-5-

51 3 0
                                    

Gözlerimi açtığımda başımdaki ağrıyı hissedip ellerimle kafamı tutup sıkmaya başladım . Başım çatlayacak gibiydi .

Bir saniye ! Ulan ! Ben ! Ay tövbe allahım ! Burasıda neresi ? Farklı bir odada olduğumu anladığımda küçük çaplı bir çığlık attım .

Sonra birden gözüm üstümdekilere kayınca okul üniforması yerine bol erkek eşohmanlarını görünce bir çığlık daha çıktı ağzımdan ister istemez .

Daha ikinci şokumu atlatamayıp hiçbir şey algılayamamışken birden odanın kapısı laaaak diye açılınca üçüncü çığlımı atıp yorganı üstüme çektim .

"İyi misin kızım? Ne bağırıyorsun ! Babam yanlış anlayacak"
Bu ses tanıdık gelmişti . Kafamı yavaşça yorganın altından çıkarınca Rüzgarı görüp dördüncü çığlımı atacakken elimle ağzımı tutup kendimi durdurdum.

"Benim burda ne işim var ? Nasıl buraya geldim?" diye fısıldadım .
"Şimdi mi fısıldamak aklına geldi ? Neyse dün gece birden bire bayıldın bende seni mecburen buraya getirmek zorunda kaldım . Endişelenme üstünü ben değiştirmedim Ayşe hanım yardımcı oldu" dedikten sonra yatağın köşesine oturup bana doğru döndü.

"İstanbul dün gece senin için çok endişelendim . Ne oldu birden?"
Onu ilk defa böyle görüyordum . Gerçekten endişelenmişti , bakışlarından belli oluyordu .

"Sigara..kokusu... Ben katlanamıyorum eğer çok yoğunsada olduğum yere çakılıp kalıyorum."

"Neden söylemedin bunu bana ! Seni asla oraya götürmezdim ! Ben sadece seninle eğlenceli vakit geçirmek istiyordum.. Özür dilerim"

Olduğum yerden doğrulup elimi dizine koyup " Sorun değil Rüzgar bu senin suçun değildi" şefkatli bir sesi tonu kullanarak kendini suçlu hissetmesini engelleyip gülümsedim .

"Hadi kalk o zaman . Kahvaltı yapalım sonrada bu sefer daha güzel bir mekan buluruz eğlenmek için" dedi ve çapkınca bir gülümsemeyle ayağa kalktı ve benimde kalkmamı bekledi .

Ayağı kalktıktan sonra fark ettimde . Daha iki gündür tanıdığım bir çocuğa nasıl olduda bu kadar yakın olabiliyordum ? Güvenebiliyordum ?

Omzuma dokunmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım .
"Telefonun bir çok kez çaldı ama yanlış anlaşılmasın diye açmadım" diyerek masanın üstündeki çantamı gösterdi .

Annem?!?! Telaşdan ölmüş olmalıydı . Hemen çantama koşarak telefonumu çıkardım . 18cevapsız arama ve 6tane mesaj . Hepside annemden ! Beni öldürecek .

Telaş ve korkudan yerimde sıçramaya başladım elimde telefonla bir o yana bir bu yana yürümeye başladım . Ne diyecektim ki ona ? Gerçekleri anlatamazdın . Beni keserdi . Yalan söyleyemezdim . Anlar ve beni tekrar keserdi .

Birden Rüzgar beni iki omuzumdan tutup durdurdu .
"sakin , ol ne oldu ?" dedi buz gibi bir sesle . Bu çocuğun ruh hali ne çabuk değişiyordu yahu .

"Annem , annem meraktan ölmüştür ve benide öldürme planları yapıyordur."

Rüzar birden elimden telefonu alıp ekrana dokunup kulağına götürdü . Bir kaç saniye bekledikten sonra
"Merhaba hanımefendi ben Rüzgar Danışmen . Dün okul çıkışı hep beraber toplanıp sınıf arkadaşımızın evinde ödev yapmaya başladık . Geç vakte kadar bitmedi ve çoğu koltuklarda uyuya kaldı . Bir çok kişinin telefonunu bulup ailelerine mesaj attık fakat istanbulun telefonunu bulamadığımızdan mesaj atamadık . Haber vermediğimiz için özür dileriz istanbul hala uyuyor telefonu yeni fark ettik " diye takır takır yalanları saydırmaya başladı ustaca bir şekilde .

Siyah PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin