Gözlerimi açtığımda başımdaki ağrıyı hissedip ellerimle kafamı tutup sıkmaya başladım . Başım çatlayacak gibiydi .
Bir saniye ! Ulan ! Ben ! Ay tövbe allahım ! Burasıda neresi ? Farklı bir odada olduğumu anladığımda küçük çaplı bir çığlık attım .
Sonra birden gözüm üstümdekilere kayınca okul üniforması yerine bol erkek eşohmanlarını görünce bir çığlık daha çıktı ağzımdan ister istemez .
Daha ikinci şokumu atlatamayıp hiçbir şey algılayamamışken birden odanın kapısı laaaak diye açılınca üçüncü çığlımı atıp yorganı üstüme çektim .
"İyi misin kızım? Ne bağırıyorsun ! Babam yanlış anlayacak"
Bu ses tanıdık gelmişti . Kafamı yavaşça yorganın altından çıkarınca Rüzgarı görüp dördüncü çığlımı atacakken elimle ağzımı tutup kendimi durdurdum."Benim burda ne işim var ? Nasıl buraya geldim?" diye fısıldadım .
"Şimdi mi fısıldamak aklına geldi ? Neyse dün gece birden bire bayıldın bende seni mecburen buraya getirmek zorunda kaldım . Endişelenme üstünü ben değiştirmedim Ayşe hanım yardımcı oldu" dedikten sonra yatağın köşesine oturup bana doğru döndü."İstanbul dün gece senin için çok endişelendim . Ne oldu birden?"
Onu ilk defa böyle görüyordum . Gerçekten endişelenmişti , bakışlarından belli oluyordu ."Sigara..kokusu... Ben katlanamıyorum eğer çok yoğunsada olduğum yere çakılıp kalıyorum."
"Neden söylemedin bunu bana ! Seni asla oraya götürmezdim ! Ben sadece seninle eğlenceli vakit geçirmek istiyordum.. Özür dilerim"
Olduğum yerden doğrulup elimi dizine koyup " Sorun değil Rüzgar bu senin suçun değildi" şefkatli bir sesi tonu kullanarak kendini suçlu hissetmesini engelleyip gülümsedim .
"Hadi kalk o zaman . Kahvaltı yapalım sonrada bu sefer daha güzel bir mekan buluruz eğlenmek için" dedi ve çapkınca bir gülümsemeyle ayağa kalktı ve benimde kalkmamı bekledi .
Ayağı kalktıktan sonra fark ettimde . Daha iki gündür tanıdığım bir çocuğa nasıl olduda bu kadar yakın olabiliyordum ? Güvenebiliyordum ?
Omzuma dokunmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım .
"Telefonun bir çok kez çaldı ama yanlış anlaşılmasın diye açmadım" diyerek masanın üstündeki çantamı gösterdi .Annem?!?! Telaşdan ölmüş olmalıydı . Hemen çantama koşarak telefonumu çıkardım . 18cevapsız arama ve 6tane mesaj . Hepside annemden ! Beni öldürecek .
Telaş ve korkudan yerimde sıçramaya başladım elimde telefonla bir o yana bir bu yana yürümeye başladım . Ne diyecektim ki ona ? Gerçekleri anlatamazdın . Beni keserdi . Yalan söyleyemezdim . Anlar ve beni tekrar keserdi .
Birden Rüzgar beni iki omuzumdan tutup durdurdu .
"sakin , ol ne oldu ?" dedi buz gibi bir sesle . Bu çocuğun ruh hali ne çabuk değişiyordu yahu ."Annem , annem meraktan ölmüştür ve benide öldürme planları yapıyordur."
Rüzar birden elimden telefonu alıp ekrana dokunup kulağına götürdü . Bir kaç saniye bekledikten sonra
"Merhaba hanımefendi ben Rüzgar Danışmen . Dün okul çıkışı hep beraber toplanıp sınıf arkadaşımızın evinde ödev yapmaya başladık . Geç vakte kadar bitmedi ve çoğu koltuklarda uyuya kaldı . Bir çok kişinin telefonunu bulup ailelerine mesaj attık fakat istanbulun telefonunu bulamadığımızdan mesaj atamadık . Haber vermediğimiz için özür dileriz istanbul hala uyuyor telefonu yeni fark ettik " diye takır takır yalanları saydırmaya başladı ustaca bir şekilde .

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Papatya
ChickLitKayıp ikizinin izini arayan genç bir kızın hayatı ne kadar berbat olursa işte o kadar berbat bir hayat benimkisi.