Berabaaaa
Bizi özlediniz mi?
Kediler birbirine sarılmış uyurlarken, sahipleri de bahçedeki çimlerin üzerine uzanmış, sarılarak yatıyorlardı. Kediler de hemen başlarının yanında küçük mırıltılar çıkarıyorlardı. Güneşli hava, tatlı mırıltılar, hafif esen rüzgar ve birbirlerinin kalp atışları çok huzurlu bir ortam sunmuştu.
Dövmeli beden, göğsüne uzanmış olan sarışının uzun saçlarını okşuyordu. Yumuşak tutamlardan yayılan koku çok güzeldi. Bir tane öpücük kondurdu sarı saçların arasına. Güzel sarışını da ona sıkıca sarılmış ve göğsüne bir öpücük kondurmuştu.
Kafasını aşağı eğip, sarışının çenesini yukarı kaldırmış ve ince dudaklara dudaklarını yaklaştırmıştı.
"Çok güzelsin." Dudakları birleştiğinde ikisi de mutlu ve huzurluydu.
Furkan, ellerini sarışının beline atmış ve üstüne doğru yukarı çekmişti. Çağlar da ellerini dövmelinin başının yanına koymuştu. Öpüşmeye devam ederlerken dövmeli elin biri belden aşağı inmiş ve büyük popoyu okşamış ve kendisine bastırmıştı.
Onlar öpüşürken kediler seslere uyanmış ve öpüşen ikilinin yanına gelip kafalarına doğru yatmaya çalışmıştı.
İkili birbirinden ayrılıp, kıkırdayarak kedilerine bakmışlardı. Çağlar, Furkan'ın üstünden kalkmayıp kucağına yerleşti. Yerde yatan beden de bacaklarını biraz kırıp sevgilisinin sırtına yasladı. İkisi de bir kediyi alıp dövmelinin göğsüne koydular. Küçük olan kedi, adını Luna koymuşlardı, çünkü rengi beyazdı, iyice Furkan'ın boynuna yerleşmişti. Günlerdir en sevdiği şey bunu yapmaktı. Gözleri iyileşmişti.
Anne kedi de, ona da Güneş ismini koymuşlardı, çünkü rengi açık sarıydı, iyice kendi gibi sarışın olan bedene sokulmuştu.
"Sanırım Luna sana bayılıyor. Baksana, seni her gördüğünde boynuna çıkıp sarılıyor." Demişti sarı kediyi severek. Furkan da gülümseyip Luna'ın küçük bedenini okşadı.
"Güneş de sana bayılıyor. Seni hiç sevmeme izin vermiyor. Kıskanıyorum bak." Demişti sahte bir somurtma ile. Sarışın gülüp dolgun dudaklara öpücük kondurdu. Ama diğer sarışın, patisini uzatarak Çağlar'ın dudaklarına koymuştu. Tekrar gülüştüler.
"Hey!" uzaktan gelen seslenme ile oraya döndüler. Hazel bahçe kapısından sesleniyordu. "Sarı papatya, hadi bakalım işe gidiyoruz. Sen de bırak artık amına koyayım. Sömürdün çocuğu."
Furkan şaşkınlıkla gözlerini açtı. Hafif doğrulup ikizine baktı.
"Ne zaman göt? Hep yalan atıyorsun!" demişti. Çağlar gülerek kedileri kenara koydu. Sevgilisini de son kez öpüp kalktı kucağından.
"Akşam görüşürüz sevgilim." Deyip el sallayarak içeri ilerledi.
Furkan da drama queenlik yapıp kolunu havaya kaldırarak elini uzattı uzaklaşan bedene doğru. Sanki bir dizide ayrılık sahnesi çekiyordu.
"Hayır." Son heceyi uzatarak söyledi. "Bizi ayıramazsın. Sevgilimi benden koparamazsın." Hep son heceleri uzatıyordu ve sanki acı çekermiş gibi söylüyordu.
Sarışın ona güldü. Çok tatlı bir sevgilisi vardı. İçeri girip çantasını aldığında Furkan da yerinden kalkıp içeri girmişti. Kediler de arkasından geliyordu.
İkizine doğru parmağını uzatıp bağırdı.
"Askerler! Düşman orada! Saldırın!" ses çıkmazken aşağı baktı. Kediler patilerini yalıyordu. Hayal kırıklığı ile tekrar konuştu. "Ben size böyle mi öğrettim? Yazık kedilik bitmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Popo Meselesi | Gay
Teen FictionBilinmeyen Numara: Zor olmuyor mu? Çağlar: Ne zor olmuyor mu? Bilinmeyen Numara: Götünü taşımak. Bilinmeyen Numara: Kocaman da...