunla şarki söylemek çok farklı bir şeydi gülümseyişi bugün çok farklıydı o bugün çok farklıydı. Bu farklılığı sevmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Kız
RomanceBabamın işte yeni evimiz demesiyle uyanmıştım. Yine yeni bir şehirdeydik. Yine yeni bir okul , yeni arkadaşlar , yeni öğretmenler, yeni ortamlar. İçimden bir ses bu sefer son durak diyordu burası bana iyi gelecek. ~~~~~